İŞTE BENİM AZİZ MİLLETİM BU !..

 

                    İŞTE BENİM AZİZ MİLLETİM BU !..

Biliyorsunuz, son günlerde Dolar-Euro-Altın fiyatları tavan yapıp, Dolar 18 TL, Euro 20 TL ve Altın gramı da 1.062 TL'ye fırlayınca, '20 Aralık' gecesi ne olduysa oldu, 21 Aralık Salı günü Dolar 12 TL, Euro 14 TL ve Altın da 743 TL'ye, adeta bir satıcı bohçası gibi düşerken, herkes bu işe akıl erdiremeyip, olan-biteni şaşkın gözlerle bakıyordu ya? Bir gecede ne olmuştu, gökten zembille mucize bir çözüm çaresi mi inmişti?

Aklı başındaki ekonomistler bu işin altında da bir çapanoğlu olduğunu, kimisine göre kapı arkasından 4 ile 7 Milyar Dolar satıldığını, örtülü bir faiz artırımı yapıldığını, vadeli TL mevduatlarının, vade sonunda döviz farklarının Hazineden (yani halkın cebinden) ödeneceğini söyleyip, bunun bir kumar olduğunu söylerlerken, yandaş TV'lerde bir bayram havası esiyor, yeni ekonomik sistemin meyvelerini vermekte olduğu ballandırılarak anlatılıyordu!..

Akşama doğru ise Malatya ve Şanlıurfa İllerimizin esnaflarından sosyal medya ile TV'lere iki haber düştü!.. Deniliyordu ki; "Malatya ve Şanlıurfa'nın AKP sevdalısı esnafları, dövizin 6'şar TL birden aşağı çakılmasını, davul-zurna eşliğinde halay çekerek kutluyor, başımızdaki iktidar yöneticilerine dualar edip, methiyeler düzüyorlar" deniliyordu. Ben dallama ise oturup düşünüyor; "İyi de, bu benim aziz halkım insanları, bu döviz ve altın fiyatları tavana çıkınca da böyle sokağa çıkıp da; 'Ne oluyoruz yahu, bu oy verdiklerimiz nerelerde!?' diye hiç sordular mıydı acaba?" diyordum.

Biri hariç, bütün muhalefet partileri ise hemen muhalif kanallara koşup, bu işin bilimle, bilimsel ekonomik kurallarla hiç alâkasının olmadığını, bu iktidarın artık ülkeyi yönetemediğini, 101 yıllık TBMM'ni devre dışı bıraktıklarını, deneyecek başka bir yollarının da kalmadığını avazları çıktığı kadar bağırıp, yana-yakıla, hemen, acilen ve derhal 'Erken Seçim' istiyorlardı.

Kimisi, bu TL cinsinden vadeli hesaplara verilecek kur farkı paralarının Hazineden ödenmesinin Meclis kararı ile yapılması gerektiğini, merhum Turgut Özal'ın bu yeni 'Dövize Çevrilebilir Mevduat (DÇM)' uygulaması için; "Kendini uyanık sananların bulduğu bir dalaveredir bu!" dediğini, bunun 1970'lerde uygulanıp, sonunun hüsranla bittiğini anlatıyorlardı!..

Hal böyle iken, ben emekli dallama bu haberleri dinleyip, yine derin düşüncelere daldım, bendeniz hukukçu değilim ama, kendi kendime dedim ki; "Yahu bu beceriksiz muhalefet ısrarla erken seçim istiyor, her gün de bu isteklerini tekrarlayıp duruyorlar, iktidar yanlıları da her defasında 2023 Haziranını gösteriyorlar, hepimize gına geldi artık!.. Bu muhalefet partisi liderleri bir defacık olsun TV'lerde sayın Cumhurbaşkanı ve Bakanlarını bir 'Açıkoturum Programına' çıkarmayı bile başarabildi mi?  Yahu eskiden beri bir 'Sine-i Millet Uygulaması' denilen bir şey vardı. Muhalefet bu kadar yürekten istiyorsa eğer, iki muhalefet partisi Vekilleri toptan istifa ederler, mecburen erken seçime gidilir diye biliyoruz bizler!.. Eğer şimdi de varsa, bu işi niye düşünmüyorlar bunlar!?" Yoksa hiç birisi bu ballı Vekil maaşlarına kıyamıyorlar, bir daha seçilemeyeceklerini filân mı düşünüyorlar acaba? Madem erken seçim çok acil ve gerekli, neyi bekliyorlar ki!?

Hemen gidip TDK Sözlüğüne baktım: 'Sine' Farsça, 'Millet' Arapça sözcüklermiş. İkisi birleşince 'Sine-i Millet' oluyor, anlamı da şuymuş: "Halk içi, halk kucağı" demekmiş. Sine-i Millete Dönmek de; "Bulunduğu makamı ve görevi terk edip, halktan biri olmak, halk oylamasına başvurmak" demekmiş. (TDK Sözlüğü, Sayfa-1773.)

Neyse, biz 84 milyon insanımızla, ülkemizde sadece 'Üç Yüz Bin' kişi kadar olan ve bankaya parasını yatıran bu kadarcık milyoner insanımıza bakamayacak mıyız yani? Kur farkı Hazineden ödenir, biz de vergilerimizle o borçları öderiz nasılsa!.. Malatya ve Şanlıurfa'da halay çeken aziz esnaflarımıza bunu da duyurmak isterim!..                   Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI