Artık Herkes Adını-Soyadını Değiştirebilecek !?

 Artık Herkes Adını-Soyadını Değiştirebilecek !?

Nisan ayı sonunda, bir vatandaşın müracaatı sonundaki Yargıtay’ın kararına göre, artık her Türk vatandaşı beğenmediği ismini veya soy ismini Nüfus Müdürlüklerine dilekçeyle müracaat ederek değiştirebilecek!..

Belki bu konu size, ABD Başkanı Donald Trump gibi bir adama “Nobel Barış Ödülü” verilmesi teklifi kadar cazip, ekmeği ucuz sattığı için mahkemeye verilen Antalyalı marketçi Ragıp Şahin’in haberi kadar garip gelmeyebilir? Bence bu yeni “İsim Değiştirme Hakkı” kararı birçok insanımızı rahatlatacak…

Biliyorsunuz, 1934’te çıkan “Soyadı Kanunu” sonrası, birçok memur yerleşim yerlerine gitmiş, bazı hatırlı aileler dışında herkese, aklına estiği veya yanındakilerin telkinleriyle insanlarımıza “Soyadları” vermişlerdi… O günün yasalarıyla bunları değiştirmek de, sadece mahkeme kararları sonucunda ve çok zor değişime uğrayabiliyordu…

Aradan geçen 84 yılın sonunda, sürekli çoğalan insanların başına çok garip şeyler gelmeye başladı… Örneğin; İstanbul’da bir apartmanda oturan 12 aileden, tam 9 tanesinin soyadları şöyle oluşmuştu: “Ahmet Kaplan, Hulki Aslan, Haydar Tilki, Çetin Çakal, Hasan Ali Porsuk, Tahsin Civciv, Bünyamin Balık, Ali Fuat Yengeç, Hayrullah Geyik…”

Yahu, gerçek hayatta bunlar bir ormandaki mağarada yaşasalardı var ya; Ahmet Kaplan ile Hulki Aslan bir olup, Hayrullah Geyik kardeşimize dünyayı dar etmezler miydi? Ya da, Haydar Tilki hiç tek durur muydu, Tahsin Civciv biladerimizi her fırsatta yemeye kalkışmaz mıydı?

Ankara’da bir okulun yurdunda aynı odaya düşmüş kız öğrencilerimiz de soyadlarından şikâyet ediyorlardı… Diyorlardı ki; “Benim adım Şermin, soyadım da Sinanoğlu!.. Babamın adı Süleyman ama, soyadım ise herkese ‘Sinanoğlu’ diye bağırıyor!.. Bir kere ben kızım, oğul değilim!.. Babamın adı Süleyman, ne diye bir kıza ‘Süleymankızı’ değil de, niye ‘Sinanoğlu’ deniliyor ki!? Ben soyadımın ‘KARDELEN’ olmasını istiyorum!” diyordu…

Bir başka kızımız da; “Benim adım Ezgi, soyadım da Kalasoğlu!.. Ben bunu ‘Kalaskızı’ diye değiştirsem, herkes karşı çıkar değil mi? Şu soyadlarımızda bile bir erkek egemenliği var! Babam ne derse desin, yarından tezi yok, ben soyadımı ‘CEYLAN’ olarak değiştireceğim!” diyordu…

Adı Fatma Tütün olan kız öğrenci; “Nereye gitsem, arkadaşlarım alay ediyorlar, diyorlar ki; ‘Sakın Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan’ın gözüne görünme, çünkü bütün TÜTÜN ve tütün mamullerinden nefret eder!’ diyorlar… Zeliha Anason da şöyle sızlanıyordu: “Ya ben ne yapayım kardeş!? Nerede soyadımı söylesem, hemen bana; ‘Senden sadece Rakı yapılır, yani içki!.. İçki de bütün kötülüklerin anasıdır’ diyorlar!.. Ben de değiştireceğim ayol” diyordu..

Bu soyadı kanunu çıktığında, dedem rahmetli tütün tarlasını sulamaktan geç vakit köye dönmüş, koşa koşa memurlara yetişmiş… Soluk soluğa gelen dedem Molla İsmail’e, “KOŞAR” soyadını vermişler, iyi mi? Küçük kardeşleri Ali’ye “IRGAT” ve en büyükleri olan Molla Yusuf’a da “UYGUR” soyadını vermişler… Böylece kâğıt üstünde, tek bir aile olan ‘Kazancılar Ailesi’ evlâtlarını üçe bölüvermişler!..

Olsun, bizim bir şikâyetimiz yok ama, bazı soy isimleri var ki, vallahi hiç çekilmez!.. İşte bunlardan bazıları: “Pireli, Kerkenez, Kıllıoğlu, Yellen, Çökek, Köroğlu, Marazlı, Kıraç, Oyuk, Sibek, Kazıkçı, Kürek, Ekşi, Sırnaşık, Çengelli, Yularcı, Torba, Çuvaldız, Katran, Yolsuz, Soysuz, Saman, Naracı, Tellak, Zurnalı, Tokmakçı, Tokatçı, Kirli, Sülük…” gibi… İnsan bunları değiştirmek istemez de, ya ne halt eder!?                  Sakin KOŞAR…

YAZARIN DİĞER YAZILARI