KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA !?

KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA !?

Osmanlının en meşhur Valilerinden biri olan "Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa", bunalımlar içinde devleti 1808 yılında teslim alan Padişah II. Mahmut'un bir kulundan ziyade, adeta bir 'Müttefiki' gibiydi...

Kavalalı Mehmet Ali Paşa; Epir'de Kavala Kasabasında görevli basit bir ağanın oğlu idi... Küçük yaşta yetim kalınca, aynı Kasabanın çorbacısı bu çocuğu yanına alıp, tıpkı kendi çocukları gibi büyütmüştü... Güçlü kuvvetli, zeki ve keskin bakışlı bir çocuktu... Ergenlik çağına gelince, annesine bakmak için küçük bir tütüncü dükkânı açtı... Bir süre sonra çorbacının bazı girişimleriyle, Mehmet Ali'nin 'Bölükbaşı' rütbesi ile vergi toplama işine başlamasına vesile oldu... Devletçi ve taviz vermeyen tavırlarıyla hemen kendisini kabul ettirdi...

Çorbacının akrabalarından ve zengin bir dul kadın, genç Mehmet Ali'yi çok sevdi, onunla evlendi ve ondan 'İbrahim, Tosun ve İsmail' adında üç oğlu oldu... Marsilyalı bir tüccar da onu Avrupa'yı anlatıp, dil öğretip, kültürünü arttırdı, Fransızlara hayranlık duymaya başladı, Fransız eserlerini okudu... III. Selim zamanında orduya girip, Binbaşılığa kadar yükseldi...

Mısır Valisi olduktan sonra hem Osmanlıları ve hem de Arap halkını kendisini sevdirdi... Kısa zamanda Mısır'ın zengin toprakları sayesinde ekonomik durumunu düzeltip, güçlü bir orduya sahip oldu... Osmanlının istediği görevleri hemen yerine getirip, vergilerini de zamanında ödüyordu...

Bu arada oğlu İbrahim de büşümüş, ordu içinde yükselip, Paşa olmuştu... Osmanlının isteği ile sürekli problem çıkaran Kölemen Beylerinin ortadan kaldırılması istendi... Bir toplantı hilesi ile kaleye toplanan Kölemenlerin Beyleri, komutanları ve çocuklarından 570 tanesi kılıçtan geçirildi... Yine Osmanlının isteği ile Hac yolunu ele geçiren "Vhhabiler" üzerine küçük oğlu Tosun Paşayı gönderip, Vehhabilere ait 5 kenti uzun uğraşlar sonrasında ele geçirdi, Vehhabilerin kabile şeyhleri esir alınıp, İstanbul'a gönderildi, orada idam edildiler, Hac yolu yeniden açıldı... Ama Araplar, o tarihten beri Osmanlıyı ve biz Türkleri pek sevmezler!..

Padişah II. Mahmut 1839 yılında ölünceye kadar Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'dan hem çekindi, hem saygı duydu, hem de dediklerini yaptırmıştı... Mehmet Ali Paşa da uyanık adamdı, Osmanlı kendisinden Mısır'ı istemediği sürece o da sesini çıkarmadı ve Osmanlıya sadık kaldı, istedikleri her para ve asker yardımını hiç esirgemedi...

II. Mahmut'tan sonra oğlu Abdülmecit (1839-1861) yılları arasında 31. Padişah oldu... Islahat çalışmalarına çok önem verdi, o ünlü 'Tanzimat Fermanı' bu padişah döneminde açıklanmıştı, para değerini arttırdı, çağdaş işler yapmaya gayret etti... Ama kendisinden sonra 1861'de Padişah olan kardeşi 'Abdülaziz' kaba-saba biriydi... Yeterli eğitim görmemiş, yabancı dil bilmez, kültür ve edebiyattan çakmaz, ara sıra Ney çalarak vakit geçirir, bazan de güreş yapardı... Ülkemizin paha biçilemez birçok tarihi eseri, heykel ve yazıtları, bu cahil Padişahın; kendisinden bu eserleri isteyen yabancılara; "Alın gidin yahu, alt tarafı taş değil mi bunların, bu taşlardan her yerde var, size hediyem olsun!" der, bir de arkalarından onlara güler, alay ederdi!.. Şu cehaletini görüyor musunuz!?

Hay Allah, Mısır'dan girip, Abdülaziz'den çıkarken, yine yerimiz bitmiş... İyisi mi, ben yine Orhan Veli'nin "Gangster" şiiriyle yazımı bitireyim:

"Şiir yazdım bunca senedir/ Ne buldum?/ Eşkıyalık edeceğim bundan sonra!..// Haberi olsun yol kesenlerin/ İş yok artık kendilerine/ Dağ başlarında!..// Madem ki ekmeklerini alıyorum/ Ellerinden/ Buyursunlar, onlar da benim yerime/ (Şiir yazsınlar bakalım)/ Münhal var edebiyat âleminde!.." Parantez içindekileri ben uydurdum, bana bu şiirde bir eksik var gibi geldi de, ondan yazdım, siz bana aldırmayın, e mi!?           Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI