YANDAŞLIKTA SINIR TANIMAYANLAR
İstanbulda iki belediye başkanlığı seçimleri arasında ekibinden fazla kişi alınmıştı belediyeye..Bu alımı yapan da kayyum heyeti idi.Nasıl bir anlayış ve nasıl bir hakka alınmıştı bu kişiler?
Bu ara bir çok belediye çalışanı da İmamoğlunu istemiyoruz diye ,davullu-zurnalı bir gösteri yapmışlardı.Biz tanımıyoruz diye haykırmışlardı.Yani yeni seçilecek olan belediye başkanını tanımayacaklarını haykırmışlardı.
Bunlar yaşanırken yandaş medya ne bunların haberini veriyordu ne eleştirisini getiriyordu.Onlara göre gösteri birinci seçimde en çok oy alan ve seçimi kazanmış olan kişiye yapıldığı için çok normal sayılıyordu yaşatılanlar
Bu koşullarda siz belediye başkanı olarak seçilseniz ne yapardınız?tüm yapılanlara karşı alkış mı tutacaktınız/Bu yapılanların demokraside yeri vardır mı diyecektiniz?Hangi demokrasi böyle bir görüntüye izin veriyor acaba/dünyanın neresinde bu gösteri yaşanmıştı daha önce?
Bu görüntüye sadece ve sadece yandaş denilen anlayış ve medya ses çıkarmaz.Nitekim onların hiç biri yapılanlara karşı seslerini çıkarmamışlardır.
Ancak başkan ikinci seçimle büyük farkla yeniden seçilince yapılması gerekeni yapmaya soyundu. Tüm antidemokratik alımlara ve uygulamalara karşı sesini çıkardı ve bu yandaşları belediyeden uzaklaştırmaya başladı.O zaman tüm yandaşlar saldırıya geçti.Aydınlık denilen yandaşlar da İmamoğlunu işçi çıkardığı için topa tutuyordu. Onun işçi düşmanı olduğunu anlatmaya çalışıyordu.
Tüm yandaşları anlamak mümkün dü ama Aydınlık denilen grubun bu yandaşlığına akıl erdirmek asla mümkün değildir.Demek ki yandaşlıkta da asla sınır yoktur.yani yandaşlıkta sınır tanımayanlardan biri de aydınlıkçılarımız oluyordu.Bu yandaşlar kayyumun işçi alımlarına ses çıkarmamıştı ama belediye çalışanların başkana karşı gösterilerinde ses çıkarmamışlardı ama ne olduysa öteki yandaşları yalnız bırakmamak için saldırıya geçiyorlardı.
Aydınlık denilen anlayışın yandaşlığı sadece bu kadar değildi elbet.özelikle CHPye saldırılarda en başta olmaya özen gösteriyordu,Örneğin Kılıçaroğlunun söylediği bir sözü şöyle çarpıtıyordu bu grup:haberin başlığı,Kılıçdaroğlu Türkiyeyi maşaya benzetti diyordu.Kılıçdaroğlu ise bu sözü şöyle söylüyorduEmeprayalizm türkiyeyi ortadoğuda maşa olarak görmek istiyor.Aslı bu olan sözü aydınlık değiştirip "Kılıçdaroğlu Türkeye maşadır2diyordu iki-üç hafta öncesi bir haberinde..Birbiriyle ilgisi olmayan bu sözleri neden kullanma ihtiyacı duymuştu?Sadece yandaşlığını kanıtlamak için değil mi?
Son yandaşlık örneğini de 23 Ekimli sayısında sunuyordu bu grup ve bir askeri sözünü çarpıtarak "PKK devletine evet" dediğini yazıyordu.Sözün aslı ise şöyleydi.Emekli general bölgede dinciler olacağına ,her şeyini bildiğimiz kürtler olsa daha iyidir" Bu sözlerden nasıl PKK Devleti isteniyor sonucu çıkarılıyor acaba?
Yandaşlar yalan söyleyerek olmayanları olmuş gibi gösterebiliyor ama olanarı ters çevirip içinden yandaşlık görüntüsü çıkarmıyor.Herhalde bu kadar fark olacaktır..