Gezi Parkı'na yapılmak istenen Topçu Kışlası inşaatına yapılan itirazların özgürlük talebi ile ülke geneline yayılması ile başlayan Gezi Direnişi'nin 9'uncu yılı nedeni ile Muğla'da emek ve demokrasi güçleri bir etkinlik gerçekleştirdi. Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu'nun müebbet hapis, diğerlerinin ise 18 yıl ile cezalandırıldığı Gezi Davası kararlarına tepki gösteren yurttaşlar, yaptıkları açıklamada "Gezi'ye özgürlük talebimizi, Gezi'nin yargılanamayacağını, bir kez daha haykırıyoruz. Gezide ortaya çıkan halk iradesi hala bu ülkenin en büyük umududur. Geçmişimiz değil, geleceğimizdir. Biliyoruz ki saltanatınız da bu köhnemiş düzeninizle birlikte çökecek. Biz kazanacağız. Halk kazanacak" ifadeleri kullanıldı.
Haber Merkezi
Açıklamanın tamamında ise şu ifadelere yer verildi: "Bundan tam dokuz yıl önce Taksim Gezi Parkı'nda bu ülkenin ilerici tarihsel birikimiyle hesaplaşma ve ülkeyi sınırsız, kuralsız ve denetimsiz bir sömürü cennetine dönüştürme adımlarına karşı AKP hükümeti şahsında biriken öfkeyle başlayan isyan ve direniş İzmir'den Hakkari'ye, Ankara'dan Hatay'a, Edirne'den Kars'a, Eskişehir'den Lice'ye tüm kentlere yayılarak milyonları sokaklara taşıdı. Önce kendini muktedir sananların görenlerin ifadesiyle "üç,beş ağacı" korumakla başlayan sonra tüm ülkeyi saran toplumun hemen her kesiminden insanın yer aldığı bu haklı ve meşru direnişe katılmak, onun parçası olmak, ve bu tarihsel iradeye sahnesinde tanıklık etmek hepimiz için bir onur, onun da ötesinde bir görevdir. onurumuzdur. "Siz ne yaparsanız yapın, biz kararımızı verdik, buraya Topçu Kışlasını yapacağız" diyen otoriteye karşı meşruiyeti tartışılmaz bir başkaldırıdır. Gezi. Kentine, doğasına, yaşamına sahip çıkan, baskı rejiminin istediği gibi düşünmeyen, onların istediği gibi dönüşmeyen halkların, ezilenlerin, emekçilerin, kadınların, LGBTİ+ ların, tüm ötekilerin AKP'nin baskı ve zulüm politikalarına verdiği bir cevaptır aynı zamanda.
"BİR ÇOK OLAYDA GEZİ'NİN MAYASI VAR"
"Gezi;Bu ülkenin sokaklara coşkuyla dolup taşan bütün renkleriyle, Haklarına sahip çıkmak için sokaklara enerjilerini taşıyan gençleriyle, Sokaklardan çocuklarınızı çekin uyarısına geziye katılarak zincir oluşturan annelerle, Toma saldırılarına bedenini siper edenlerle, Duvar yazıları, sloganlarıyla, Yaratıcı zekasıyla, Siyasi parti ve örgütleriyle, dernekleriye, taraftar gruplarıyla, lgbti+larla , Sokaklara yazılan eril küfürleri mora boyayan kadınlarla, Yeryüzü sofrası, reviri, kütüphanesiyle, Emzirme çadırı, bostanı, alternatif enerjisiyle, Bağımsız medyasıyla hep birlikte nasıl bir ülke, nasıl bir dünya düşlediğimizi bize tarif ediyor.
Gezi,bize maddi hırsların anlamını yitirdiği, yaşamın kolektif alınan kararlarla örgütlendiği; dayanışmanın, eşitliğin, kardeşliğin, başka bir dünya tahayyülümüzün mümkün olduğunu gösterdi. Ezilenler, yoksullar, kadınlar, LGBTİ+'lar 15 gün boyunca Gezi Parkı'nda başka bir dünyayı yaşadı, yaşayarak ve yaşatarak gösterdi.
Nasıl ki gezi direnişinin ruhunda, saltanata karşı cumhuriyet mücadelesinin, gericiliğe ve onun karanlığına karşı verilen aydınlanma kavgasının, iradesini yok sayan egemenlere karşı 15-16 Haziranları yaşatan işçi sınıfının inadının mayası varsa bugün de Gezinin ruhu bugün, Türkiye'nin dört bir yanında grev ve eylemlerle direnen işçilerde, doğasını, yaşam alanlarını korumaya çalışan köylülerde, taş ocaklarıyla delik deşik edilen ormanlarını korumak için iş makinelerinin önüne çıkan İkizderelilerde, Mermer ocağı protestosunda silahla dağıtılmaya çalışılan Van Gürpınar köylülerinde, özgür bir üniversite için direnen Boğaziçi öğrencilerinde, sağlık hakkını savunmak için mücadele eden sağlık emekçilerinde, hiç dinmeyen enerjileriyle ülkede dienişin bayraktarlığını yapan kadınların mücadelesinde de artık gezi direnişinin mayası vardır."
"70'İ AĞIR 7 BİN 500 KİŞİ YARALANDI, 12 KİŞİ GÖZÜNÜ KAYBETTİ"
"Bugün bu şehirde, Akbelen'de Termik santral için yok edilmeye çalışılan ormanına sahip çıkan İkizköylüler de , köylerinde yapılmaya çalışılan çimento fabrikasına karşı mücadele eden Deştin'liler de, ranta karşı çıkıp zeytinliklerini sermayeye kurban etmemek için direnen Milas, Yatağan köylerinde, Marmaris koylarını, Akyaka sahillerini sermayeye peşkeş ettirmemek için direnen Muğla'lıların yüreğinde gezi ruhu hala en sıcak, en diri, ve en direngen haliyle yaşıyor. Bu meydandan bir kez daha haykırıyoruz, bu ruhu yaşatmaya; her bir karış toprağımızı sermayenin ve gericiliğin gözü dönmüş hırsından korumaya devam edeceğiz.
Deştin'e Çimento fabriksını yaptırmayacağız. Akbelen ormanıını vermeyeceğiz. Koylarımızı ve sahillerimizi özgürleştireceğiz. Ne Deştin'e Çimento fabrikası yaptıracağız, ne Akbelen ormanını Enerji patronlarına yem edeceğiz. Ne Bargilya tuzlak alanını, ne de Marmarisin Kızılbükünü sermayeye peşkeş çektirmeyeceğiz. Koylarımızı ve sahillerimizi özgürleştireceğiz.
Gezi'de sahip çıktıklarımıza, halen sahip çıkmaya devam ediyoruz, edeceğiz. Haklı ve meşru taleplerimizin hala arkasındayız. Biliyoruz ki kendilerini muktedir sayanların da en büyük korkusu Gezi'de gördüğümüz gibi örgütlenmiş ve bir araya gelmiş halktır. Gezi'de meşru taleplerle haklarına sahip çıkan yurttaşlara yönelik haksız devlet şiddeti halen cezasızlık politikalarıyla sürdürülmektedir. İki ay boyunca süren gösterilerde polisin acımasız şiddeti sonucu 70'i ağır olmak üzere 7500 kişi yaralandı, 12 kişi gözünü kaybetti. Yitirdiğimiz 8 canımızın katilleri çoğu cezasızlıkla ödüllendirilip mahkeme önüne dahi çıkarılmadılar. Gezi'de kaybettiğimiz; Mehmet Ayvalıtaş, Ümraniye'deki eylem sırasında bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybettiğinde 19 yaşındaydı. Katilleri beraat etti..
Ethem Sarısülük,Ankara'da polis Ahmet Şahbaz'ın kurşunuyla yaşamını yitirdi Ahmet Şahbaz 15.200 Lira para cezası aldı, hapse girmedi.
Abdullah Cömert, Antakya'da akrep diye adlandırılan polis aracından Ahmet Kuş'un attığı gaz fişi ile öldürüldü. Ahmet Kuş tutuklandı ancak infaz paketiyle tahliye edildi.
Ahmet Atakan,Hatay'daki protestolar sırasında polisin attığı gaz fişe ile hayatını Kaybettiğinde 23 yaşındaydı. Ahmet Atakan'ın ölümünden sorumlu polislere soruşturma açılmadı.
Ali İsmail Korkmaz,polis ve sokaktaki iktidar yanlısı sivillerin saldırısı ile yaşamını kaybettiğinde 19 yaşındaydı. Ali İsmail'i katledenlerden en çok cezayı alan üç yıl dört ay yatıp çıktı.
Berkin Elvan, İstanbul Okmeydanı'ndaki evinden ekmek almak için dışarıya çıktığında polisin attığı gaz fişe ile vuruldu. 269 gün direnen Berkin hayatını kaybettiğinde 14 yaşındaydı. Katili polis Fatih Dalgalı hala tutuksuz.
Medeni Yıldırım,Lice'deki karakol protestosunda jandarmanın açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdiğinde 18 yaşındaydı. Aradan geçen 9 yılda Medeni'n ölümüne sebep olduğu için kimse ceza almadı.
Hasan Ferit Gedik, İstanbul Gülsuyu'nda uyuşturucu çetelerine karşı protesto için sokağa çıkanlar arasında olan Hasan Ferit başından silahla vurularak öldürüldü.
Mehmet'e, Ethem'e, Abdullah 'a, Ahmet'e, Medeni'ye, Berkin'e, Ali İsmail'e, Hasan Ferit'e sözümüzdür düşlerimizdeki özgür dünyayı kurana dek mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.
Polis şiddetiyle hayatını kaybeden gençlerin katillerinin aklandığı; parkına, şehrine, doğasına, tarihine sahip çıkanların cezalandırıldığı bu ülkede Gezi direnişi davası için verilen yargı kararları direnişin haklılığını ve meşruluğunu karalamak için alınmış kararlardır. Hukukla, adaletle hiç bir ilgisi yoktur. Bu davayla cadı avı başlatan AKP iktidarı intikam almak, bedel ödeterek milyonlara gözdağı vermek istiyor. Biz biliyoruz ki AKP'ye bu cesareti veren bir sınıf var. Bu ülkenin emekçileri yokluk içinde debelenirken kamu kaynaklarını sınırsızca yağmalayan, kar üstüne kar rekoru açıklayan bu bir avuç asalak sınıfın korkularını iyi okuyan AKP, onların korkularına tercüman olarak Gezi Davası yargılamalarıyla halkın direniş hakkını mahkum etmeye kalkmaktadır. Halkın direniş hakkı meşrudur. Mahkum edilemez. Buradan tekrar ilan ediyoruz. Gezi onurumuzdur. Bu hukuksuz davada kanıtsız, tanıksız ithamlarla yargılanarak 18 er yıl hapis ile cezalandırılan Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Can Atalay Çiğdem Mater ,Hakan Altınay ve Mine Özerden'in ve müebbet hapis cezası verilen Osman Kavala'nın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Gezi'ye özgürlük talebimizi, Gezi'nin yargılanamayacağını, bir kez daha haykırıyoruz. Gezide ortaya çıkan halk iradesi hala bu ülkenin en büyük umududur. Geçmişimiz değil, geleceğimizdir. Biliyoruz ki, Saltanatınız da bu köhnemiş düzeninizle birlikte çökecek! Biz kazanacağız! Halk kazanacak."