BANA NE, POLİSİ VAR ZABITASI VAR

 

 

 Her il'in; merkezinde, ilçelerinde ve köylerinde(Köye, mahalle demeyi hala alışamadım) bir veya birkaç; akli dengesi bozulmuş, aklını her zaman yerli yerinde ve gereği gibi kullanamayan hemşerisi vardır. Bu zavallılar, görünümleri itibarı ile perişan ve bakıma muhtaçtır. Çoğunun; giysisi, saçları, elleri ve yüzleri kötü haldedir. Belediyeler zaman zaman bu kişileri çarşı hamamına götürür. Burada, el ayak tırnaklarını kestirir, temizletir, saçlarını tıraş ettirir. Sonra Tellaklar onu hamama sokar. İçeride bir süre terler. Daha sonra masaj edilir, keselenir, yıkayıp, yuğulur ve bir saat sonra çıkarılır. O an'ını görseniz, o; pasaklı, perişan, hırpani kişi gitmiş, yerine; tüyleri yolunmuş, temizlenip vitrine konulmuş hazır tavuk gibi, Muğla ağzı ile: "Akbecik" biri gelmiştir. Yeni alınan temiz giysiler giydirilir, pirüpak şekilde lokantaya götürülüp yemek yedirilir. Cebine üç beş kuruş harçlık konup, yaşamını sürdürdüğü şehrin göbeğine bırakılır.(Bu gibi şahısların temizlikleri ile yakından ilgiliyimdir.)

 Bu temiz halini görenler, sevinir ve yine Muğla ağzı ile: "Oh,oh maşallah buz gibi oluvemiş, ağarıvemiş" diye mutluluk duyarlar. Ancak hemşeri veya hemşerilerimiz, temiz halleri ile bir hafta yaşar. Bir hafta sonra yavaş yavaş eski haline dönmeye başlar ki, on beş gün sonra görüntü, tamamen ve hiçbir eksiği olmaksızın: "Eski hamam eski tas"tır. Berbat ve kötü görünümlü halleri ile yeniden ve yine aramızda yaşamlarını sürdürürler. İnsanlar gene yardım etmeye, başlar. Ama içinden, Muğla ağzı ile mırıldanır: "Aah, ah! Alışmadık ... don durmeyoru, n'pasan yap, olmeyoru." Diye iç geçirir.

 İşte! Buna benzer bir diğer sorun da, alışmayan yüzde maskenin durmayışıdır! İnanılmaz. Maskenin ve sosyal mesafenin önemi defalarca anlatılmasına, tehlikenin hatırlatılmasına ve durumun ciddiyetinin vurgulanmasına rağmen, yurttaş maskeyi hala takmıyor! Çünkü Nato Kafa Nato Mermer. Pardon, takıyor! Takıyor da,  çenesine takıyor, boğazına takıyor, alnına takıyor, ağzına takıyor burnunu açıkta bırakıyor. (Hey ulu Tanrım! Bu kullarını niye yarım akıllı yarattın? Hikmetine sual edilmez, ama bazı hemşerilerimiz söyleneni anlamıyor, sorunu kavramıyor, maske takmıyor, alınan tedbir kararlarının sıkıntısını sonra bize çektiriyor.)

 Panjur gibi kullandığı maskeyi, polis veya zabıtayı görünce, ağzını burnunu kapatıyor ve tabii oda yarım yamalak oluyor. Çünkü emanet maske sargı bezine dönmüş. Dedik ya, "Alışmayan yüzde." Diye. Görevliler geçti mi, maske gene çeneye iniyor. Zaten maske denilecek hali kalmamış, çünkü kirden renk değiştirmiş.

 Bu ve buna benzer yurttaşın virüs taşıyıcısı adayı olduğu veya olacağı muhakkaktır. Topluma hastalığı da bu maskesizler bulaştırıyor. Adamın aklı basmıyor, maskeyi aksesuar gibi kullanıyor. Sağlık bakanlığı COVID-19 testi yaptırırken yanı sıra, bu şahıslara zekâ testi de, yaptırmalı. Hiç olmazsa aralarından bazıları ile milletin geleceği kurtulur.

 İç İşleri Bakanlığı; toplum sağlığını korumak için, bu tehlikeli kişilere karşı tedbir geliştirilmelidir. Örneğin: Bu maskesiz şahısların, vücuduna bomba bağlamış teröristten ne farkı vardır? Herkes kurala uyup maskesini takacak, sosyal mesafeyi koruyacak, adamsendeciler maskesiz dolaşıp virüsü kapacak. Kendini bilmez, kural tanımaz bu kişiler, farkında olmadan 14 güne kadar durumdan haberi olmayacak ama sonra, yüksek ateş ve geçmeyen öksürükle, kendisi ile birliktekim bilir kaç kişiyi hastaneye taşıyacak?

 

Maske takmaktan imtina eden bu şahıslar, hala durumun ciddiyetini kavrayamamıştır! Bu ne haldir? Bu nasıl vurdumduymazlıktır, bu nasıl umursamazlıktır? Yurttaş sorumsuz davranışları ile hem kendinin ve hem de koca bir toplumun sağlığını tehlikeye atmaktadır. Ve bunun da, farkında değildir. Devletin, tedbir uygulamasında hedefine koyacağı şahıslar, bu kişiler olmalıdır.  

 Şimdi gelelim kendimizi eleştirmeye. Maskesiz birini bir kez olsun, uyardınız mı bilmiyorum? "Beyefendi veya hanımefendi, niçin maske takmıyorsunuz, tehlikenin farkında değil misiniz? Neden virüse karşı açık pozisyonda kalıyorsunuz?" diye hiç sordunuz mu? Sonbahar, göz açıp kapayana kadar gelecek. Aslında mevsimi beklemeye gerek yok. Kısa süre sonra sonucu göreceğiz. O zaman büyük bir şok dalga ile karşılaşırsak "Eyvah" diyeceğimizi şimdiden aklımıza kaydetmeliyiz. Bu salgından kurtulmak için halk olarak çaba göstermek zorundayız.

 Bu ve benzeri kuralsız insanımız, toplumdan sürekli uyarı ve eleştiri alırsa, sokakta maskesiz dolaşamaz! Ama bunu yapmaktan imtina ediyoruz. Çekinmeyin, çünkü uyarırken siz haklı konumdasınız. Yurttaşlık sorumluluğunu yerine getirmek hem insani hem ulusal bir görev. "Bana ne, polisi var zabıtası var, uyarmak onların görevi, onlar uyarsın" Derseniz, o zaman, alınan tedbirlerden şikâyet etme hakkımız olmayacaktır ve sıkıntılı günleri birlikte yaşayacağız demektir. İçinizden: "Siz uyarıyor musun?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim! Karşımdan gelen bay veya bayan, eğer maskesini takmamışsa, nezaketle uyarırım ve bunun için "Bana ne, benim görevim değil" demem.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI