2019 Yılı “Atatürk Yılı” Olsun mu?

 

                    2019 Yılı “Atatürk Yılı” Olsun mu?

Ocak ayı başında bu konuyu dile getiren Tarihçi-Yazar Sinan Meydan’ın önerisi, halkımız tarafından da benimsenmişe benziyor? Çok yoğun şekilde paylaşılan sosyal medya yorumları da bunu gösteriyordu…

Bundan tam bir asır (Yüz Yıl) önce, yani 1919’da bakınız neler olmuştu:

Osmanlı Devletinin 36’ncı ve son Padişahı olan Sultan VI. Mehmet (Vahdettin) 1918 yılında tahta oturmuştu… Tarafsızlığımızı yitirip de, Almanların yanında yer alma budalalığına düştüğümüz I. Dünya Savaşı sona ermek üzereydi… Sadrazam Ahmet İzzet Paşa, ateşkes girişiminde bulundu… Bahriye Nazırı Rauf Bey ile İngiliz Amirali Calthorpe arasında yapılan görüşmelerden sonra, 30 Ekim 1918’de, koşulları çok ağır olan “Mondros Ateşkes Antlaşması” imzalandı… Buna göre;

--Çanakkale ve İstanbul Boğazları İtilâf Devletlerine (İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya) açılacaktı…

--Osmanlı Ordusu terhis edilecek, ordunun bütün silah ve cephanesi, araç ve gereçleri İtilâf Devletlerine verilecekti…

--Donanma teslim edilip, kendi limanlarımızdan dışarı çıkamayacaktı…

--Toros Tünelleri, Telsiz ve Telgraf İdaresi İtilâf Devletleri denetimine verilecekti…

--Eğer İtilâf Devletleri, güvenliklerini tehlikede görürlerse, istedikleri yerleri kendi askerleriyle işgal edebileceklerdi!..

Görüyor musunuz antlaşma koşullarını!? Tam bir teslimiyet ve esaretti bu!.. Mustafa Kemal hemen Sadrazam İzzet Paşa’yı arayıp; bu antlaşma maddelerinde çok ucu açık ifadeler olduğunu, derhal bunu iptal etmeleri gerektiğini bildirmiş ise de, Paşa bu uyarıyı pek dikkate almamıştı… Ama Mustafa Kemal’in dedikleri 1919 yılında hep gerçekleşti: Hemen antlaşma sonrasında İngilizler İstanbul’u, Ruslar Kars ve civarını, İtalyanlar Antalya ve civarını, Fransızlar Antep-Urfa ve civarını, 15 Mayıs 1919’da da İzmir’i Yunanlılar işgal ettiler!.. 16 Mayıs 1919’da 3. Ordu Müfettişi olarak atandığı Samsun’a Bandırma Vapuru ile yola çıkarken, Boğaz’da demirli işgal kuvvetleri gemileri için; “Çok yakında geldikleri gibi gidecekler!” demişti… Aynen dediği gibi oldu!..

Mustafa Kemal; Amasya, Sivas ve Erzurum’a da aynı 1919 yılı içinde gidip, başlayacak olan ‘Kurtuluş Savaşı’nın tamim ve kongrelerini yapmıştı… Padişah VI. Mehmet, hiç istemeyerek izin verdiği son Mebus Seçimleri de 1919 sonunda yapılmış, 12 Ocak 1920’de İstanbul’da ilk toplantısını yaptı, 28 Ocak 1920’de de “Misak-ı Milli’yi”, yani “Milli Antı - Milli Yemini” kabul etmişti… Bu milli yeminin en önemli maddeleri; “Türk vatanı bir bütündür, bölünemez!.. Bağımsızlığımıza kavuşmamız için, Kapitülasyonlar derhal kaldırılmalıdır!..” gibi maddeleridir…

Tarihimizden verdiğimiz şu birkaç örnek bile, bu “1919” yılının Yeni Türk Milleti, Türk Devleti için ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu bize göstermiyor mu? Doğum tarihini soranlara ne diyordu Atatürk; “Ben 19 Mayıs 1919 tarihinde doğdum!” diye boşuna mı söylüyordu!.. Böylesi bir yılda biz “Atatürk Yılı” ilân etmeyip de, ya ne zaman ilân edeceğiz!? Kurtarıcımız ve kurucumuz olan bu insan adına alınacak karara, aklı başında hangi Türk itiraz eder de, karşı çıkabilir ki!?       Sakin KOŞAR…

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI