HALKIN BAYRAMINDAN GERİYE KALANLAR !?

HALKIN BAYRAMINDAN GERİYE KALANLAR !?

"Cumhuriyet Bayramı" nın 96. Yılını kutladığımız 29 Ekim 2019 Salı günü, gazetelerimizin çoğu köşe yazarları bu konu hakkında yazılar yazdılar. Bence en nitelikli iki köşe yazısı sayın Soner Yalçın'ın ve sayın Yılmaz Özdil'in yazılarıydı.

Bu ülkede 96 yıldır kutlanan, her şeyimizi borçlu olduğumuz 'Cumhuriyet Bayramı' gerçekten istenildiği gibi kutlanıyor da, istenildiği gibi esas amaçlara hizmet ediyor mu acaba?  Gazete arka sayfalarına tam sayfa ilânlar verilerek, "Yaşasın Cumhuriyet!.. Biz Cumhuriyetiz!.. 96 Yıldır Aynı Heyecanla Kutladığımız Bayramımız Kutlu Olsun!.. Yurdumun En Güzel İlanı, Cumhuriyetin İlanıdır!.." gibi sloganlaşmış, biraz da reklâm kokan bu söylemlerle, acaba işin doğrusunu mu yapıyoruz!? Bu koca ilanlarda "Cumhuriyet'in aslında ne olduğu, ne zorluklarla kazanıldığı, onu nasıl gözümüz gibi korumamız gerektiği filan da anlatılamaz mı?

Yine yıllardır okullarımızda, resmi dairelerimizde bu en özel ve güzel bayramımız kutlanıyor. Törenler yapılıp, şiirler okuyup, marşlar söyleyerek 96 yıldır bugünlere geldik. Peki, bunca "Cumhuriyet Düşmanı" aramızda neden ve nasıl türedi!? Demek ki bizler bazı şeyleri eksik, plansız ve programsız yapıyoruz!.. Yoksa, bunca rejim karşıtı nasıl bu kadar çoğaldı!? Demek ki bunca yıldır biz ne Cumhuriyeti, ne de Atatürk'ü ve bizim için yaptığı devrimleri çocuklarımıza ve halkımıza anlatamamışız!.. Törenlerle, sloganlarla işi geçiştirip, işin özünü kavratamamışız!?

Bakınız, Soner Yalçın'ın yazısı da tam bu noktayı bize hatırlatıyordu. Biliyorsunuz, Atatürk ve en yakın silah arkadaşları olan İsmet İnönü, Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy, yedi düvele karşı verilen "Kurtuluş Savaşı"nı hep beraber yapıp da başardılar!.. Ama sıra 'Devrimlere' gelince, bunların içinden sadece İsmet İnönü, Atatürk'e destek verip, bu devrimlerin yapılmasına katkı sağladı. Diğerleri ise, Osmanlının, Padişahlığın ve Şeyhülislâmlığın aynen devam etmesini, aksi halde halkın arkalarından gelmeyeceğini, birkaç 'Reform' yaparak, eski sisteme aynen devam edilmesini istediler.

İşte bunun için Atatürk ve İnönü ile yolları ayrıldı, bu halk da Cumhuriyet başta olmak üzere, her konuda yapılan devrimlere bu iki isim "Tek Adam, İkinci Adam" sayesinde kavuşabilmişti!.. Biz galiba, bunca yıldır -özellikle Yüce Atatürk'ün erken ölümü sonrasında-Cumhuriyet'in faziletlerini ve devrimlerin önemini aziz halkımıza anlatamadık!.. Yoksa aramızda bu kadar Atatürk ve yenilik düşmanı insan türer-türetilir miydi?

Yılmaz Özdil ise; Mustafa Kemal'in de bir insan olduğunu, doğal insan yaşamı içinde açıkça ve hiç gizliliğe kaçmadan gençliğini ve sonra yaptıklarını anlatıyordu.

Bana göre en büyük hatamız, Atamızın kendi elleriyle kurduğu "Köy Enstitülerini" yok yere ve çok erken kapatmış olmamızdır!.. Bu işte en büyük etkenin, Amerikan ve İngiliz emperyalizmi baskıları olduğu şimdilerde daha net şekilde anlaşılıyor!.. Eğitimin en ücra köy çocuklarına kadar yayıldığını gören bu dış güçler, bizim kalkınmamızı ve ileri ülkeler seviyesine yükselmemizi çeşitli entrikalarla önlediler!.. Bunlara yerli işbirlikçiler de katkıda bulundular ve bu 'Çağdaş Eğitim Yuvaları' 1954 yılında tamamen yok edildi!..

Ne diyordu dünyanın en büyük düşünce adamlarından Karl Marks; "Bu dünyayı anlamak yetmez, onu mutlaka değiştirmek gerekir!" diyordu değil mi? Bizler bunu anlamış ve Köy Enstitüleri ile dünyamızı değiştirmeye başlamıştık ki; emperyalist güçlerin desteğiyle iktidara gelenler, bu gücü elimizden alıp, bizleri bugünlere mahkûm ettiler!..

İşte, bir devrimin sonucu olan bu Cumhuriyet Bayramlarında biz, bunları halkımıza ve çocuklarımıza anlatmalıyız!.. Aksi halde, bu gidişin sonu Ortaçağ karanlığı yolu olup, bu gidişe artık bir son vermeliyiz!..                      Sakin KOŞAR.                  

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI