"YETMEZ AMA, EVET"ÇİLERDEN TARİHİ İTİRAFLAR !?


Ekim ayı başında Paris'te düzenlenen "Batı Karşısında Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye" başlıklı panele katılan üç ünlümüz "Orhan Pamuk, Nilüfer Göle ve Edhem Erdem" adlı 'Yetmez Ama, Evet'çi büyüklerimiz, kendilerine sorulan bir soruda afallamışlar, sonra da içlerini döküp, pişmanlıklarını dile getirmişler, iyi mi?

Tabii, 'Nobel Ödüllü' çok büyük yazar olduğu için, ilk defa soruya ondan başlamışlar!.. Soru ise şuymuş: "2010 yılında Anayasa referandumuna 'Yetmez Ama, EVET' diyerek oy verip, Türkiye'nin bugünlere gelmesine büyük katkı yaptınız!.. Pişman mısınız!?"

Bu soru karşısında afallayan Orhan Pamuk; "Ben bu soruyu yanıtlamaktan kaçınıyorum!.. Çünkü milliyetçi, laik çevre ile Kurumlar tarafından çok fazla cezalandırıldım, epeyce işkence de gördüm!.. Belki Paris'teki şu vaktin tadını çıkarmalıyım!.. Diğer sorular lütfen" demiş... Paneldekiler de tek sorunun bu olduğunu söylemişler, daha da yamulmuş... Halbuki Nobel Ödülü almadan önceleri çok cesurdu bu büyüğümüz!.. Birinde net bir şekilde ne demişti: "Biz 1 Milyon Ermeniyi ve 30 Bin Kürt'ü öldürdük!" dememiş miydi meselâ?.. Bizi zıvanadan çıkarmamış mıydı!? Bu ödülün de bu söylemlerinden dolayı gelmediği ne malûmdu ki!? Avrupalılar, sevmeyecekleri eşeğin önüne hiç ot atarlar mıydı?

Aynı soru, Fransa'da yaşayan Nilüfer Göle'ye sorulmuş, şöyle yanıtlamış; "AB'ye girerek, sadece demokrasi, hukuk devleti, bireysel özgürlük değil, ekonomik açıdan da pek çok sorunun çözüleceğini zannettik? Ermeni soykırımı sorunu, Kürt sorunu, demokrasi sorunu üzerine hiç düşünmeyecektik!.. Hepsi birden çözülecekti!.. Türkiye'yi bedel ödemeden, çok ileri bir noktaya taşıyacaktık!.. Daha realist olmamız gerekirdi... Şimdi bizim hayal kırıklığımız işte bu!.. Evet yanıldık, çok basit bir dille, yanıldık; bunu da açıkça söylemek lâzım!.." demiş...

Panelin düzenleyicilerinden Edhem Eldem ise daha rasyonal yanıt vermiş; "Nilüfer'in de söz ettiği problem, bizi 'kullanışlı aptallar' diye tanımladıkları söylem... Yani Erdoğan'a, Avrupa nezdinde meşruiyet ve görünürlük kazandırmakla suçlandık!.." demiş... Susmanın yararı olmadığını düşünen Orhan Pamuk söz alıp şöyle demiş: "Erdoğan İslâmı kullandı, demokrasiyi öldürdü, eğer sandığa saygı gösterirse, gidiyorlar; bundan eminim!" demiş...

Aradan 11 yıl geçtikten ve ülke bu hallere geldikten sonra bunlar 'itirafçı' olsalar ne olacak, olmasalar kaç yazacak!? Bu çok ünlü yapılan insanlar hiç düşünmezler mi acaba; "Yahu Avrupa devletleri Osmanlıdan bu yana biz Türkleri ne zaman 'sever-sayar-düşünür' oldular da, siz onların tatlı sözlerine kanıp da, ülkenin bu hale gelmesine sebep olursunuz ki!? Tarihleri boyunca bize kazık atıp, çeşitli 'Bizans Oyunlarına' getirip, 'Kapitülasyonları' kapıp, en sonunda ülkemizi çökerterek, daha dün işgale gelmediler mi o Avrupalılar!? Bunları siz nasıl unutursunuz da, onlara ne hakla yine inanırsınız kardeşim!?

Tabii, bu çok önemli haber ve itirafları asla 'yandaş ve yalaka' gazetelerden okuyamazsınız!.. Ortalıkta 'Gazeteci Kılıklı' dolaşan bir sürü şarlatanın başka işleri ve 'yalan-dolan-abartılı' haberler yaparak, kendilerini besleyenlere çekilecek yağları var!.. Böyle ciddi ve ülkeyi ilgilendiren işler, onların ilgi alanına bile girmez!.. Haa bunları nereden okuruz? Ben bunları Korkusuz Gazetesi'nde, 06 Ekim 2021 tarihinde "Ümit Zileli" üstadımızın köşesinden okudum da öğrendim!.. Onlar olmasa, boş bidon gibi bir kafayla dolaşıp duracağız yahu!..

Bugün de size Cahit Sıtkı Tarancı'dan 'Neden Sonra' şiirini sunayım: "Neden sonra farkına varıyorsun/ Etrafındaki korkunç ıssızlığın/ Yâr olsun, dost olsun/ ne arıyorsun/ Adresi belli mi vefasızlığın?// Aşk, dostluk, hepsi dökülür yapraklar/ Çıplak bir ağaç durgun sudaki aksin/ Yalnız dediğin hayatta başlar/ Kabir boyunca devam etmek için!.."              Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI