HEP YARINA SARKITILIR UMUTLAR

HEP  YARINA SARKITILIR UMUTLAR

        Çiftçinin umutları hep sonraya sarkarmış. Köylüler arasında  her zaman söylenir bu. Örneğin çiftçinin karnını yarmış içinden  kırk tane seneye sözü çıkmış ,Bu senenin deneyimlerinden gelecek sene daha iyi yaralanabileceğini düşünürmüş çiftçi onun için hep "seneye" bakarmış her yıl başına..

  1961 Anayasasında beş yıllık kalkınma planlarından söz edilirdi. Devletin bir yerde yapacağı yatırımlar bu planlara alınır ve gerekli kaynaklar  ayrılarak plana geçilirdi. Ancak bu plan başarılamayınca siyaset gelecek planlara aktarırdı  yapılamayanlar..

Bizim aşı umutlarımız da buna benzedi. Sürekli öteleniyor. Örneğin ocakta başlanacaktı ama gecikmeli olarak başladı. Sonra bu gecikmenin gerekçeleri de sıralanıyordu.. Burada haklılık payı da vardı ama bu gecikmelerin devlet ciddiyetiyle hesaplanması mümkün değil miydi acaba?  Gecikme ihtimallerine karşı vatandaşa anlatmak  gerekirdi ama işin kolayına kaçıldı ve üreten firmalar tarafından geciktirildi bahanesine sığınıldı.

   Bu ara yerli aşı çalışmaları da  aynı ötelemelere maruz kaldı. Önce Nisanda olabileceği söylendi ama şimdi sonbahara  kalacak gibi görünüyor. Bu kez yeni bir şey duyuyoruz. Aşıların temin edilmesi  önümüzdeki aylarda biraz daha zorlaşacak deniliyor. Önümüzdeki iki ayda bunun büyük sıkıntılarının yaşanacağı söyleniyor.Sürekli yolda olan şoförlerimizin bir söylemi vardır. Eskiden kamyonların arkasında sıkça görürdük bunu. ömür biter yol bitmez   diye yazarlardı arka taraflara. İşte bizim aşı maceramız da buna benzedi galiba .Ocaktan beri nice canlar yok oldu ama kalanların aşı umutları hep ileri tarihlere sarkıtıldı..

   Oysa bu konuda biraz  gerçekçi olabilseydik, olabilecekleri  zamanında halka anlatabilseydik kimsede düş kırıklığı olmayabilirdi.

 Bu ötelemelerle  toplumun psikolojik dengesini bozduğumuzun farkına  varmamız gerekir.Bir yıldan beri sürekli beklenti içine sokulmuş korkularını bir şekilde yarınlara erteleyebilmiş insanlarımıza daha gerçekçi bir yaklaşımla ,daha doğru bir söylemle yaklaşabilmemiz  gerekir.

   Bu ara  siyasetin bu alanda yarattığı çatışmaların da dengemizi ne kadar etkilediğini görmemiz gerekir.Bu zor koşulları toplumun daha soğukkanlı daha yardımcı biçimde atlatmasına  nedense hiç dikkat edilmiyor. Eleştirel bakışları yaklaşımları vatan hainliğine bile dönüştüren bir mantık dolaşıyor ortada.örneğin ekranlarda sağlık politikasını eleştiren bir kişiye karşı şu çıkış yapılmıştı: Bu eleştirileri yapanlar bizi çekemeyenlerdir. Hatta bunlar vatana ihanet içindedirler bile.. Böyle düşünen yaratıkların olduğu bir toplumda hangi huzur  hangi dayanışma hangi yardımlaşmadan söz edilebilir ki/Bir belediyenin ucuz ekmek dağıtım çabalarını vatını bölmeye indirgeyecek bir anlayış bile sergileniyor neredeyse. Hani derler ya koyun can derdince kasap ise et..Bir yardımı kim yaparsa yapsın neden suç olabilir ki/Bu bakış şekli kimlerin psikolojisini bozmakta olduğunu kim gösterecek birilerine?

 Bir yanda aşı etelemeleri bir yanda sağlık konusunda bile ortaklaşa bir düşünce ve davranışın gerçekleşmemesini nasıl açıklamamız gerekir ki..

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI