'BEKİR COŞKUN' ANISINA !?

 

                 'BEKİR COŞKUN' ANISINA !?

Geçtiğimiz yıl 18 Ekim 2020 tarihinde aramızdan sadece fizikî olarak ebediyyen ayrılan, ama onu tanıyanlar sağ oldukça asla unutmayacağımız bir yazarımızdı Bekir Coşkun!.. Köşe yazdığı gazetelerdeki köşesinin adı 'Onuncu Köy' idi... İlk çalıştığı Günaydın Gazetesi'nde yazarken, sanki başına gelecekleri bilmişçesine koymuştu bu köşe adını... Bir bahane ile hep 'dokuz köyden' kovulduğu gazetelerden, daha sonraları yazdığı Hürriyet, Cumhuriyet ve Sözcü Gazetelerinde aynı köşe adını kullandı...

Esasen Urfalı olan yazarımız, öldüğünde de mezarları Urfa'da olan anne-baba-kardeşlerinin yanına gömülmek istedi, sevgili eşi Andree Coşkun da vasiyetini yerine getirip, cenazesini Urfa'daki köyüne defnettirdi...

Bekir Coşkun ömrü boyunca memleketi Şanlıurfa'ya hiç kötü söz ettirmezdi!.. Orayı hep milli mücadelemizin şanlı kahramanlarının yaşadığı topraklar olarak anlatırdı... Zaman zaman kadim dostu Emin Çölaşan, sevgili köşe komşusu Bekir Coşkun'u kızdırmak için, yanlarına gelenlere hep "Urfa'nın Biber Tarlaları" fıkrasını anlatıp, sonunda da şöyle dermiş: "Eğer düşman bir hata yapıp da, bu Urfalıların biber tarlalarına da girmese idi, Urfalılar kahvede oturmaya devam edecek, düşmana saldırmayacak, Urfa adının önüne de 'Şanlı' ibaresini koyduramayacaklardı" der, Bekir Coşkun'u çileden çıkartırmış...

Bekir Coşkun ömrü boyunca hep eleştirel, hep muhalif yazılar yazdı... Aslında 'Gazetecilik' mesleğinin de gereğini tam yerine getirdi... Bu durumu nedeniyle; eşi, çocukları, dostları, komşuları, tüm gazete çalışanları ve okurlarından hep saygı görüp, tam not alırken; bu tutumuyla özellikle iktidardaki siyasilerin ve dolayısıyla da gazete patronlarının kellerini kaşıdığı için, tek geçinemedikleri de bunlar olmuştu...

Üstadımız ve gazete köşe yazarlığında yol göstericimiz olan Bekir Coşkun; her yazısını kısa cümlelerle, her konuyu en kısa ama, en çarpıcı şekilde herkese anlatır, yazılarını hiç kimseyi sıkmadan okuturdu!.. Sizleri bilemem, ama ben onun hemen hemen her üç yazısından birini keser, arşivimde saklardım!.. Zengin dilimizi o kadar güzel kullanır, sözcükleri öyle seçerdi ki, sanki o her yazısı birer kafiyeli şiirler gibiydi!.. Onun yazılarını okuyup da gülmeyen ve düşünmeyen bir tek insan olduğuna asla inanmam!.. Zaten mizah yazılarının da önemi bu değil mi? Sadece insana mahsus olan 'Gülme-Düşünme' özelliğini öne çıkarmak değil midir?

Sözcü yazarı sayın Yılmaz Özdil, 19 Ekim 2021 tarihli köşesinde, Bekir Coşkun'a ait üç yazıyı gündeme getirdi... Yazılarının tarihleri ilginçti: 03 Kasım 2002 Erken Genel Seçimleri'nden iki gün önce, bir gün önce ve seçimden bir gün sonraki 04 Kasım 2002 köşe yazılarıydı... Seçim öncesindeki iki yazısında halkı uyarıyordu: "...İyi düşünmelisiniz... Son pişmanlık fayda etmiyor!.. Elinizde tuttuğunuz oy pusulasına bir kez daha bakıp, onun anlamını ve değerini bilmelisiniz!.. Her toplum lâyık olduğu yönetimi bulur... Diyelim ki yalancılara, hırsızlara oy verip, sonra da 'hırsız varr!' diye bağırmaya hakkınız yok!.. Gericilere oy verip, 'geri gittik' demeye hakkınız yok!.. Bugün çoğumuzun isyanına neden olan yoksulluk ve hukuksuzluğun da geçmişte yapılan yanlış tercihlerimizin sonucu olduğunu unutmamalısınız..." diyordu...

Ve 03 Kasım 2002 seçimlerinden bir gün sonra da aynen şöyle demiş: "...Sizleri kutlarım... Sizleri birçok şey için kutlarım... AKP'yi tek başına iktidar yaparak, Türkiye'nin çağdaş dünyada gerçek yerini almasında, bu inanılmaz tercihi yaptığınız için kutlarım!.. Bizler burada yırtındık, Siyasî İslâmı tek başına Türkiye'nin başına getirdiniz, kutlarım!.. Yanılıp da, bu yazılar için sizden özür dilemeyi çok isterim!.. Bundan sonra politikacılardan yakınmaktan, onları şikâyet etmekten vazgeçmelisiniz!.. Siz seçtiniz!..Elbette Mustafa Kemal'in aydınlık çocukları ayrı... Onlar gözyaşlarını silsinler!.. Hayırlı olsun AKP, kutlarım!.." diyordu...

Tam 20 yıl sonra İYİ Parti Genel Başkanı sayın Meral Akşener ne diyor: "20 yıl önce işbaşına gelenlerin artık bu milletin yakasından düşme vakti geldi, çattı!.. Haydi sayın Erdoğan, vakit tamam!.. Çırpınmanın ve çamura yatmanın âlemi yok, milletin tahammülü kalmadı, artık vakit sandık vakti, sandık ufukta gözüktü" diyordu...  

Merhum üstat Bekir Coşkun haklı mıymış haksız mıymış, takdir sizlerin!?      Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI