"EĞİTİM VE LİYAKAT" NİYE ÖNEMLİ !?

 

              "EĞİTİM VE LİYAKAT" NİYE ÖNEMLİ !?

Son basılan 'Türk Dil Kurumu (TDK) Sözlüğü'ne göre Eğitim demek; "Belli bir bilim dalı veya sanat kolunda yetiştirme, geliştirme ve eğitme işi" demektir... Arapça'dan dilimize girmiş olan 'Liyakat' demek ise; "Layık olma, yaraşırlık, uygunluk, yeterlilik, kifayet" demektir...

Son yıllarda bazı görevlere atananların sık sık eleştirilmesi hep bu yüzdendir!.. Örneğin; Boğaziçi Üniversitesi Rektör atamasında yaşananlar... Merkez Bankası atamalarındaki eleştiriler... Bazı TÜİK ve RTÜK kararlarındaki adaletsiz görülen kararlara yapılan aşırı itirazlar... Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'nde bir İlçe Müezzini'nin bürokrasideki jet hızındaki yükselişi ve oraya 'Özel Kalem Müdürü, Şube Müdürü' yapılması gibi...

Ciddi bir devlet işleyişinde en çok dikkat edilen husus, "Eğitim ve Liyakata Verilen Önem"dir!.. Böyle ülkelerde yönetici olmak, iş başına gelmek öyle kolay değildir, kılı kırk yararak bu görevlere getirilirler!.. Halkın vergilerinden toplanan paraları, öyle önüne gelene üç-beş maaş vererek, 'şunun-bunun adamı' diyerek işe almak asla yoktur!.. Çünkü denetim mekanizmaları çok disiplinli ve ciddi şekilde çalışır, müfettişlerin yetki ve selahiyetleri de, çok sağlam yönetmelik ve yasalarla belirlenmiştir!..

Bakınız; ulusal basında 02 Ekim 2021 tarihindeki bir haber çok ilginçti: "Hatay'da uzman çavuşluk yaparken, uyumsuz davranışları nedeniyle 6 ay önce ordudan atılan ve görevi sırasındaki suçları nedeniyle aranan Turgay M. (47), önceki gün evine gelip, eşi ve iki çocuğunu boğarak öldürdü!.. Yakalanan zanlı Turgay M., polise verdiği ifadede aynen şunları söyledi: 'Askeri kanuna muhalefet suçundan aranıyordum, zaten 6 ay önce işimden atılmıştım!.. Yakalandığımda tutuklanacaktım, eşim ve çocuklarımı sahipsiz bırakmamak için onları evde boğarak öldürdüm' dedi... Eşi Aynur M. 41, kızı Aleyna 16, oğlu Mehmet Ali de 14 yaşındaydı..."

Bu beyefendi çok uyumsuz ve geçimsiz biriymiş ki, şu akla ve mantığa sığmayan şerlikleri yapmış!? Yani, liyakatsiz ve eğitimsiz biriymiş... Bir devlet, 'Acil ihtiyaç var' diyerek, böyle çürük adamları işe alırsa, sonucu da işte böyle olur!..

Bu beyefendi kendini çok akıllı zannettiğinden, kendi huysuz ve geçimsiz haline bakmadan evleniyor, iki çocuk dünyaya getiriyorlar, bir gün işini ve aşını kendi hataları yüzünden kaybediyor, evine gidip eşi ve iki çocuğunu da boğarak öldürüyor!.. Sebep olarak da; "Benden sonra sahipsiz, parasız ve rezil olmasınlar" diye bunu yapıyor!.. İyi de bunların sebebi kim!? Madem 'ölüm' bu işler için çözüm ise, sen önce niye kendini öldürmedin kardeşim!? Eşin ve çocuklarının ne kabahati vardı, onlar senin yüzünden ve elinden ölecek, sen dünyada kalıp sorunsuz bir şekilde yaşayacaksın, öyle mi!? Şu adamdaki ters çalışan kafaya bir bakar mısınız!? Bu aileden geriye de; adam sandıkları babalarına sarılıp gülen çocuklar ve arkalarından bakan eşinin resimleri kaldı yadigâr, ne acı değil mi?

Dikkat ederseniz, eğitim ve liyakat eksikliği olup da, gerisin geriye gitmeye başlayan toplumlarda, şu söylem çok sıkça duyulmaya başlar: "Sen benim kim olduğumu biliyor musun!?" Bu sözü eğitimli ve liyakat sahibi bir makam sahibi asla söylemez!.. Ya kimler söyler? Birileri tarafından, o makam ve mevkilere 'paraşütle' gökten indirilen, kendilerinde dev aynasında görmeye başlayan, liyakatsiz ve boş kafalı insanlar söyler ancak!..

Ne diyordu Sokrates; "Senden önce gelenlerden ibret al, ama senden sonra gelenlere ibret olma" diyordu değil mi? Ya Voltaire ne diyordu; "Pek az insan başkalarının deneylerinden yararlanmayı bilecek kadar akıllıdır" diyordu... Bunları biraz okusak, biraz da düşünebilsek, basında çıkan bu tür haberlere de malzeme olmasak, olmaz mı!?          Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI