PİTBULL, DART VE İŞTE BAŞAMIZA GELEN

PİTBULL, DART VE İŞTE BAŞAMIZA GELEN

"PitBull" Terrier ve Buldog köpeklerinin çiftleştirilmesi ile elde edilmiş melez bir köpek türüdür. Saldırganlığı ve insan yaralamaya yatkınlığının diğer köpek ırklarına kıyasla daha fazla olmasından ötürü, birçok ülkede yasaklanmış olmasına karşın, ülkemizde henüz bu yönde bir karar alınmamıştır. (Acaba olayların biraz daha artması mı bekleniyor, diye düşünüyorum.) Söz konusu köpek, sahipleri tarafından dışarı çıkarılıp dolaştırılması sırasında, tedbirsiz davranışlar sonucu bazen serbest kalmaktadır. Ve bu tedbirsizlik sırasında, sağa sola saldıran köpek, büyük küçük ayırmaksızın, karşısına kim çıkarsa ısırarak hayati tehlikelere neden olmaktadır. Bu tür haberleri TV ekranında izledikçe, (Sahibinin, nasıl bir psikolojiye ve mizaca sahip olduğunu her zaman merak ederim!) Öyle ya, böyle saldırgan bir köpeği; parkta, sokakta, insanların arasında, hatta çarşı pazarda serbest bırakan bir insanın, aklından zoru olduğunu tahmin etmek zor değildir. Bu kişiliğin, başkalarına fiziksel acı çektirmekten zevk alan, dengesi bozuk biri olduğu konusundaki inancım ise tamdır. Zira insan her şeyden önemlidir. Dolayısı ile bunca olaylara rağmen, böyle bir köpeğin ülkemizde yasaklanmaması, önemli bir ihmalin bariz göstergesidir!

Geçelim bir başka konuya... Özellikle ABD, yanı sıra Rusya ve Çin'in uzaya araştırma uydusu göndermesinin nedenini yorumlarken, oldum olası evrende yaşanacak veya yaşanmakta olan bir başka gezegenin var olduğunu düşünürüm. Bu konu ile ilgili çalışmaların durmaksızın gelişmesi, her çalışmanın yeni bir ivme kazanması nedeniyle, konuyu kendi açımdan bakarken, düşüncemin yanlış olmadığı, uzayla ilgili her yeni haberde kafama iyice kazınır.

Çünkü yıllardır, ABD tarafından uzaya araştırma uyduları gönderilmektedir. Planı, programı, amacı ve hedefi olmayan bir proje olsa, milyarlarca doların sarf edilmesini, ne ABD seçmeni ve nede yönetimi onay verir! Şu hususu belleğinize hıfzetmekte yarar görüyorum! Belli bir sürenin sonunda, James Webb teleskopu yaşanabilir evren arayışı sırasında, gezegenler arası yolculukların başlatılması öncülüğünü yapmış, yanı sıra milyarlarca yıl geriye dönük zamana bakabilecek teknolojisi ile ilginç bir görev gerçekleştirecektir. (James Webb teleskobu, Hubble ardıcılıdır. 20 Yılı aşkın bir sürede geliştirilen; 14 ülke, 300'den fazla üniversitenin katkıda bulunduğu ve adını NASA yöneticilerinden, James E. Webb'ten alan kızılötesi teleskop, (9) gün önce, yani: 25/12/2021 tarihinde fırlatılmıştır. Öyle inanıyorum ki, Dünya kamuoyunun gelecekte öğreneceği, çok özel ve çok ilginç bilgiler ortaya çıkacak ve bu bilgilere istinaden günümüze kadar gelişen düşünceler ve görüşlerde değişiklikler olacaktır, düşüncesindeyim.)

Ancak Gezegenimizin geleceğindeki büyük tehlikeler arasında, bir asteroitin Dünya'ya çarpması gösterilmektedir! (Örneğin: 100 m. Çaplı bir meteor, koca bir şehri yok edebilecek durumda olduğunu düşünürseniz, tehlikenin ürkütücü boyutu anlaşılacaktır.) Bu nedenle devasa büyüklükteki asteroit tehlikesini engellemek için NASA: "DART" adını verdiği bir proje üzerinde çalışıyordu. Söz konusu uzay aracı DART, nihayet fırlatıldı. 2022 yılında ateşlenecek. Füzenin, Dünya'ya çarpma riski olan asteroitin, yörüngesinden saptırılması böylece gerçekleştirilecektir. Ve bu çalışma, bir mühendislik projesidir.

Bunun için diler ve isterim ki: Uzay aracı DART, risk oluşturan asteroitin yörüngesini değiştirerek, alkışlanacak başarılı sonuca ulaşsın. Ve insan denen yaratığın da; ormanlarını yaktığı, hor kullanarak yeşil doğasını tahrip ettiği, denizini, havasını kirlettiği ve toprağının kimyasını bozduğu gezegenin kurtuluşu için "OOH BE, KURTULDUK!" diyebilsin!"

Yeni yıla girerken, genç yurttaşların COVIT-19 salgını için gösterdikleri sorumlu davranış, aklı başında her yurttaşın gözyaşı ve salya sümük ağlaşmasına neden oldu. Çünkü bu sonuç, ülkemiz için bir gurur tablosu ortaya çıkardı(!) O muhteşem cadde ve meydanların kimsesizliği, herkesin evine çekilmesi, kalabalıkların oluşmaması, on numara ve beş yıldızlı tebrike layıktı! Bu nedenle, hastanelere virüs kaparak müracaat eden vatandaş sayısı çok azaldı, bu kez durum doktor ve hemşireleri kaygılandırdı: "Ay şimdi biz n'yapcaz ayol?" Demeye başlayınca, hiç yoktan, başımıza işsiz doktor ve işsiz hemşire sorunu çıktı. Hay Allah, gördünüz mü başa geleni(!)

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI