Herkesi Güldüren İnsanlarımız !?

 Herkesi Güldüren İnsanlarımız !?

Gelin bugün şu bitmez tükenmez siyasi polemiklerden, şu Allah’ın belâsı emperyalistlerin ayak oyunlarından, şu sağlıksız dünya yaşamından kendimizi soyutlayıp, biraz eskilere giderek nostalji takılalım, ne dersiniz? Bizler ne de olsa Nasrettin Hocaların, İncili Çavuşların, Münasebetsiz Memed Efendilerin torunlarıyız…

Efendim, şu bizim diline bir türlü gem vurulamayan ünlü şairimiz Ümit Yaşar Oğuzcan’ı bilirsiniz… Herhalde onun “Sadrazam Hamamda” şiirini de bilirsiniz… İşte size bir bölümünü sunuyorum:

“Tamam on iki saat/ On iki ünlü tellâk/ İncitmeden keselediler/ Hazretin mübarek vücudunu/ Öylesine kir çıktı ki, sormayın/ Her biri nah parmağım gibi…/ ‘Aman efendimiz bu ne kir?’/ Demeye kalmadı/ Keselerin altında eriyip gitti/ Koskoca Sadrazam…/ Bütün maiyet erkanı yerinden fırladı:/ ‘Nittünüz len devletlüyü?’/ Dediler tellâklara…/ Tellâklar cevap verdi:/ ‘Biz yıkadık, keseledik/ Mübareğin kirden ibaret olduğunu bilemedik/ Kir bitti, koca Sadrazam elden gitti’/dediler…”

Hani, herkesin Yunus Emre tarafından yazıldığını zannettiği şu dörtlük vardır:

“Mal sahibi, mülk sahibi/ Hani bunun ilk sahibi?/ Mal da yalan, mülk de yalan/ Var biraz da sen oyalan…” Ama bu dörtlük bir “Laedri”dir… Laedri; sahibi belli olmayan ölçülü ve kafiyeli sözlere denir…

Ama aynı konuda sahibi ve söyleyeni belli, yani Laedri olmayan bir şiir daha var: Bergamalı Mehmet Hindi Kadıoğlu’nun mezar taşında yazılı… Şiir şöyle:

“Mal bıraktın, mülk bıraktın üşüştük/ Kavga ile niza ile bölüştük/ Biz üç karış toprak için dövüştük/ Mezarında huzur ile yat baba!../ Çocukların etsinler diye rahat/ Satmadın da geçindin kıt-kanaat/ Evlâdından sana olsun nasihat/ O dünyada da malın varsa, sat baba!..”

Yine aynı ünlü şairimiz Ümit Yaşar, bir Kış günü aşka gelip, şu mısraları döktürür:

“Uludağ’da bir oteldeyim/ Penceremden donsuz karı seyrediyorum/ Elimde buz gibi biram/ Çok soğuk bu havada ben/ Ya rakım olmasaydı ne yapardım?”

Şair Namdar Rahmi Karatay, “Kabahat Bizde” şiirinde şöyle haykırıyor:

“Pehpehler, pohpohlarla çok itleri at yaptık/ Uçurduk da göklere, alkıştan kanat yaptık/ Hiç yoktan başımıza, koca saltanat yaptık/ Üstüne çul vursanız, it onu kanat sanır/ Eşeğe gem vurmayın, kendisini at sanır!..”

Ünlü şair Yahya Kemal Beyatlı’nın da sevmeyenleri vardı; biri Neyzen Tevfik, biri de İbrahim Alaeddin Gövsa… Neyzen Tevfik, Yahya Kemal’in biraz fazla abartılı yazdığı “Barbaros Hayrettin Paşa” şiiri için, şöyle bir hiciv yazmış: “Edebi bilgini Hayrettin Kaptan/ Beş asır önceden biliyor gibi/ Ikına-sıkına yazdığın şiirini/ Barbaros kıçıyla siliyor gibi…”

İbrahim Alaeddin Gövsa ise Yahya Kemal’i; “Şairim der de, tüfeyli yaşatır gövdesini/ Dayanır, Nedim artığı birkaç köhne satıra/ Nice yıldır aynı geviş, aynı terane/ Nice yıldır doğursun diye baktık bu katıra!..” diye eleştirirmiş…

Nasıl, nükteli insanlarımızın mısralarıyla, biraz olsun sizleri duygu ve gülmece dünyasına taşıyabildik mi? Mizahın art niyeti ve kötüye yorumlanan yüzü asla olmaz!.. Sadece okuyunuz, anlayınız ve gülünüz… Allah her kuluna akıl vermiş fikir vermiş… Okuduklarınızın yorumu da sadece size ait olsun, başkalarını boş verin, e mi?          Sakin KOŞAR…  

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI