DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR !?

 

                DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR !?

Dünyada herkes ormanların kralı olarak 'Erkek Aslanı' bilir, onun gücü ve kudretini gözlerinde çok büyüttüklerinden, kendi yakınlarından biri küçük bir başarı gösterse, hemen onun için; "Aslan gibi maşallah!.. Aslanlar gibi başardı elhamdülillah!.. Benim oğlum da aslan gibi olacak inşallah!.." derler değil mi?

Halbuki doğa uzmanları diyorlar ki; "Erkek aslanlar öyle gözünüzde büyüttüğünüz kadar mert, her canlının hakkından gelecek kadar cesur ve güçlü değillerdir!.. Bir kere erkek aslan pek avlanmaz, büyük avlarda kendisine ihtiyaç olmayınca kılını bile kıpırdatmaz!.. Dişi aslanlar avlanır, erkek aslanlar onların avlarından zıkkımlanır!.. Fil, gergedan, aygır, zürafa veya yaban sığırı avlandığında dişilere yardımcı olur, karnını doyurunca toz olur, uyumaya gider!.. Onlar bölgelerindeki sınırları korur, akşama kadar avare gezer, bir gölge bulunca bolca uyurlar!.. Küçücük bir sinek burnuna musallat olunca, hemen dikenli çalılıklara kaçar, yavrularının bakımından da hep kaytarırlar!.." diyorlar... Eee, hani 'Krallık' nerede kaldı!? 'Ormanlar Kralı' böyle kaytarıcı ve bu kadar uykucu mu olur yani!?

Erkeklerin yanıldığı bir başka konu da şudur: Her erkek, evlendiği eşinin illâ 'dünyanın en güzel kadını' olmasını ister!.. Fizikî güzelliğe sahip bazı kızların bu yüzden taliplileri ve başındaki çekişmeler çok olur!.. Bu uğurda en iyi arkadaşlar, en yakın hısım-akraba gençleri birbirlerine düşman kesilir, bu rekabet yüzünden cinayetler bile işlenir!.. Eski köy ağalarının bugün bile süren 'Kan Davalarının' temeline bir bakınız, hep bu rekabeti görürsünüz!..

Peki, fizikî olarak çok güzel bir kız, gerçekte 'en iyi sevgili veya eş' mi olur!? O kızda yeteri kadar duygu, düşünce, iffet, eğitim, ahlâk yoksa, bir de bu sebepten ötürü gözü dışarıda ise, bu güzeller her zaman aileye huzur değil, büyük gam ve keder getirirler!.. Bunlara sahip olan erkekler de, dünyanın en mutsuz ve saldırgan insanları haline gelirler; çünkü çevresindeki bütün erkekleri 'rakipleri' olarak görmeye başlarlar...

İşte size bazı örnekler: Daha 30 yaşındayken kendini Kobra yılanına sokturarak intihar eden Mısır Kraliçesi Kleopatra, Çar Deli Petro'nun eşi ve bizim Baltacı Mehmet Paşa ile de adı çıkan Çariçe I. Katerina, İngiltere Prensesi Diana, bir süre Atatürk'ün de yanında olan dünyaca ünlü aktrist Zsa Zsa Gabor, öldürülen Başkan Kennedy'nin eşi Jackie Kennedy, 36 yaşında intihar eden ünlü sanatçı Marliyn Monrue... bunlardan birkaçı!.. Bunların hepsi 'dünyanın en güzel kadınları' idiler!.. Peki ne oldu? Hangisi bu dünyada mutluluk ve huzur içinde yaşadılar, sevdikleri erkekleri hangileri mutlu ettiler ki!?

Hani bağımızdaki güzel üzümler erince, üzüm salkımlarımıza kuşu-kargası, sineği-arısı, tilkisi-ayısı, hırsızı-yolcusu... ağızları sulanarak saldırırlar ya!? İşte güzel kadınlarımızın başlarına gelen de budur!.. Fizikî güzellik tabii ki aranan bir özelliktir de, esas önemli olan huy, ahlâk, vicdan, düşünce ve gönül güzelliğidir!..

Tam da 71'ime merdiven dayadığım şu günlerde, ben bu sakıncalı konuya nasıl ve nereden girdim yahu!? Müsaade etseniz de etmeseniz de derhal buradan kapı dışarı çıkıyor, bir şiirle bugünlük veda ediyorum!..

Bizim deli Orhan Veli, Kasım-1937'de "İnsan" dergisinde şu 'İş Olsun Diye' şiirini yayımlamıştı:

"Bütün güzel kadınlar zannettiler ki/ Aşk üzerine yazdığım her şiir/ Kendileri için yazılmıştır/ Bense daima üzüntüsünü çektim/ Onları iş olsun diye yazdığımı bilmenin!.."                                  Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI