SPORU" YAĞCILARDAN " KURTARMAK GEREKİR BAŞARI İÇİN

   SPORU"  YAĞCILARDAN "    KURTARMAK GEREKİR BAŞARI İÇİN

                       Yılın son perşembesinde bir spor kanalın konuğu olarak ,bir spor dalının federasyon  başkanı  ile bir söyleşiyi izledim.Genç başkan sürekli bakanlığının övgülerinden söz ediyordu.bakanın spora getirdiği katkıları ballandıra ballandıra anlatırken kazandırdığı imkan ve olanakları  (?)sıralıyordu..İki kelimeden biri "sayın bakanının emirleri,sayın bakanın konuya ilgili önerileri ve bakışlarını  övüyordu .Baka.Anlaşılan bu genç federasyon başkanı bakanına övgüler yağdırmak için çıkıyordu  ekrana.Yarım saatten fazla izlediğim proğramdan şunu istedi,şunu emretti türünden cümleleri  sıralıyordu ardı ardına..Anlaşılan bu başkanın kendi değil bakanın  Sen oraya süs olarak mı getirildin be adam?Bu proğramı izleyen bir uzaylı olsa elbet bunu soracaktı

  isteklerini sıralıyordu.Bakının yönetiyorsa federasyonunun senin ne işin var be adam?

Bakanı sürekli yağ çekme dışında ilginç gelen ise  sözde onun emirleri  ve sağladığı  olanak ve imkanları(?)  vurgulandı en az onbeş kere..Demek bu  federasyon başkanımız İmkan   ve olanak anlamlarının çok farklı olduğunu sanıyordu.Bunu kullanmakla da ne kadar bilgili      (?) olduğunu anlatmaya çalışıyordu..Tüm spor programlarının deişmez görüntüsüydü bu aslında..Özellikle her konuşan ilgili bakan ve yetkililere kendini göstermek için övgüler yağdırıyordu.Bu kişilerin konuşmacılardan ,beni övün diye beklentileri olacağını sanmıyoruz.Bu sadeve  kendilerine ne kadar sadık olduklarını kanıtlamak isteyenlerin bir anlayışı gibi geliyor bize..Yoksa herhangi bir bakanın ekranlara çıktığınız zaman mutlaka bana yağ çekecekSiniz  diye talimat verdiğini düşünemiyoru.Ama yağcılarımız  hemen fırsatını bulunCa başlıyorlar yağlamaya..Herhalde  yağlı güreşlerden kaptıkları bir yaklaşımdır bu..

     Şimdi düşünün bir kere.bir ortaokul öğrencisi bile şu cümleyi kullanamaz:Bakanlığın sağladığı  İMKAN ve OLANAKLAR.yahu be adam bunun ikisinin aynı olduğunu sen bilmiyor musun yoksa?Bir kez kullanılsa bi dil sürçmesi diyeceğiz ama birkaç kez kullanılınca bunun aşırı bilgiçlik tasarlamaktan kaynaklandığını anlıyoruz

    Kaldı ki bir spor dalının federasyon başkanı oraya gelirken  yapacakları ile ilgili bir takım tasarılarıyla gelir.bakanın elbette istekleri olacaktır ama her şeyde bakanın bilgileri olamaz ki..

İkincisi bir  başkan dilimizin nasıl kullanılacağını bilmiyor olabilir mi?Dilin doğru kullanılması yükümlülüğünü taşıması gerekmez mi?

   Tüm bu anlamsızlıklar nereden kaynaklanıyor dersiniz?Elbette bunların bir nedeni olmalı.Neden de şudur:Görevler verilirken,dağıtılırken olması gereken ölçüler vardır. Bunların başında bilgi,beceri,yetenek  ve hak-ediş   gelmelidir,Yani bir göreve getirilmek için aranması gerekenler bunlar olmalıdır.Görevlere getrilenlerin aranan özellikleri bu olmayınca başka özellikleri öne çıkıyor ve buna göre görevler veriliyor onlara.bu başka özellikler isi başta yandaş olmak,biat ve itaat kültürüne uygun düşünmek ve davranmaktır. Dolayısıyla  bu özellikteki görevlilerin görev uygunluk değil kendilerini görev atayanların anlayışlarına uygunluk koşuluyla görevlendirirler.Böyle olunca da bilgi yetenek beceri hak ediş değil göreve getiren anlayışa yakınlık öne çıkıyor.Durum bu olunca da görevlilerden beklenen önce itaat,biat,ve yacğlıktır.

   Hemen hemen tüm spor proğramlarında bu tür örnekleri izleyebiliyoruz.Onun için sporda yaşadıklarımızın sonu gelmiyor bir türlü.Hele futbolda daha çok çıkıyor bu örnekler önümüze..

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI