MÜZELERİN GİZLİ KAPILARINI AÇIN SAYGIYI , KÜLTÜRÜ, TARİHİ ÖĞRENİN.

 MÜZELERİN GİZLİ KAPILARINI AÇIN  SAYGIYI , KÜLTÜRÜ, TARİHİ  ÖĞRENİN.

Heyecan dolu anlar bunlar. Tarihin içinde koşan çocuklar görün!!! Sevinçler yaşayın!!. Haydi hep birlikte söyleyelim tarihimiz, geçmişimiz bize derin anılar, uygarlıklar bırakırken, bizim sevinç duyduğumuz, buluştuğumuz tarihin içindeki bin bir sedası ile bekleyen  hazine parçaları ile gözlerimiz kamaşıyor.

Nasıl heyecan duymazsınız? Tarihin tam da koynunda, koyu gölgesinde  günlerce ya da saatler boyu  vakit geçirebilirsiniz.

Tarihin gizli parçalarını gün ışığına çıkarmak için güneşin bağrında alabildiğince çalışan, emek veren kazı heyeti vardır. Bilim insanları o heyecanın doruklarında bir tarihin daha gün yüzüne çıkması için çalışırlar.

18 Mayıs Müzeler haftası. Aslında başlığı şöyle koymak istemiştim:  Müzeler Haftası’nda hala neyi bekliyoruz? Muğla’nın güzel eserlerini müze galeri binasına yakışır bir yeri  heyecan içinde merak ediyoruz,  bir “müze binası” istiyoruz.

Hatta bu bina dünya standartlarına cevap verecek,  Avrupa statüsünde bir müze binası olmalıdır. Çağdaş değerleri geleceğe taşıyacak,  büyüleyici, çekici.

Muğla’ya telefon açtım. Müze haftası var mı diye?  Stratonikeia antik kentinde Yatağanlı  öğrenci grubu  ile orada tarih buluşması gerçekleşecekmiş.

Osman Hamdi bey Müzesi’ni gezeceklerdir umarım, ilk müzeci Osman Hamdi bey’dir.

Müzeler Haftası’nda ben Muğla içindeki müze bölümlerimizin dolup taşmasını istiyorum. Şimdi yine sıralamayacağım Muğla müze bölümlerini.. Çünkü defalarca sosyal medya sayfamdan  sık sık dile getirmekte ,notlar düşmekteyim.

 Muğla Müze Müdürlüğü bahçesindeki  avlunun,  taşların , dut ağacının bile sevinci bir hayli çoktur, dokunun.

Dokunun, yaşamınızın bir parçası yapın. Müzeleri sevin!!!. Tarihinize sahip çıkın.  Avluya gidin oturun dinlenin.  İçerideki heyecanları biriktirin. Dinleyin. Sizi çağırıyor!!!

Müzeler hayatınızın ilgi alanından  tamamen çıkmış.  Gezin, dokunun, korkmayın sizi daha çok içine çekecek, belki de hayatınızın en önemli bir parçası haline gelecektir. Hayatınızı değiştirecektir, inanın.

Okullar öğrencilerini götürsün.  Hatta resim, kompozisyon çalışmaları yaptırsın. Müzeleri tanıtsın.

Çocuklar dokunmayın eserlere!!! Lütfen  demeyin ,  onlara nasıl dokunup,  öğrenecekler öğretelim.

Dedim ya bir müze binasına kavuşursak bir gün. En çok heyecanı ben duyuyorum. Yerli yabancı pek çok turist organize edilebilir, şehrimizi ve tarihimizi daha bilinçle geleceğe, dünyaya  aktarabiliriz.

Muğla içinde müze hayatı 1992 de var olmaya başladı. Sanat tarihçi bir arkeolog atandı , derken  giderek dalında çalışanlar.

Muğla’daki müzelerin hayata  geçmesinde, tanıtılmasında veya oluşturulmasında  çok çalıştığı için ve işini severek,  heyecanla yaptığı için olsa gerek pek sahip çıkmadık,  şu anda kendi bünyemizde artık bulunmayan sevgili Şevki Bardakçı’nın emekleri, heyecanı çoktur. Muğla’ya müzelerimizi katmıştır. Yıllardır müzelerin heyecanı ile iç içe yaşıyorum, izliyorum. Ama öylesi kendi mesleğini buluşturan bir arkeolog arkadaşımızın çalışmalarına  ve kamuyu oluşturmasına bir daha kolay  tanık olmadım.

Şimdi içinde heyecanlı arkeolog arkadaşlarımız  var, var tabii…

Müzeler ve arkeologlar Kültür veTabiat Varlıkları gün ışığına çıkacak sayısız uygarlığın bilimsel rölöve kazı çalışmalarına daha çok kaynak ve bütçe ayrılmalıdır.

Tarihi ören yerlerinin bakımı, onarımı konusunda daha duyarlı olunmalıdır.  Kazı Başkanı bilim insanlarımızı  tanıyalım. Tarihin derinliğinde,  koyu gölgesinde,  koynunda çalışanlar hepsine sevgilerimi , selamlarımı iletiyorum.

Bilimsel içerikli tarihe saygılı çalışmalar daha çok hissedilmelidir. Öncelikle müzeler klasik devlet kurumu anlayışından çıkıp aktif ve hareketli , toplumsal hareketlerle buluşan, kamuoyu oluşturulan bir tempoda götürülmelidir.

Müzeleri  tanıtmaktan , konuşmaktan, gezmekten çekinmeyin.  Müzelere hayat verelim. Gelip sizin geçmişin ayak izlerinin üstünden parmak uçlarında geçsinler, balonlarınızı getirin avluya. Ya da bir uçurtmayı gökkuşağı ipinde bırakın.

Müzelerin gizli basamaklarından doruklarına dek çıkın. Güneşe çıkacak,  elinizle bir selam vereceksiniz.

Eserlerin korunmasının önemi nedir? Tarih niçin bizim ışığımızdır? Bugüne dek niçin  pek çok tarihi uygarlığımız kendi topraklarından kopartılarak kaçırılmıştır? Ya da niçin geri alma mücadelemiz yetersiz kalıyor?  Bunlar sürekli öğretilmelidir.

Şimdi  haber olarak tasarıda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ayrılacağını ve Kültür  bölümünün  Milli Eğitimle, Turizmin ise ekonomi dalında birleştirilerek düşünüldüğünü dinledik.

Oysa ki,  Kültür bakanlığı ayrı bir bakanlık olarak kurulmalıdır. Ülkemiz uygarlıklar tarih çehresi ile çevrili ise o kadar kültürel değerlerimiz, etnoğrafyamız, tarihimiz başlı başına bir iş,  bilimsel kültürel bir bakanlık demektir.

Bütünleştirilmesi ne kadar etkin  olabilir ? Milli eğitimin eğitim politikaları ile iç içe olması yasal içinin doldurulması elbette önem taşıyacaktır.

Bütünleştirilirken asıl işlevinin içindeki pek çok kaynaşacak politikaları buluşturmak, hayata geçirmek, yasal desteklerle  daha çok yaşamsal bir yapılandırma  içinde olunmalıdır..

Yeni gelişmelerin umut verici, filiz verici oma dileğimle, Müzeler Haftası’nı kutluyorum.

                                                   

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI