REFORM ÜSTÜNE SÖYLENEBİLECEK

                                                  REFORM  ÜSTÜNE SÖYLENEBİLECEK

  Söylenmesi,kulaklarda yankı b ulması yarattığı çağrışımlarla çok hoş olan,güzel olan bir sözcüktür şu reform sözcüğü..Ne zaman duysam tuhaf olurdum biraz..Örneğin öğretmenlik yaşamımızda her getirilen yenilikleri bize REFORM diye sundular.Ama her reform dediklerinden sonra eğitimin düzelmesi değil daha da kötüye gitmesini getirmiştir.Reform istenildiği zaman yapılabilecek bir değişim değildir.Onun  bir çok koşulu vardır ve bunların yerine getirilmiş olması gerekir.

      Önce toplumun olmasa bile belirli kişilerin buna inanması düşünmesi istemesi gerekir.bu toplum yapısında ise bu mümkün görünmüyor.çünkü toplumda yandaş denilen bir grup var ve bunlar kendi başlarına bir karar verememektedir.bunlar biat ve itaat matıyla hareket ederler.Bu yapının olduğu bir yerde reformdan söz edilemez.

YANDAŞ DENİLEN BİR KESİMDEN BAŞKA BİR DE ULUSLAR ARASI GÖSTERGELERİN VERDİĞİ BİR OLUMSUZLUK BAKIŞ vardır bu toplumda..Bu göstergelere baktığımız hukuk ve özgürlükler alanında bu toplumun dünyada yeri olduğunu gösteremiyoruz.Çünkü bu göstergelerden biri DÜNYA ADALET ROJESİ denilen bir oluşumun 2018 yılındaki bir raporuna göre HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ anlayışında 126  ülke arasında biz 113.sırada gösteriliyoruz.Yıllarca  bu sıralarda yer alan bir toplumun bunu birden değiştirmesi mümkün görünmüyor bana göre..Yılların kanayan yarasının bir anda dindirilmesi mümkün olacak mı?Bunun mümkün olabilmesi için bu güne dek 20 yıla yakın geçerli olan bir  anlayışın hukuk mantığının birden deişmesi nasıl beklenebilir?

     Zamanla düzelebileceğimizi düşünmek belki mümkündür.Ancak   bu günün yandaşlık kalıpları içinde bu zamanın yakalanması nasıl mümkün olacaktır?Örneğin zamana bıraktığımız taktirde şöyle bir örnek de çıkıyor önümüze.BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ konusunda   180 ülke arasında yakın zamana kadar 154 sarada iken son yıllarda üç basamak gerileyerek 157.sıraya düşmüşüz.Daha iyiye gideceğimizi aradan geçen zamanla daha gerilere düştüğümüzü görüyoruz.

  Reform öyle istemekle gerçekleşecek bir olgu değildir.Evet önce istemekle başlar ama toplumun bu isteklere uygun olarak hazırlanması gerekir.Örneğin bir hukuk devletinde hukukun üstünlüğünü her hangi bir kaygı ile bir kenara atamazsanız orada hukuk adına bir değişime gidemezsiniz.Pek çok   kararlarda bize yöneltilen eleştiri hap bu hukukun üstünlüğü anlayışından gelmiştir.ULUSLARARASI KURULUŞLARDA GETİRİLEN SUÇLAMALARDAN BİRİ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İLKESİNİN ÇOKÇA ÇİĞNENDİĞİ KONUSU OLMUŞTUR.Uluslararasındaki bu izlenimi kırabilmek için bir şeylerin yapılması gerekir.Anayasanın beğenilmeyen kararlarına açıkça tartışmaya açan bir anlayışın geçerli olduğu bir yerde siz hukuk adına nasıl bir reform yapabilirsinizi ki?

   Bu reformların yapılabilmesi için bir de demokrasinin olmazsa olmazı olan KUVVETLER AYRIMI İLKESİ   diye bir anlayışın var olması ve yerleşmesi gerekir.Bu olmadan hiçbir reformu yapamazsınız.

   Bunun yanında olmazlardan biri de yargının tam bağımsızlığı anlayışın herkeste yerleşmiş olması gerekir.BİR TOPLUMDA BU    konuda bir takım söylemler varsa,kimileri için kuşkular varsa da orada reform yapılamaz.

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI