NEDİR BU BAŞIMIZA GELENLER !?

NEDİR BU BAŞIMIZA GELENLER !?

"...Zamanla nasıl değişiyor insan/                                                                                                                     
Hangi resmime baksam ben değilim/                                                                                                            
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?/                                                                                                                       
Bu güler yüzlü adam ben değilim/
Yalandır kaygısız olduğum, yalan!.."

Bilirsiniz, yazılarımda genellikle son sözlerimde şiirlere yer verirdim... Ama bugün tersini yapıp, üstat Cahit Sıtkı Tarancı'nın o ünlü "Otuz Beş Yaş" şiirinin üçüncü kıtasını yazımın başına aldım... Özellikle orta yaş üzerindeki sayın okuyucularım, şimdi başa dönüp, bu kıtayı bir daha okuyunuz ve biraz düşününüz!? Acaba siz ne kadar değiştiniz? Eski resimlerden kendinizi tanıyabiliyor musunuz? Geçmişteki o güzel günlerden şimdilerde eser var mı? Neşeniz, gelecekten umutlarınız yine yerinde mi? Cebinizin durumu nasıl, cüzdanınız zayıf mı şişman mı? Yoksa Orhan Veli gibi şu günlerde sızlanıp; "Cep delik, cepken delik/ Kol delik, mintan delik/ Yen delik, kaftan delik/ Kevgir misin be kardeşlik?" filân mı diyorsunuz?

Bizim dertlerimiz belli de, yu şu Melih Gökçek ile Burhan Kuzu büyüklerimiz ne yapsınlar!? Sayın Melih Gökçek büyüğümüz Belediye Başkanı iken, Ankaralıların tam 750 Milyon Dolarını "Ankapark" diye ucube bir naylon hayvanlar parkına yatırmıştı... Diyordu ki; "Buraya dünyanın dört yanından turist akacak, Ankaralılar paraya boğulacak, şimdi bana gülenlerin halini ben o zaman görecek, ben onlara güleceğim!" diyordu... Park 10 ay önce açıldı, ne gelen var ne giden, aynı mahalledeki komşuları bile uğramamışlar, kapısına kilit vuruldu ve yüzlerce çalışanı da şimdi işsiz kaldı, iyi mi? Şimdi biz Melih Gökçek büyüğümüzün haline mi güleceğiz, Belediyenin parasına mı üzüleceğiz, işsiz kalanlar için mi ağlayacağız!? Lütfen bir kere ekranlara çıksa da bize bir fikir verse bu büyüğümüz diyorum...

Burhan Kuzu hocamız, İran asıllı 'Zindaşti' isimli bir uyuşturucu kaçakçısını hapisten kurtarmak için yapmadığını bırakmamış!.. Bu adamı serbest bırakıp, kaçmasını sağlayan Yargıç bu işten dolayı suçlanınca çıkıp, Burhan hocanın kendisini defalarca arayıp, tehdit ettiğini ifadesinde belirtmiş!.. Şimdi gazeteciler Burhan Kuzu hocamızı arıyorlar, ortalıkta görünmüyor, telefonlara da çıkmıyormuş? Hani bu hocamızın nasıl Anayasa Profesörü olduğunu pek anlayamasak da, kendisini severiz, sempatik buluruz!.. Bu yüzden bu olay beni de ziyadesiyle üzdü, ister inanın ister inanmayın ama, birkaç yıl da ihtiyarlattı, iyi mi?

Bunlar ne olacak ki? Adana'dan bir haber geldi, neredeyse küçük dilimizi yutacaktık: Adana'nın bir İlçesinin Müftüsü, bir köydeki camide çocuklar için 'Kur'an Kursu' açmış, eşi de İlkokul öğretmeni olan bir bayan hocayı da görevlendirmiş... Müftü görevine çok düşkün olduğu için, sık sık bu camideki Kur'an Kursu'nu ziyaret edip, özellikle çocuklar gittikten sonra uzun süre orayı teftiş ediyormuş...

Bu durumdan şüphelenen bayan hocanın kocası, bir gün aniden camiye çıkagelmiş!.. Bir de bakmış ki, müftü ile karısı çırılçıplak yatıyorlarmış!.. Hemen cep telefonuna görüntülerini alıp, müftüyü bir güzel dövmüş, resmi arabasının camlarını kırıp, Kaymakamlığa şikâyet etmiş... Sorgusunda müftü bey ne dese beğenirsiniz: "Biz orada kötü bir şey yapmıyorduk, bayan hocayla tam 'Hatim İndiriyorduk' ki, kocası o sırasında bizi yanlış anladı" demiş!.. Neyi indirip, neyini kaldırdıkları beni hiç ilgilendirmez ama, ben hocalara saygımdan dolayı bu bahanesini yedim de, siz yediniz mi acaba?

Ülke insanlarımızın hal ve gidişi bu mealde olup, "Nedir bu başımıza gelenler?" diye sormaktan helâk olup, en az 10 yıl daha yaşlanmış bulunuyorum dostlar, ya sizler ne halde ve ameldesiniz bakayım!?           Sakin KOŞAR...           

YAZARIN DİĞER YAZILARI