Gırgıristan Kabilesi !?

 

                  Gırgıristan  Kabilesi !?

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellâl iken, pireler berber iken, zamane veletleri ana-babalarını el arabaları içinde tıngır mıngır sallar iken, Okyanus içindeki bir adada, muzlar ve Hindistan cevizleri arasında yaşayan bir kabile varmış... Beslendikleri üç yiyecek de 'balık-muz-Hindistan cevizi' iken, ara sıra buraya tesadüfen uğrayan öteki kıtaların insanları, bir daha buraya geldiklerinde bu adayı bulamazlar iken, aradan yüzyıllar geçmiş...

Tabii, hiçbir şey durduğu yerde durmuyor ki; bu zaman içinde bu ada kabilesi insanları da bir miktar gelişmişler, bazı yenilikler yapmışlar; kayık-yelken-zıpkın-ağ-tarım işleri-el aletleri-mağara ve ağaç kovuklarından sonra küçük kulübeler yapmaya başlamışlar... Toplu yaşam başlayınca, kendilerine bir lider seçmeyi düşünmüşler... Uzun tartışmalar ve kavgalardan sonra, kendilerine en uzun, en sporcu, en gözü kara, en kavgacı kişiyi 'Kabile Reisi' seçmişler... Seçildiği gün; "Bakınız, beni reis seçtiğiniz gün benim bir sazdan evim, tavşan postundan kıçımda bir don, boynumda köpekbalığı dişlerinden yapılma bir kolyem ve başımda da geçen yıl yelkenli gemiyle gelenlerden birinin düşürdüğü bez bir takke var!.. Eğer bir yıl sonra bu mal varlıklarımda bir artış olursa, bilin ki bu kabilenin hakkını, yani 'haram' yemişimdir!.." diyormuş...

Aradan geçen bir zaman sonrasında, adanın en müstesna tepesine üç bölümlük koca bir sazdan konak yaptırmış... Bunun ne olduğunu soranlara hep; "Bu sizin, yani milletin malıdır ama, geçici olarak ben ve ailem oturacağız!.. Yakında sizlere de 'Millet Tembelhaneleri' yaptıracağım, orada beleşten çay içip, muz ve Hindistan cevizi yiyeceksiniz!" demiş, halk buna inanıp çok sevinmiş, her yerde kabile reisini alkışlamışlar...

Bir zaman sonra bakmışlar ki, adanın her tarafına bu reisin ailesi ve adamları tarafından yeni kulübeler yapılmış, yüksek sazlarla sınırları kapatılmış, adada adım atacak yer kalmamış, millet kulübelerine ve denize avlanmaya gidecekleri yerlerin kalmadığını fark etmişler!.. Kendi aralarında önce fısıltıyla, sonra da sesli şekilde mızıldanmalar başlamış... İlk günlerde bunları reisin adamları toplayıp götürüyor, kimini falakaya yatırıyor, kimini de yüksekten denize atıyorlarmış, ama zamanla bu tepkiler çoğalınca bu cezaları bırakıp, yalan söyleyerek halkı yine kandırmaya yönelmişler!.. Bu arada halk arasında yeni reis arayışları başlamış... Başını kaldıranı karalayıp, iftiralar atıp, tepedeki kütükle çevrili kodeslere atmaya başlamışlar, ama bir türlü tepkiler bitmiyormuş!..

Bunlar içinde en önce güç kazanan 'Bay Cemall' olmuş, ardından başka muhalif reis adayları türemiş... Bu arada reisin kendi görüntüsü, ailesi ve yakın çevresinin yaşamı ve giyimleri çok değişmiş, hepsi kilo almaya başlamışlar!.. Reisin boynundaki köpekbalığı dişi gerdanlığın yanında iki tane iri taneli 'inci gerdanlık, altın saplı kama, parmaklarında elmas yüzükler, ceylan derisinden yelek, ayaklarında ayı postundan çizmeler' giyer olmuş... Reisin eşinin kolunda, içine konulacak hiçbir şeyi olmadığı halde 'Kobra Yılanı' derisinden yapılma paha biçilemez bir çantası olmuş, kabile kadınları ona hep kıskanarak bakıyorlarmış!.. Her gün halk arasında gezen Bay Cemall, gördüğü kabile insanına bu değişimi, bu zenginleşmeyi anlatıp, reisin derhal değiştirilmesi gerektiğini söyler olmuş!.. Kabile Reisi ise, arada bir yanlışlıkla adaya gelen yabancı gemilere iyi davranıyor, istediklerini vermedikleri zaman hepsine rest çekiyor, öfkeyle onlara 'işgalci, hırsız, gaspçı' diye suçlayıp, bir daha buraya gelmemelerini haykırıyordu!..

Peki, bu 'Gırgıristan Kabilesi'nde halkın istediği oldu da, bu Kabile Reisi değiştirildi mi, yerine en büyük rakibi 'Bay Cemall' seçildi mi? Valla sizden çok bunları ben de çok merak ediyordum ama, sabah başlayan yağmurun gökgürültüsüyle derin uykumdan uyanınca, bu ilginç rüyam da ne yazık ki yarım kaldı!.. İleride bir gün devamını görebilirsem eğer, yemin olsun ilk size anlatacağıma söz veriyorum!..                Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI