BİLİME KULAK VERELİM

 

                                  BİLİME KULAK VERELİM

             Her deprem olayından sonra ekranlara depremlerle ilgili bilim adamları çıkarılır. Onların açıklamalarına kulak verilir. Deprem bu coğrafyanın değil tüm  dünyanın ana sorunudur. Bilim bu  sorunu nasıl aşabileceğimizi araştırır yıllardan beri. Hangi önlemleri alabileceğimizi ortaya koyar. Bu gün konu ile ilgili gelişmeleri ortaya koyan bilim depremin önlenmesini değil verebileceği zararlardan en az etkilenmemizi sonuçlandırmağa çalışmaktadır.

Bu alanda en ileri gitmiş ülke olarak Japonya gösterilmektedir.

KONU İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALARI BİR Japon kanalından izleseniz hayretler içinde kalırsınız.

      Geçen yıl  yaşanan bir deprem olayından sonra Japon kanalı anında yayın yapıyordu.

Nereleri etkileyeceğini nerelerde tusinami yaşanacağı uyarısını yapıyordu ve bu tehlike geçinceye kadar kimsenin dışarılarda olmaması gerektiğini anlatıyordu. Gerçekten sokaklar, caddeler bomboştu .Arda tek tük araçlar geçiyordu ama belli ki onlar da görevli kişilerdi.

Bizdeki depremlerde kendimizi dışarı atmak için ezerken bu Japonlar binalarda, alanlarda toplanıyordu.

Tehlike geçtikten sonra yapılan uyarı ile caddeler insan seliyle doluyordu...

  Onlarla aramızdaki fark işte bu.

Onlara bu davranışı kazandıran bilimsel bakış ve anlayıştı.

Biz ise bunlardan uzaktayız ..Peki buz bu durumlarda ne yapıyoruz dersiniz?

   İşte  o bilim geçenlerde bir olayın yaşanacağını anlatıyordu dünyaya..

Yedi yıl sonra yaşanacak bir olaydan söz ediyordu.

Bilmem kaç futbol sahası büyüklüğünde bir göktaşının Dünyamıza çarpma olasılığından söz ediyor.

Bu gök taşının ilk saptandı zaman  nereye çarpabileceğini bilemiyorlardı ama bir hafta sonra bunun çarpabileceği yeri de gösteriyorlardı.

    Adamlar boş durmuyor, hurafelerle uğraşmıyor.

Uzayın derinliklerinde bile var olanları inceliyor.

Örneğin yakın zamanda  yapılan bir açıklamaya göre  yeni bir gezen keşfedilmiş. Bu gezenin dünya koşullarına çok uygun koşulları olabileceğini ileri sürüyorlardı.

Ancak bu gezegene ulaşmanın  çok mümkün olamayacağını de belirtiyorlar.

Bu gezegenin 124 ışık yılı gibi bir uzaklıkta bulunduğunu da açıklıyorlar.

Bu uzaklığı düşünmek bile mümkün değilken bilimin kolları ta buralara kadar uzanabiliyor.

Bu kadar uzun bir mesafeyi bezim aklımız almazken onlar bunu hesaplayabiliyorlar.

Bu durumda acaba bizim bilimdeki yerimiz nerede sorusuna bir yanıt getirebilir miyiz.

Böyle bir uzaklığı hayal bile edemezken onlar hesaplayabiliyor gibi..

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI