DÜŞÜNÜLEREK VERİLEN KARAR YERİNDE VE İNSANİ BİR KARARDIR

 

DÜŞÜNÜLEREK VERİLEN KARAR YERİNDE VE İNSANİ BİR KARARDIR

 

Bugünkü yazımda, yerel birkaç konu ile kamu ve özel kuruluşlarda çalışan personelin bazısının, kişilere hitap edişlerini değinmek istedim. Bu nedenle, söze şöyle başlayacağım. Geçmiş zaman olur ki, bazı yaşanmışlıklar unutulur, ama bazıları hafızamıza derinliğine kazındığı için, anımsanır. Benim açımdan en önemlilerinden biri ve en öne çıkanı: Tuvalet kullanımı ve temizliğidir! Konu pek çok insanın yaşamında önemli olduğu gibi, benim yaşamımda da, fevkalade önemlidir ve en yüksek seviyededir.

1950 YILLARINDAKİ ADI: HELÂ GÖRÜNTÜSÜ BAŞA BELA İDİ

Şehrimizdeki bir/iki belediye tuvaletinin 1950'lili yıllardaki temizliği ile ilgili durumundan, bugün söz etmek, insan için adeta utanç nedenidir! Zaten o yıllarda o tuvaletlerin hâli görüldüğünde, konu ile ilgili bilgi ve görgümüzün hangi seviyede olduğu hemen anlaşılırdı.

BENİM YAŞTAKİLER O TUVALETLERİ İYİ BİLİR

Taşra belediyelerinin, şehirlerdeki birkaç genel tuvaletini, o yıllarda ne temizleyeni vardı, ne ilgileneni. Şehrimizin çarşı içindeki tuvaleti için, biri görevlendirilir: "Helâyı temizle" denir ve anahtar teslim edilirdi. Fakat temizliği yapacak görevlinin önce temizlik nedir, nasıl yapılır, bunu öğrenmesi gerektiği her halinden okunurdu. Dolayısı ile benim yaşımdakiler o yılların belediye tuvaletlerini iyi bilir. Çok sıkışmışsa istemeyerek girer, sıkışmamışsa cami tuvaletine giderdi.

CAMİ TUVALETLERİ DE BELEDİYE TUVALETİNİ ARATMAZDI

Ancak! Cami tuvaletlerinin de, temizlik açısından, belediye tuvaletlerini aratmadığı bir gerçekti. Çünkü onlardan geri kalır yeri yoktu! Bu kirliliğin tek nedeni ise: Yurttaşımıza, tuvalet ve kullanımı konusunda, belli bir kültür edindirilmemiş olmasıydı. O yıllardaki pek çok evin tuvaleti, bu günün konutlarındaki tuvaletlerden çok farklıydı, anlatılsa bile günümüz genç kuşağı, hayalinde bile o tuvaleti şekillendiremez.

GİRERKEN PARANI AL AMA TUVALETİ İYİ TEMİZLE,

Diyanet İşleri Başkanlığı, taşradaki pek çok camide kirliliğin dikkat çekici olduğunu belirleyince, Müftülüklere talimat vererek, gereğinin yapılmasını istedi ki: Cami cemaatinden veya herhangi bir geliri olmayan yurttaş, tuvalet temizliği için görevlendirilerek anahtarı teslim edildi.  İşe başladıktan bir süre sonra, yurttaşın hızlı adımlarla gelip girdiği tuvaletten, ağır adımlarla çıkması, rahatladığını kanıtlıyordu, ama sıra para vermeye gelince eli cebine ya zor giriyor veya hiç girmiyordu.

CAMİ ALLAH'IN EVİ, ALLAH KİMSEDEN PARA İSTEMEZ

Böylece cami tuvaletini temizleyenler, para almakta sıkıntı çekmeye başladılar. Çünkü o yıllarda para vererek, doğal ihtiyacını gidermesi yurttaşın anlayışına ters düşüyordu. Zira tuvalet temizliğini işten saymıyor, evde bedavaya girdiği tuvalete, caminin tuvaletine girince neden paralı oluyordu, para alınmasının nedenini aklı pek yatmıyordu! -Cami'yi Allah'ın evi olarak kabul ettiğinden, dolayısı ile tuvalette onundu. Allah kimseden para istemez- diye kendine özgü bir düşünce geliştirip, parayı vermekten imtina ediyordu(!) Ayrıca tuvalet temizlemeyi iş saymadığından, böyle bir ödemeye itirazı vardı.

ŞEHİR İÇİNDEKİ ÜCRETSİZ TUVALET KAMUSAL BİR HİZMETTİR

Şehir içi genel tuvaletleri ile cami tuvaletlerinin temizliği, önemli bir sorundu. Belediyelerin ihale yöntemi ile kiraladıkları tuvaletlerden de, çok önemli bir gelir elde edemediklerini ve aslında bunun kamusal bir hizmet olduğunu düşündüğümden, kullanımından ücret talebinde bulunulmaması için, geçmiş zaman içinde, gazetedeki köşemden ilk çağrımı yaptım. Tabii hemen sonuç almak mümkün değildi, bu nedenle konuyu birkaç kez yazarak tekrarlamak zorunda kaldım. Çözümün ilk başlangıcında, iki kabinli küçük bir tuvalet, ağzı burnu onarılıp, boyanarak ücretsiz kullanıma açıldı. Bir süre sonra, büyük tuvaletin de, ücretsiz olarak kullanabileceği halka duyuruldu. Böylece, konu ile ilgili alkışlar, belediye başkanına, geçte olsa gösterdiği duyarlılık nedeniyle gönderildi!

İŞİMİZE ÇOK HIZLI BAŞLARIZ AMA SONRA DENETLEMEYİZ

Gelin görün ki, ülkemizde yapılanların denetimi gerçekleştirilmediğinden ve buna önem verilmediğinden, daha sonraki durumu: "Yazık, şu hâle bak!" dedirtiyordu. Ülkemiz resmi kuruluşlarının önemli eksikliği, denetleme olduğu, su götürmez gerçektir. (İçişleri Bakanlığının yazı sıra, düzenli denetim yapan bakanlıkları tenzih ediyorum) Yurttaş, şikâyeti varsa ilgili makama yapmakla birlikte, konuyu basın'a da duyurma ihtiyacı hissediyor(!) Ancak gerek tuvaletlerin ve gerekse şehrin genel temizliği ile beraber, diğer sorunların yerelde çözümünün ilgili merciler olduğu, elbette yurttaşa lisanımünasiple açıklanıyor!

VAKIFLARIN İHMALİ VAR TABİİ

Öte tarafta Vakıflar Bölge Müdürlüğünün ilgisizliğini, yıllarca hayretle izledim. Bu ilgisizliğe ne derseniz, şu idi: Camilerin bakım ve onarımlarının ciddi olarak yapıldığı görülüyor, ama hemen avludaki perişan tuvalet, yıllar önce yapılmış haliyle dikkate alınmadan aynı durumda bırakılıyordu. Bu ihmal nedendir, anlaşılmazdı! Örneğin: Şehrimizdeki merkezi cami tuvaleti yıllar önce bir kişi tarafından yapılmıştı, ancak yıpranmış ve köhnemişliği hiç kimsenin dikkatini; çekmiyor, ilgilenilmiyor ve umursanmıyordu. Yine köşemden, kuruluşun olaydaki ihmalini kaleme alarak, birkaç yıl üst üste eleştirerek, durumu dikkat ç ekmek istedim ve birkaç kez yazmak zorunda kaldım.

EN NİHAYET CAMİYE YAKIŞMAYAN TUVALET YENİLENDİ

En nihayet: "Şahîdi camii" sonra: "Kurbanzade" ve daha sonra merkezi "Kurşunlu camii" tuvaletleri insana yakışır şekilde yenilendi. Merkezi Kurşunlucamii tuvaleti, her gün, her an, pırıl pırıl temizleniyor! Ama merak ediyorum kim temizliyor? Ayrıca kullanımlar için ücret alınmamasını, tuvaletin sürekli ve hiçbir kimse olmadan açık tutulmasını, yerinde verilmiş, fevkalade insani karar olarak değerlendiriyorum! Fakat lavabolara, neden birer ayna konulmadığını merak ettiğimi de, ayrıca hatırlatmak istiyorum. Bu bir inanç mıdır, yoksa bir sakıncası mı vardır veya adamsendecilik midir? Diye sormadan da, edemiyorum!

AMCA- DAYI HİTABINIZI DEĞİŞTİRMENİZ ZARİFLİĞİN GEREĞİDİR

Kamu kurum ve kuruluşları ile özel işyerlerinde çalıştırılan personelin bazıları, kişilerin isimlerini bilmedikleri için, hitapları: -AMCA veya DAYI- adları ile yapılıyor. Bu hitaplar günümüzde şık karşılanmamakta ve tartışmaya bile neden olmaktadır. Bunun yerine: Kadınlara: -HANIMEFENDİ- Erkeklere: -BEYEFENDİ- birleşik isimle hitabın, daha uygun olacağını ve böylesi bir hitap biçiminin, kibarlığın bir gereği olduğunu, çok iyi bildiğiniz muhakkaktır. Dolayısı ile yönetiminizdeki; kurum, kuruluş veya özel iş yerinizde kullanılan hitabı değerlendirirken, durumun dikkate alınacağını, umuyorum ve diliyorum.      

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI