AZICIK AŞIM AĞRISIZ BAŞIM


Şehrimizin yıllar önceki yerli ahalisi gibi: "Develer tellâl, pireler berber iken" diye masal anlatımına, uygun bir anlatımla -aş-tan söz etmeyi düşünüp, aş'ın, ne olduğunu o yıllardaki herhangi bir hemşerimize sorsaydık, düşünmeye gerek duymadan, hemen: "Bulgur aşı" diye cevap verirdi ki, hemşerimizin bu cevabı, bizcede  doğru ve makbul cevap olurdu. Yurdumuz yurttaşı: -Aş- sözcüğünü tahıldan yapılan Pilav ve çorba türü yiyecekler için, tanımlama olarak kullanırdı. Ancak Tarhana, şehrimizde "Taharna" diye telaffuz edilir, fakat şimdiye kadar "Taharna aşı veya taharna çorbası" denildiğine pek sık tanık olunmamıştır. Tarhana, şehrimizde çorba olarak kabul edilmezdi ve halen edilmemektedir. Çünkü o, başlı başına çok özel bir yemek olarak, sofraya getirilip konulur ve kaşıklanır. Halen bu yiyeceğe, özel yemek nitelemesi alışkanlık olarak, sürgit devam etmektedir.

TAHARNA AŞI GAŞIĞINNAN.

Tarhananın yapılma aşamasındaki yolunu herkes bilir; buğdayının zahire pazarında seçilmesi, satın alınması, eşeğiniz varsa ona yüklenmesi, yoksa çiğninize veya sırtınıza alıp ev'in yolunun tutulması ile devam eder.  Eve gelinceye kadar şımşırık ter içinde kalınması ve eve geldiğinizde o yorgunlukla, tarhanalık buğday çuvalı bir yana, bedeninizi oturma odasında bir münasip yere devirmek bir yana gerçekleştikten sonra, belli bir zaman şekerleme yapmanız, Tarhananın öyle kolaylıkla üretilmediğini, o doğal dinlenme davranışı ile teyit edilirdi.

TARHANA ÇIRALI BUĞDAYDAN YAPILIRDI!

Ertesi günü sabah erkenden kalkıp, Tarhanalık buğdayın yıkanması, yıkandıktan sonra hayatın (Avlu) bir kenarına serilmesi mecburiyetti.  Ama kuşlardan korunması, ocakta yemek pişirirken, bir yandan, sınırdaki nöbetçi asker gibi, hırsız serçeleri gözetleyip tarhanalık buğday araklamasının engellenmesi için, ara sıra dışarı çıkıp, boş bir çanağın arkasını birkaç kez kaşık sırtı ile hızlı ve sert şekilde vurarak "Tın"latılması şarttı. Bu arada kuşların -Kışt! Kışt- heden baken, başgı yeri gidin!- diye kovalanması ise, kışın kaşıklanacak tarhananın gailesine ve yanı sıra lezzetine katkı sayılırdı.

PİŞEN BUĞDAY CEVİZ KONULARAK KOMŞULARA İKRAM EDİLİRDİ

Sıra buğdayın kuruyup pişirilmesine geldiğinde, o ayrı bir zahmetti. Buğday pişirilip konu komşuya birer tabak, üzerine ceviz konularak, sıcacık ikramı bereketli olması, sağlıkla ve ağız tadı ile yenmesi dileğinin, uygulanmasıydı ve adettendi. Bu işlem uygulanırken, yıkanıp kurutulan ve pişirilip, temiz çarşaflar üzerine serilen buğday, birkaç gün kuruduktan sonra, toplanıp temiz bir torbaya doldurularak, dinlendirilirdi.(Birinci basamak dinlenme!)

YEREL AĞIZDA TAHARNA KARMAK VE YOĞURMAK GAİLELİ İŞTİ.

Dinlenme süreci birkaç gün sonra bitince, hayata kurulan kaynatmanın, içine su konularak devamı olan diğer işlemlere geçilmeye hazırlanılırdı. Kaynatmanın altına konulan odunlar yakılır su ısınmaya başlarken içine tarhana otu konur,(bir süre sonra çıkarılır) bağday kazana doldurulup pişerken yoğurma zamanı beklenirdi.

NE ZAMAN YOĞRULACAĞINI HER YIL YOĞURAN BİLİRDİ

Yoğurma zamanını bilen; babaanneler, anneler varsa halalar, teyzeler yardımlaşma için gelen komşularla iş paylaşılır, tarhana kese yoğurdu ile yoğrulmaya başlanırdı. Bu arada, yine konu komşuya tabaklar içinde üzeri sarımsaklı yoğurt konulmuş, tarhananın taze hali, iyilik ve sağlıkla tüketilmesi dileği ile ikram edilirdi. Artık Kışın soğuk ve Kar'lı havalarda kaşıklanacak; kavurmanın kemikli eti, yaylanın börülcesi, zehir zemberek acı biberi ev bir kelle sarımsağı (Küçük dişli, yerli sarımsak) Tarhanayı, yenilecek hale getiren malzemelerdi. Neyse devam edelim. Tarhana karılma hali son bulunca keseye konulup dinlendirilirdi. (Mübarek, dinlenmeden yenmiyor) Nihayet içi karılmış tarhana dolu kese birkaç gün dinlendikten sonra, önceden hazırlanan tahta zemine ve daha evvel toplanan asma yapraklarının üstüne, -Acı badem kurabiyesi- ne benzettiğim şekli ile dizelenir, keseye tekrar konulup evin altına kaldırılması için kuruması beklenirdi.

TARHANA IRKIMIZIN KUTSAL YEMEĞİDİR

Bu arada, kurumaya bırakılan tarhananın; sinek, börtü/böcek ve serçe hırsızlığına maruz bırakılmaması için sıkça kontrol edilir, kuruduktan sonra, kaldırılırdı. Çünkü tarhana Türk ırkının, en kutsal yemeklerinden biri, diye bilinir ve tüketilir. Bence önemli özelliklerinden bir diğerinin, her ne kadar ilaç değilse de; nezle, grip ve üşütme gibi rahatsızlıkların, sarımsak ve acı biber marifetiyle, nefes yollarının, kurumu temizlenmiş soba borusu gibi açıldığı bir vakıadır! Çünkü eskiden tarhana yiyen yaşlı erkeklerin mendili, hemen yanı başında dururdu. Çünkü nezle nedeni ile tıkalı burun açıldığında, hayır için yapılan çeşme gibi akardı.

TARHANA İŞİNDE EV'E BİRKAÇ YIL YARDIMIM DOKUNDU

Bu anlatım, yetmiş yıl evvel çocukluğumda gördüğüm, eksiği ve yanlışı ile tarhananın yapılışıydı. Babamla zahire pazarından tarhana için buğday seçmek (Çıralı buğday) babamın işiydi, ama o arada bilgiçlik taslamak için, bende babamın davranışlarına benzer davranışlarla buğdayı avucuma alır,(Güya) incelerdim. Zahireci, yerel ağızla ve biraz alay edercesine: "Taharnalık buude naha, beyendin mi?(İki üç saniye bekler) Eyicem bak bakam!" diye sorardı, bende hemen yanıtlamam onun gibi biraz bekledikten sonra: "Eh! İdare edee fena değil" Diye cevaplardım. Zahireci de, harkıldayarak gülerdi. (O yıllarda, hoşa giden durumlar karşısındaki sesli gülmeler, "Harkıldayarak güldü" diye tanımlanırdı -Kahkaha- tanımı daha sonraki yıllarda kullanılmaya başlandı.) Yazarken, ciddi ciddi o yıllardaki an'ı tekrar yaşadım ve çok duygulandım. Zahire pazarından çuvalı bir hamalla eve götürmek işi, benim görevimdi, çünkü babam işyerine gitmişti.

TARHANA, ŞEHRİMİZ MUTFAK KÜLTÜRÜNE GÖRE PİŞİRİLİP İKRAM EDİLSEYDİ

Hafta içindeki bir TV haberinde, ABD de yapılan bir araştırma sonucu: Bir Türk çorbası,(Marka yazmıyorum) Dünya'nın en iyi yiyecekleri arasına girmiş! Bu olayın haberİ, yurttaş olarak beni çok mutlu etmiş, sevindirmişti. Ama özellikle Tarhanamızın (Çorba niteliği ile) böyle bir araştırmaya alınıp alınmadığını bilmemekle birlikte, kurallarına uygun olarak: Şehrimiz mutfak kültürüne göre pişirilip seçici kurula ikram edilseydi, umuyorum sonucu bizi sevindirirdi. Dolayısı ile 6-15 yaş aralığında, ev hizmetlerinde, yardımcı personel gibi ucundan tuttuğum, alıver/veriver, getiriver/götürüver koşuşturması ile verdiğim destek ve bu arada yakından defalarca gözlemlediğim, tarhana yapım hazırlıklarını on'larca kez tanık oldum, ama pişirilip tüketilmesini belki binlerce defa yineledim.

 

 

 

      

YAZARIN DİĞER YAZILARI