YANLIŞLARIN NEDENİ BİLGİ KİRLİLİĞİ VE EKSİKLİĞİDİR

 

YANLIŞLARIN NEDENİ  BİLGİ  KİRLİLİĞİ VE EKSİKLİĞİDİR

     Bilgi kirliliği,yanlışları,demokrasinin temeli olan anlayış,saygı ve hoşgörü eksikliği,değerlerin geçersiz kılınması,ekonomik ,sosyal ,kültürel sorunların yarattığı tahribatlar,yıkımlar,güvensizlik koşulları,farklı uygulama örnekleri gibi etkenler bunalımlı bir toplum yaratmış durumdadır. Bundan dolayıdır ki insan –insan,insan –hayvan, insan-eşya ve tüm öteki ilişkiler sorunlar yaratmış durumdadır toplumumuzda.En ufak tartışmalar kavgalarla,büyük tartışmalar da daha büyük sorunlarla yapılmaktadır.Yıllarca aynı mekanı paylaşan bir çok ortaklıkları barındıran aile yaşamı bile bu bunalımlı toplum görüntüsünden nasibini almaktadır. Şiddet örnekleri son yıllarda görülmeyecek biçimde artmaktadır. Eşine ,çocuklarına ve aile bireylerine bile en ağır şiddet örnekleri yaşanmaktadır

     Bir yerlerde büyük yanlışlıklar veya eksiklikler var ki ortaya çıkıyor bu görüntüler. Bir yerde birilerinin büyük yanlışlıkları var ki yaşanıyor bu örnekler...Bu yanlışlıklara ise üzerine gitmeme yanlışlıkları da eklendiği için şiddet örnekleri yaşamın parçası haline getirilmiştir. Daha acısı ise bu şiddet örneklerine toplumun adeta alışmış ve kabullenmiş görüntüsüdür. Her şeyi düzeltmek mümkün ama bu alışmışlığı düzeltmek o kadar kolay değil işte..

   Tüm yaşananların ve var olanların nedenleri vardır. Bilgi kirlilikleri yanlışlıklarıdır bu.. Bunu çoğu zaman cahillik olarak gösteriyorlar ama tümüyle cahillikle açıklayamayız. Düşünme gücünü kullanamayan veya yitirmiş, akıl denilen gücünü kullanamayan noktaya getirilmiş insanların yarattığı bir yıkımla karşı karşıyayız sanki..

     Öyle bir yıkım ki bu düşünemeyen düşünemeyince de soramayan ,sorgulamayan, doğruları-gerçekleri anlamak ve açıklamak için çaba harcamayan insanlar olduk.Bu insanlar da toplumun yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Hele siyaset alanında bu insanların yarattığı öylesine kirlilikler ve acayiplikler vardır ki.. Siyasetin asla kabullenemeyeceği biat ve itaatı temel davranış biçimi olarak benimsemiş insanlar oluşmuştur. Oysa siyasetin kabul edemeyeceği tek insan örneği biat ve itaat kişiliğiyle ortaya çıkan insandır. Çünkü bu insanın varlığı tüm toplumsal sorunların kaynağı olmaktadır. Gelişmiş demokrasilerde ve hukuk anlayışlarında bu insan örneğine asla yer yoktur. Zaten olmadığı içindir ki o toplumlar gelişmiş oluyorlar.Bu görüntüyle de zavallılaştırılmış insanlar örneği yaratmış durumdayız. Öyle zavallılaştırılmış  ki toplumunda birilerinin ak dediğine öteki rahatça kara diyebilmektedir. Bu görüntü geçerli olunca da birlik beraberlik gelişme kalkınma ve hele hele uygarlık asla yakalanamıyor.  İlişkili durumlar da ortaya çıkıyor ki bu toplumun  bozulmasını hazırlamaktadır..

  Son günlerde siyasetin en büyük saldırısı ve suçlaması bölücülerle işbirliği yapmak oluyor rakiplerin. Kim ki bir şekilde Kürt olgusundan söz etse hemen adına uygun bölücü etiketi yapıştırılıyor. Sen işbirliği yaptın sen getirdin türünden suçlamalara  gidiyor. Özellikle bu suçlamalar CHP için öne çıkarılıyor. 

    Bakalım şu söylemlerle CHP’nin ne kadar ilgisi ve ilişkisi vardır? En yetkili kişi ne demişti geçmişte? Valilere operasyon yapmayınız emrini verdik diyen CHP miydi? Osloda toplantılara CHP’den kim katıldı da işbirliği ile suçlayalım?  Dolmabahçe’deki görüşmelerde hangi CHP’li yer almıştı? Sınır kapısındaki karşılamalarda CHP nasıl bir görev almıştı ve süslenmişti.Hangi Kürt lideri CHP’nin parti toplantısında konuşma yapmıştı? CHP’nin hangi mitinginde bölücü başının mektubu okutulmuştu? Salih Müslim denilen zatı CHP’liler mi kırmızı halılarla karşılamıştı Ankarada? Bu adamı elimizdeyken serbest bırakan CHP miydi?

   Yandaş denilenler bu soruların hiç birini soramıyor. Soramadıkları için de yapacakları tek şey var karşı tarafı suçlamak. Bu durumda hangi birlik sağlanabilir ve kurulabilir bu toplumda? Bunları düşünemeyen insanların birlikte yaşaması nasıl mümkün olacaktır?

   Şimdi bizleri birleştirecek gibi görünen hangi ortaklığımız kalıyor? Bunun bir sorumlusu olabilir mi?

Yandaş olmak bunları sormamayı mı getiriyor dersiniz?

    İşimiz çok ama çok zor. Düzeleceğini düşünmek için en ufak bir ışık bile görünmüyor ufukta.Ama böyle devam etmesine seyirci mi kalınacak? Düşünen soran ve sorgulayan insan olmak çok mu zor bu toplumda?

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI