SEÇİMLERDE GÖRMEDİĞİM KALMADI !?

 

                        SEÇİMLERDE GÖRMEDİĞİM KALMADI !?

Emekliye ayrıldığım 01 Ekim 1995’in hemen ertesi günü, 02 Ekim 1995 tarihinde Yatağan CHP İlçe binasına gidip parti kaydımı yaptırmıştım… O tarihlerde CHP İlçe binamız, şimdikinin 10 metre kadar alt tarafındaydı… Meslektaşım, Bayırlı Ali Kaya ile aramızda yıllardır; “Emekli olunca ilk önce partiye ben üye olacağım” iddiamız vardı; ama o benden habersiz bir ay önce, yani 01 Eylül 1995’te emekli olmuş, durduk yerde önceliği ona kaptırmıştım… Bu yüzden o, benden bir ay kıdemli halde ve ben bu duruma hâlâ çok üzülüyorum…

1997 sonunda İlçe Başkanlığı seçimleri oldu, Av. Mustafa İlker Gürkan İlçe Başkanı, biz de 15 arkadaşımızla Yönetim Kuruluna seçildik; on yıl boyunca yönetimlerde Cemal Gürpınar ve Mustafa Öztürk Başkanlarımızla da çalıştım, hepsinin Başkan Yardımcılığından yakamı hiç kurtaramadım!.. 26 Ağustos 2007’de yönetimden ayrıldım… Muğla merkez ve 6 İlçe gazetelerinde, sadece siyasi-mizah köşe yazılarıma devam ettim…

Aktif siyasi çalışmaları bıraktım derken, 2015 yılı Milletvekili Seçimleri öncesinde amcaoğlum, Yeminli Mali Müşavir Ali IRGAT çıkageldi ve CHP Muğla Milletvekilliği için aday adayı olacağını, kendisiyle beraber çalışmamı rica etti… Kabul etmeyip de ne halt edecektim ki, et tırnaktan ayrılır mıydı? Hemen ön çalışmalara ve İlçe ziyaretlerine de başladık… Ali’nin maliye ve muhasebe işi, benim de basın yoluyla tanıdığımız birçok partili ve yönetici arkadaşımız vardı… Fethiye, Bodrum ve Datça gibi uzak İlçelerimizde bazı geceler kalarak, diğerlerine günübirlik gidip-gelerek birçok ziyaretimiz oldu… Parti gecelerine, toplantılarına katıldık… Sağolsun dostlarımız, bize çok yardımcı oldular ve birçok yeni partililerle de tanıştırdılar…

İlk gün sabah Fethiye’ye giderken, bizim Ali’nin Alman malı lüks cipiyle gittik… Yol üzerindeki Köyceğiz, Ortaca ve Dalaman’da dostlara ve gazetelere uğradık… Oralarda görev yaptığı için Ali Irgat’ın da çok tanıdıkları vardı… Öğleden sonra Fethiye’ye doğru yola çıktık… Üç İlçede dolaştığımız için, biraz geç kalmıştık… Arabaya binince sıkıştığımı fark ettim, ama Ali’ye söyleyemedim… Ikına-sıkına Fethiye’ye kadar çişimi sabretmeye, biraz da uyumaya çalışıyordum… Fethiye’ye yaklaşırken yağmur başladı… Benim de alt tarafımdan hafif sıcaklık gelmeye başlamaz mı? Kulaklarıma kadar kızardım, altıma kaçırdığımı düşündüm? Ya kaçırdımsa, kıçımdaki ıslak donla mı oralarda dolaşacaktım yani? Her yerime terler basıyordu!.. Elimle, altımın yaş olup olmadığına bakacağım ama, maşallah bizim Ali de hiç susmuyor, sık sık bana bakarak, Fethiye’de ilk kimlerle görüşeceğimizi, nerelere uğrayacağımızı sorup duruyordu…

Yol kenarında bir benzinliğe sapıp, durdu… Bana; “Tuvalete gideceksen gel, ben oraya gidiyorum ağabey” dedi… Ne tuvalete gitmesi yahu; ben ondan daha sıkışık durumdaydım ama, Ali bir an önce gitse de, ‘altıma kaçırmış mıyım?’ diye kontrol etmek için can atıyordum!.. Ona; “Sen git, ben bir cigara zıkkımı tüttüreceğim” deyip, gönderdim… O gidince hemen etrafı kolaçan edip, suç işlemiş çocuk edasıyla arabadan indim, merakla alt taraflarımı yokladım… Hayret, hiçbir ıslaklık filân yoktu!.. Ama bu kahrolası sıcaklık nereden geliyordu yahu, ben şimdi de onu düşünüyordum!? Koltuk yaş mı acaba diye yokladım, kuruydu!.. Ama derisi ateş gibiydi… Hemen ben de tuvalete koşup, huşu ve huzur içinde hacetimi giderip, rahatladım…

Arabaya dönerken Ali’ye; “Yahu senin koltuklar çok sıcak, niye öyle?” diye sordum… Ali dedi ki; “Hay Allah, sana söylemeyi unuttum; yağmur başlayınca kaloriferleri açtım, bu arabanın koltukları da alttan ısıtmalıdır, nasıl rahat değil mi abi?” demez mi? İyice rahatlamıştım ama, işin “altıma kaçırdığımı zannettiğim” kısmını söylemedim tabii, neşe içinde tekrar koltuğa kuruldum… Biz öyle antika arabalara alışkın değiliz ki, yamuluvermiştim işte…

Fethiye’de bizi okul arkadaşım olan, Fethiye Esnaf Kefalet Kooperatifi Başkanı İsmail Başoğlu karşıladı… Esnaf Oteli’nde yerlerimizi ayırtmış, gidip odalarımıza yerleştik… Sınıf arkadaşım Nihat Tanır, yine bir poşet portakalı zıkkımlanıp, 700 şekerle yatırdıkları hastanede ‘II. Ramses’ gibi 2.80 yatıyormuş!.. Önce onu ziyaret edip, sahil lokantasında güzel bir akşam yemeği yedik… Ertesi günü de siyasi çalışmalarımıza Seydikemer’den başladık… Ulan şu seçimler yüzünden başıma gelmeyen kalmadı be dostlar!.. (Devam edecek.)   Sakin KOŞAR…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI