Padişah III. Selim ve Napolyon !?

 

                       Padişah III. Selim ve Napolyon !?

Padişah III. Mustafa’nın oğlu olan III. Selim, Amcası I. Abdülhamit’ten sonra Osmanlının başına geçti… Tam 1789’daki Fransız İhtilâli sırasında padişah olan III. Selim, ülkeyi 1808 yılına kadar, yani 19 yıl boyunca Osmanlıyı 28’inci padişah olarak yönetti…

Padişahlığı devraldığında, en fazla yardım ve yakınlığı Fransızlardan gördü… Mali durumu çok kötü olan ülkenin düzelmesi için, ilk önce Saray’daki altın ve gümüşleri darphaneye göndererek eritti ve bunları paraya çevirdi… Çünkü 1787’de başlayan Rusya ve Avusturya ile olan savaş devam ediyor, askerin parası ödenemiyor, yardım gönderilemiyordu…

Ancak, Fransız İhtilâli çıkması üzerine Avusturya, oradaki yenilik hareketlerinden çekinerek, Osmanlı ile 1791 yılında “Ziştovi Antlaşması” yapmak zorunda kaldı… Buna göre Avusturya; işgal ettiği topraklardan geri çekilecek, Rusya’ya asla yardım etmeyecek, buna karşılık Avusturya tüccarları ve gemilerinin Osmanlı sınırlarında güvenliği sağlanacaktı…

Avusturya desteğini kaybeden Rusya da, zati zor durumda olan Osmanlı ile 1792’de “Yaş Antlaşmasını” imzaladı… Buna göre; Ruslar işgal ettikleri kaleleri ve toprakları geri verecek, esirler karşılıklı olarak değiştirilecek, sadece “Özkırı Bölgesi ve Özi Kalesi” Ruslara verilecek, ticaretle ilgili yeni antlaşmalar yapılacaktı… Ama bu antlaşmalarda, bizim onlara satacak pek bir şeyimiz olmadığı için, genelde dış ülkeler hep kârlı çıkıyorlardı…

III. Selim bu barışın sağlanması üzerine hemen, çoğu askeri alanda olmak üzere “Yenilik Hareketlerine” başladı… Bu hareketin adına “Nizam-ı Cedit” denildi ve 72 maddelik geniş bir program hazırlandı… Öncelikle Yeniçeri Ocağı’nda disiplini bozulmuş askerler hizaya getirildi: Yasak olmasına rağmen, Yeniçeri Askerleri evleniyor, ticaret yapıyor ve savaşlardan kaçıp, suçu da komutanlarına atıyorlardı… Bu ocağın karşısına ilk 12 Bin kişilik bir “Nizam-ı Cedit Ocağı” kuruldu… Eğitimleri için İsveç ve Fransa’dan subaylar getirildi; kıyafetleri, silahları yeni ve giyimleri değişikti…

Ancak, yenilikçi Padişah III. Selim, bu değişimlerin Yeniçeri Ocağı’nı kızdıracağını, din adamlarının hemen karşısına dikileceğini ve çok güvendiği Fransızların da, kendisini hedef alacağını hiç hesap edemedi!.. Napolyon komutasındaki Fransa ordusu Mısır’ı işgal etmişti… Ama Akka Kalesi önünde, Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki bu yeni ‘Nizam-ı Cedit’ ordusu ile yaptığı savaşta Napolyon yenildi, tam bu sırada İngiliz Deniz Komutanı Nelson da Akdeniz’deki Abukir açıklarında 13 adet Fransız donanması gemilerinin tamamını batırdı… (Eski düşman, yeni dost) Rusya ile anlaşan Osmanlılar, Fransızların elindeki Zanta ve Kefalonya adalarını aldılar… Mısır’da yenilen Fransızlar, barış yaparak ayrıldılar…

Bu başarılara rağmen, yenilikleri bir türlü hazmedemeyen Şeyhülislâm Ataullah Efendi ve Sadrazam Vekili Köse Musa Paşa’nın kışkırtmasıyla, İstanbul’da “Kabakçı Mustafa İsyanı” çıkartıp, derhal bu her alandaki “Nizam-ı Cedit” uygulamasına son verilmesini ve III. Selim’in tahttan indirilmesini istediler!.. III. Selim duygu adamıydı ve; “Yeniliklere böyle başkaldıran bir halkın Padişahı ve Halifesi olmaktansa, olmamak daha hayırlıdır!” diyerek hükümdarlıktan çekildi ve yerine de 1807 yılında ”Padişah IV. Deli Mustafa” getirildi!? III. Selim’i en iyi anlayan Rusçuk Ayanı Alemdar Mustafa Paşa ordusuyla İstanbul’a gelip, III. Selim’i yeniden tahta geçirmeye çalıştıysa da, Padişah Deli Mustafa’nın emriyle III. Selim boğduruldu (1808.)

Bunları niye yazdım!?  Bu bereketli Anadolu toprakları üzerinde çok iyi ve ileriye dönük işler yapan büyüklerimize bir bakınız, onlara karşı çıkan cahil-cüheylaya da iyice bir bakınız!.. Bunları bilen bizler Şeyhülislâm Ataullah Efendi gibi mi, Köse Musa Paşa gibi mi, sokak kabadayısı Kabakçı Mustafa gibi mi, yoksa ‘Alemdar Mustafa Paşa’ gibi mi davranmalıyız!? Yıllardır “Eğitim Şart” diye boşuna mı diyoruz, ha!?                Sakin KOŞAR…

YAZARIN DİĞER YAZILARI