YATAĞAN BELEDİYEMİZ 75 YAŞINDA !..

 

                          YATAĞAN BELEDİYEMİZ 75 YAŞINDA !..

Kuruluş yılı 1944 olan Yatağan Belediyemiz, içinde bulunduğumuz bu yıl, üç çeyrek asırlık ömrünü tamamlamaktadır!.. Umut ediyoruz ki, Belediye yetkililerimiz bu yılı dikkate alır, üç çeyrek asırlık yaş gününü, Yatağan’a yakışır şekilde kutlayarak, umarız ki; unutulmaz etkinliklerle kalıcı imzalarını atarlar!..

Yatağan’ın Nahiye olduğu yıllarda, “II. Dünya Savaşı (1939-1945)” bütün dehşeti ve yıkımıyla devam ediyordu!.. İktidarda CHP vardı, merhum İsmet İnönü de Cumhurbaşkanı ve partinin genel başkanı idi... Henüz demokrasiye geçilmediği için, tek parti rejimi devam ediyor, her an saldırıya uğramamız tehlikesi karşısında, daha önce askerliğini yapmış erkekler, “İhtiyat Askeri” adı altında orduya çağırılmış, bütün sınırlarda devriye geziyorlardı…

Bütün Köy, Kasaba ve Şehirlerdeki genç erkekler cephelerde görev yaparken, ülkede üretim azalmış, tasarruf tedbirleri halkı bunaltır hale gelmişti!.. Her şey ordumuzun güçlü olması için planlandığından; gaz yok, tuz yok, bez yok, kibrit ve cigara zıkkımı sınırlı, tiryakiler defter kâğıtlarına tütün sarıp da içiyorlar, geceleri de çoğu yerde karartmalar yapılıyordu… Köylerde çok meşakkatli olan tütün, mısır ve buğday üretimi aksıyor; sırf kadınların, yaşlıların ve çocukların sırtına yük olmaya başlamıştı!..

İşte böyle bir zamanda, yani II. Dünya Savaşı’nın bitiminden bir yıl önce İlçemiz “Belediyelik” olmuştu… Mazotlu bir motorla üretilen elektrik, akşam saat 21.00’de veriliyor, saat 24.00’te kapatılıyordu… Ulaşım genellikle at, eşek, deve ile yapılıyor, tek-tük cip ve uzun yolda da burunlu otobüsler-kamyonlar işliyordu… Bütün yollar toprak ve tozdan geçilmiyor, şehir içlerinde ise taş döşemeler vardı… O yıllarda asfaltmış, betonmuş, parkeymiş, Hak getire idi!.. Sular pınar ve kuyulardan, soğuk içecekler için ise, Göktepe’den getirilen kar ve buzhanelerde üretilen kalıp buz ile mümkün oluyordu…

Sokak ve caddeler terzi, ayakkabıcı, bakkal, berber ve semercilerden geçilmezdi… En havalı meslek terzilikti… O zamanın berberleri sadece seç-sakal kesmez; çürük dişleri çeker, sünnet eder, iğne yapar, başı ağrıyanların alınlarından ve dil altlarından kan alır, saçkıran tedavisi uygular, eli-kolu-kaburgası kırılanlara da, kırık-çıkık tamiratları bile yaparlardı…

İşte böyle bir zamanda Belediye olan Yatağan Kazamız için, (eğer yanılmıyorsam) merhum Yaşar Uzun isimli şair ağabeyimiz çok hoş bir şiir yazmıştı… Şiir şöyleydi:

“Kaza ile kaza oldu Yatağan Kazası,                                                                                                                Sırtında çapayla gelir encümen azası,                                                                                                          Elektriği var, şavkı (ışığı) yok,                                                                                                                      Belediyesi var, narkı (parası) yok!..”

O yıllarda 2.100 civarındaki nüfusla Belediye olundu, şimdilerde merkez nüfusu 22.000’lere dayandı… Yani tam on kat arttı!.. Bu 75 yılda birçok meslek tarihe karıştı, dükkânları kapandı, ustaları unutuldu… “Bakkal Amca” yerine AVM’ler geldi… Terziler yerine hazır giyimciler ve hazır ayakkabı satıcıları geldi… Fotoğraf makinelerinin yerini cep telefonları, sinemaların yerini de TV’ler aldı… At-eşek-deve tarihe karıştı, yollar arabadan geçilmez oldu!..

Bugün size tarih anlatmamın nedeni şu: Her konuda olduğu gibi, “Şehircilik” konusunda da geri gidiş yoktur!.. Önümüzde yine yerel seçimler var; etrafınıza bir bakın, gezdiğiniz kentleri bir düşünün, bu şehri çağdaş ve teknik yönden ileriki yıllara kim taşıyacaksa, gidip de onlara görev veriniz diye yazıyorum!.. Sürç-ü lisan eyledimse, affola!..          Sakin KOŞAR…

YAZARIN DİĞER YAZILARI