AH ŞU GARİP RÜYALAR !?

 

                AH ŞU GARİP RÜYALAR !?

Yedi gündür sürüm sürüm süründüren 'Grip' belâsı, beni insan olmaktan da, yiyip içmekten de, yaşayıp eğlenmekten de bıkıp-usandırdı da bugünlerde normale dönmeye başladım dostlar!.. Zati, Aile Doktorumuz sayın Mevlüt Karadağ da söylemişti; "Şu günlerde iki çeşit grip mikrobu var; biri insanları teğet geçiyor, fazla sarsmadan, hasar vermedin bitiyor... Ama öbürü metabolizmaları çökertiyor, yakın zamanda ilâçlar etkisini gösteremiyor, bakalım sizinki hangisi çıkacak?" demişti, zati benim şansım mı var, bizimki 'ikinci tip' mikrop çıktı, inanın ki yaşadığıma pişman etti!..

İşte bu sağlık harbinden 7 gün sonra bu harpten mutlak galibiyetle çıkıp, eski günlerime dönmüştüm... 15 Ocak Çarşamba günü balık eşliğinde iki duble de zıkkımlanıp, öyle yatmıştım!.. Saatler sonra kan-ter içinde kalktım, ışığı yakıp karyolaya oturdum, çevreyi taramaya başladım: "Allah Allah, biz rüyamızda neler görmüş, nerelere gitmiş, neler yaşamıştık, halbuki burası bendenizin mütevazı yatak odamdan başkası değildi!.." Olanlara hüzünle gülüp, bir bardak su içerek tekrar yatağa uzandım, 'rüya görme düğmesini' kapatıp, yeniden uykuya daldım...

Her ne hikmettense, o geceki rüyamda, 18 Haziran 2018'de çok genç ve çok erken yaşta kaybettiğimiz, mesleğinde çok başarılı olan öğretmen kardeşim Bülent Sevil vardı!.. Yine aynı okulda çalışıyormuşuz, çok sevdiği sigarasını içmek için çeşmelerin yanına gitmişti... Yeni evliydi ve bizim biraderin köydeki evini kiralamıştı, benim bitişiğimdeki binada oturuyorduk...

Ben yanına gidip; "Bu hafta sonu bizim bahçeye gidip mangal yakalım Bülent" dedim... Bana; "Orda olmaya çalışırım ağabey" dedi ama biraz üzgün görünüyordu... Ben yine; "Yahu Bülent, 'Gençlik Gecesi' yapalım diye köyden yine ısrarlar var, ne yapalım sence?" dedim, bana yorgfun gözlerle; "Sen skeçleri ve öteki senaryolarını yaz, ben yine orda olmaya çalışırım" dedi... Allah Allah, eskiden böyle tekliflere heyecanla hemen atlayan Bülent, bu sefer biraz isteksiz görünüyordu... Halbuki 1986 ve 1987 yıllarında iki 'Gençlik Gecesi' organize etmiş, ikisinde de sunuculuğu o yapmış, sahnede anlattığı gün görmemiş fıkralarıyla herkesi yerlere yatırmış, izleyicilerin büyük taktirine mazhar olup, ummadığımız miktarlarda para toplayıp, köyün ortaokulunu dikmiştik!..

O pek konuşmak istemiyordu ama, ben harımı yarmış, otobüs gibi üzerine gidip, ha bire soruyordum: "Yaz tatili yaklaşıyor, bu yıl çadırı Katrancı Koyu'na kuralım anasını satayım, arabası benden!.." deyiverdim... Biten sigarasını biraz sertçe yere atıp; "Ağabey sen benimle kafa mı buluyorsun, beni defe mi koyuyorsun, yoksa başka işin yok da dalganı mı geçiyorsun!? Ben öleli iki sene oldu ağabey, sen kalkmış neler teklif ediyorsun!.. Yahu, ölen adamdan Şeytan ve alacaklılar bile elini-ayağını çekermiş, lütfen sen de benim üzerimden çek elini gari !" demez mi?..

İşte kan-ter içinde tam o zaman uyanmış, ışığı yakmış, her yerde çok sevdiğim, ama hayal kırıklığına uğradığım Bülent kardeşimi bu sebeple arıyordum, deli rüya işte...

"Vay be... Sen genç kardeşimi kaybedeli bile iki sene olmuş ha!? Yalan dünya ulan bu!.. Kavanoz dipli dünya ulan bu!.. Adaleti batasıca, nankör dünya ulan bu!.. Nasılsa bir gün bizi de alaşağı edecek olan hain dünya ulan bu!.." diye bağırmışım...

Biraz sonra aklımı başıma toplayıp, arşiv kayıtlarıma baktım; meğerse '15 Ocak' bizim Bülent Sevil'in doğum günüymüş, bunun için mi bu deli rüya bana nail olmuştu acaba, ne !? Kardeşimiz sevgili eşine, çocuklarına, aile büyüklerine bir daha 'Başınız sağ olsun!.. Görüyorsunuz, iyi insanlar bir şekilde, bir bahaneyle hatırlanıp duruyorlar ve asla unutulmuyorlar işte" diyorum...                               Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI