TARİH TEKERRÜR EDER Mİ !?

TARİH TEKERRÜR EDER Mİ !?

Bugün size kısaca bir 'Osmanlı Tarihi' bilgisini anlatarak yazıma başlayacağım: Yıl 1640... Osmanlının 17'nci Padişahı IV. Murat ölmüş, yerine de kardeşi 'Sultan İbrahim' padişah yapılmıştı... Yıllarca kafes arkasında ve üç kardeşinin peş peşe öldürülmesi nedeniyle, her an öldürülme korkusuyla yaşayan Sultan İbrahim, bu görevi yürütebilecek bir eğitim de görmemiş, üstelik sinirleri iyice bozulmuş haldeydi...

Hepinizin bildiği gibi, birçok tarihçi de onu 'Padişah Deli İbrahim' olarak da anlatırlar... Osmanlı soyundan kalan tek erkek olduğu için, 25 yaşında padişah yapılan bu tek soyludan erkek çocuk dünyaya gelmesi için, Annesi Kösem Sultan dahil, bütün Saray erkânı seferber olup, bu genç adama her yerden çeşit çeşit cariyeler getirdiler!.. Hükümdarlığının ikinci ve üçüncü yıllarında bu çabaları meyvelerini vermeye başladı ve Mehmet-Süleyman-Ahmet adlarında üç oğlu Sarayda doğdu...

Sultan İbrahim'in ilk yıllarında Büşükvezir 'Kemankeş Kara Mustafa Paşa' nın dürüst ve otoriter yönetimi sayesinde, bozulmuş olan devlet düzeni kısa sürede sağlandı!.. İran, Avusturya ve Rusya ile iyi ilişkiler kuruldu, tersane ve ordu düzene sokuldu, ayarı düşürülmüş paralar, eski gerçek durumuna getirildi, askerin maaşı zamanında ödenmeye başladı... Her şey yolunda giderken, Saraydaki 'Yusuf Paşa' ile 'Cinci Hoca' bir olup, Sultan İbrahim'in aklını çelmeye, yalan ve entrikalarla kafasını karıştırmaya başladılar... 1644 yılında Kemankeş Kara Mustafa Paşa'yı öldürtüp, yerine Sultanzade Mehmet Paşa'yı atattılar, Sarayda ve ülkede yolunda giden her şey yeniden bozulmaya, rüşvet yine alıp başını gitmeye başladı!..

Sivas Valisi Varvar Ali Paşa'dan istediği her şeyi alan Padişah, bu sefer de gelip-giden elçilerin kulağına fısıldaması ile Varvar Ali Paşa'dan, yaveri İbşir Paşa'nın güzel ve nikâhlı karısını kendisine göndermesini isteyince, ilk defa Varvar Ali Paşa karşı çıkıp; "Bu sefer sana hiçbir şey yok ulan, ben elin nikâhlı karısını sana nasıl göndereyim, ben pezevenk miyim!?" demiş ve Vali isyan edip dağa çıkmış!.. Şu garipliğe bakın ki, Varvar Ali Paşa'yı yakalanması ve idamı için, bu görev 'İbşir Paşa'ya verilmiş, iyi mi?

İbşir Paşa emri alır almaz Varvar Ali Paşa'nın peşine düşüp, onu yakalamış ve idam etmiş!.. Bu başarısı için hemen güzel eşiyle birlikte Saray'a davet edilmişler ve oraya yerleştirmişler!.. Nikâhlı eşini Padişaha göndermeyerek namusunu kurtaran Varvar Ali Paşa idam edilmiş, eşini kendi elleriyle Saray'a götüren İbşir Paşa ödüllendirilmiş!.. İşte bu olay üzerine İbşir Paşa'nın adı hemen, "Deyyus-u Ekber İbşir Paşa" olarak anılır olmuş... Her yerde başlayan rüşvet, yolsuzluk, haksızlık üzerine ayaklanmalar başlamış, Padişah Deli İbrahim tahttan indirilip, yerine de 1648 yılında, yedi yaşındaki oğlu "IV. Mehmet (Avcı Mehmet)" tahta oturtulmuş...

Çok şükür, kurtarıcımız ve kurucumuz Atatürk sayesinde 1923'ten beri babadan oğula geçen 'Padişahlık' rejimi yok!.. Ancak bazı seçilmişlerimiz, her ağızlarını açtıklarında; "Millet ne derse o olur!.." diyorlarsa da... TBMM duvarlarında "Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Milletindir!" yazıyorsa da; bazı iktidarlar olmadık işler için referandum yaparken, nedense son yıllarda milletin sesine kulaklar tıkanmış gibi görünüyor değil mi? Bakınız, uzun zamandır 'İstanbul Kanal Projesi' tartışılıyor değil mi? Bir kesim şiddetle bu işe karşı çıkıyor!.. Niye bu konu için İstanbul'da bir referandum yapılmıyor!? Son 17 anket sonuçlarında halkın 'erken seçim' istediği ortaya çıktı... Şu Suriyeliler ve Afgan Göçmenler konusu her gün tartışılır oldu, bir defa da bu iş millete sorulsa olmaz mı? Neden bütün demokratiuk ülkeler gibi, böyle önemli konular, tüm parti liderlerinin katıldığı açıkoturumlarda 20 senedir bizde niye tartışılamıyor!? Hani hep halkın dediği olurdu?..

23 Kasım 2021 günü bütün duyarlı ve aklı başında yayın yapan gazete ve TV'lerde bizleri çok üzen bir haber yayımlandı, haber aynen şöyleydi: "...Dünyada otoriterliğe kayan ülke sayıları artmaya başladı... 'Melez Ülkeler' olarak gösterilen 20 ülke içinde Türkiye ve Rusya gibi ülkeler var!.. Melez Ülke demek; demokrasiye geçişini tamamlayamamış siyasi rejimler demek!.." Bu haber sizleri üzdü mü, üzmedi mi? Başka sorum yok...        Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI