SİYASET YAPMAK ÜSTÜNE

 

                                          SİYASET  YAPMAK  ÜSTÜNE

        Aristo ünlü DEVLET  yapıtında siyaseti tanımlarken onu  ÜLKE SORUNLARIYLAÜ UĞRAŞMAK İŞİDİR diye  açıklıyordu.Yurttaş olanın ülkede var olanlarla ilgili ilgilenmesi olarak görüyordu.Siyaseti sadece birilerinin değil  yeri geldiğinde  ve yurttaş  olanların hepsinin yapması gerektiğini söylüyordu bundan iki-üç bir yıl öncesinde..Yurttaş ve vatandaş aynı değildir.Yurttaş olabilmek için  bazı özellikleri taşımak gerekir.Günümüzde bile bu farklılığı algılamakta zorlananlar vardır.Vatandaş doğduğu andan itibaren kazanılan bir ait olma hakkıdır.buna göre nüfüsa kaydı yapıldığı andan itibaren  vatandaş olunur.Yurttaş olmak için  yaşanılan koşulların bilgisine sahip olmak demokrasi deyimi ile seçme -seçilme özelliklerini taşımak gerekir.Ancak bu özellikleri taşıyanlar ülkede var olanlarla ilgi düşünebilir  konuşabilir isteklerde bulunabilir.

Bir çocuğun hak hukuk özgürlük gibi kavramları isteyebilmesi için belli ir yaşa gelmesi gerekir ancak.Oysa o bunları istemeden vatandaştır ama yurttaş olduktan sonra isteyebilir sadece..

    Toplumu ve devleti kendi öngörülerine göre kullanmak isteyenler asla herkesin siyaset içinde yer almasını istemezler.Onlara göre herkes değil ancak bazıları  siyasetle uğraşmalıdır .Yani bunlar siyaseti herkesin değil de

 Kendi öngörülerine uygun  düşünenlerin yapması gerekir.Bunun içindir ki demokrasi sürecimizde duyduğumuz  herkes kendi işine baksın yaklaşımı çıkarılmıştır insanların önüne.Gelişmiş demokrasi anlayışı bunu biraz yumuşatmıştır.katılımcı bakış içinde herkesin doğrudan veya dolaylı yollardan siyasetle uğraşabilmesi anlayışını getirmiştir,Herkesin doğrudan siyasetle uğraşmasını sağlayacak olan anlayış herkesin kendi anlayışına uygun bir siyasi partide yer almasını öğütler,partilerin dışında da herkesin bir DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTÜNE üye olmasıyla bu mümkün olacaktır.Demokrasinin bu son aşamasına da katılımcı demokrasi adı verilir ,Buna göre demokrasi doğrudan,yarı doğrudan,temsili  ve katılımcı demokrasi anlayışlarından geçerek günümüze gelmiştir.

       Bu demokrasi anlayışlarının ortaya çıkması için insanlık bir çok mücadeleler vermiştir.Hiç bir demokrasi anlayışı   devlet denilen aracı kullanan anlayışların insanlara lütfu olarak ortaya çıkmadı.Her bir anlayış nice çetin kavgalardan sonra  ortaya çıkabilmiştir.Ancak bu ortaya çıkış da toplumların yapılarına bağlı  olmuştur.Örneğin bir ilkel toplum örneğinde,feodal kültür ortamında demokrasi örneğin bulamazsınız.Teokratik toplumlarda da,çoğu ideolojik toplamlarda da demokrasiye rastlayamazsınız.Çünkü topluma uygun yaşam biçimidir  belirleyen demokrasiyi,Bir dinci toplumda demokrasiyi isteyemezsiniz ve savunamazsınız.Feodal kültürün biçimlendirdiği  bakış açılarında demokrasi kırıntılarına rastlayamazsınız.Demokrasi bir yaşam biçimi bir devlet anlayışı önetim şeklidir.Egemen anlayışların şekillendirmek istedikleri bir anlayıştır.Bir kısım insanların istediği, savunduğu ve yaşadığı yaşam biçimi  toplumda yaşayan herkes tarafından aynı şekilde istenmeyebilir.İşte toplumlarda tüm kavgalar çatışmalar bundan dolayı ortaya çıkmaktadır.Hele demokrasini olmazsa olmazı olan  saygı,anlayış ve hoş görüden yoksun olanlar çoğunlukta ise orada elbette çatışmalar daha çok olacaktır.

     Sorun nerde?sorun herkesin kendini ötekilerden daha çok demokrasiye bağlı,daha çok değerlere beğlı olarak görmesi ve göstermesinden kaynaklanmaktadır.Öylesine ki bir toplumda BU MEMLEKET Komünizm gerekirse onu da biz getireceğiz diyecek kadar hoşgörüden yoksun,bencil bir anlayışın egemenli görülürse orada asla çatışmaların ve kavgaların önüne geçilemeyecektir.Çünkü bu mantık kendini en çok vatansever görür.Kendini en çok dinine bağlı gösterir.kendini öteki tüm devrelere sahip olarak görür ve başkalarını ise bundan yoksun sayar.böyle olunca nasıl bunlarla birlikte yaşayabilir öteki dediklerimiz?

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI