"YENİ ANAYASA" TARTIŞMALARI !?

 "YENİ ANAYASA" TARTIŞMALARI !?

Önce size Türk Dil Kurumu Sözlüğü (TDK)'nün 97'nci sayfasında yer alan Anayasa tarifini verelim: "Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama-yürütme-yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasi (esas kanun)" demektir...

Evet, iktidar dolaylarından yeni başlatılan, yine hiç sırası değilken 'Patt!' diye gökten başımıza indirilen bu tartışma için, yandaş kanallar ve yazarlar da tam teyakkuz durumuna geçtiler!.. Örneğin, 04 Şubat 2021 Perşembe günü Posta Gazetesi'ndeki köşesinde sayın Rauf Tamer, "Nihayet!.." başlıklı yazısında şunları yazıyordu:

"...Bir sivil Anayasa belirdi diye sevinemeyecek miyiz? O da mı burnumuzdan gelecek? Daha ortada taslak bile yokken, 'istemezükçüler' hemen döküldü ortaya... Anlaşılır gibi değil... Anayasalar 'zararlı kitapçıklar' mıdır ki telâffuzundan bile rahatsızlık duyuluyor!? Vallaha paşa gönülleri bilir... Masaya ister otururlar, ister yine kaçıp giderler... Makul bir çoğunluk yeter... Yeter ama 'bizim Anayasamız-onların Anayasası' diye bir ayrım olmaz!.. Nasıl tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet varsa, Anayasa da tek'tir!.. Beğensen de tek'tir, beğenmesen de... Yani, Anayasa çalışmalarına katılmasanız bile, millet eğer o Anayasa'yı kabul ederse, siz de itaat edeceksiniz!.." diyordu...

Ne kadar da doğru söylemişsiniz beyefendi, biz sizin söylediklerinize aynen katılıyoruz!.. Ancak sayın beyefendi, siz bu sözleri keşke CHP Milletvekili ve gazeteci meslektaşınız olan sayın Enis Berberoğlu'nun Meclis'e dörmesi için 'Oy Birliği' ile karar veren Anayasa Mahkemesi kararı sonrasında da aynen yazıp, Anayasa kararlarına herkesin uyması gerektiğini de her gün savunsaydınız ya!? Yoksa siz bu olanları duymadınız,  ya da 'duymamazlıktan' filân mı gelmiştiniz!? Mevcut Anayasa kararlarına uymayanlar, Yeni Anayasa yapsalar bile, kim bunların içten samimiyetlerine inanır ki!?

Yazının sonunda da; "...Yeni Anayasa çalışmalarına herkes katılsın derim... Bütün partiler masaya otursun, çünkü yarın öbür gün ; 'Ben masada yoktum' deyip, Anayasa'ya kimse itiraz edemeyecek... İşte ona göre!.." diyordu...

Hay hay, çok iyi söylemişsiniz de; keşke bu Yeni Anayasa'yı hazırlamak isteyenler, daha önce kamuoyuna, uzmanlara ve tüm partilere haber verip de, bunun hazırlıkları hep beraber, gönül birliği içinde başlatılsaydı, bunu niye büyüklerimize önermiyorsunuz ki!? Sözleriniz sanki bir 'emir' gibiydi!.. "Ya katılacaksınız, ya da tıpış tıpış riayet edeceksiniz!" der gibiydiniz!? Hayrola ne oluyoruz; hani toplumsal uzlaşı, hani karşı görüşlere saygı, hani hiç ağzınızran düşürmediğiniz 'Demokrasi' kuralları nerede!? Bu işi de mi; "Biz yaptık, oldu!" diyeceksiniz yoksa!? Toplumsal uzlaşı olmayınca, kim gönülden katılır bu çalışmalara?

Yazının bütününde bir uzlaşı arayışı yerine; "Bizden Olanlar-Olmayanlar" ayrımı sırıtıyordu sanki!.. Bu dil, bu söylem bu hitap biçimiyle böyle bir çalışmaya kimseleri ortak edemezsiniz, vazgeçin artık bu hitabet şekillerinden!.. Yeteri kadar gergin olan toplumun tepkileri sizleri hiç rahatsız etmiyor mu? Bizce yeter artık!..

Neyse... Bu mevzuyu bırakıp, ben size üstat Orhan Veli'nin, 'CHP'nin Tek Parti' döneminde, 1949'da yazdığı "Kuyruklu Şiir" ile bugünlük veda edeyim:

"Uyuşamayız, yollarımız ayrı/ Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi/ Senin yiyeceğin kalaylı kapta/ Benimki aslan ağzında/ Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik/ Ama seninki de kolay değil kardeşim/ Kolay değil hani/ Böyle kuyruk sallamak, Tanrı'nın günü!.."     Sakin KOŞAR...

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI