Sizce en son bu sözü kim söylemiştir? Ömrünün yarısını hapislerde, diğer yarısını mahkemelerde geçiren Aziz Nesin mi? Hep doğru dini bilgileri halkımıza her yerde anlatan, bu yüzden 'din simsarlarının hedefinde olan' Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk mü? Demokrasiye geçildiğinde, sürekli DP iktidarının karşısına dikilen muhalefet partisi lideri Osman Bölükbaşı mı? CHP Milletvekiliyken, AKP'ye en ağır suçlamaları yapıp, sonra koşa koşa iktidar partisine koşan -sözüm meclisten dışarı- Anayasa Prof. Serap Yazıcı Özbudun mu? Yoksa, 1995-1999 yıllarında ilk DSP'den Afyon Milletvekili seçilip, sık sık parti değiştirip, istifa ederek, Yüce Meclis'teki namı "Fırıldak Kubi"ye çıkan Kubilay Uygun mu söylemişti?
Yok yok, hiç biriniz bilemediniz!.. Bu sözü en son, CHP'den % 50,5 oyla, dördüncü kez 'Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı' seçilip de, hakkında soruşturmalar açılacağı zaman iktidar partisine kapağı atan sayın 'Topuklu Efe' lâkaplı Özlem Çerçioğlu, AKP'nin kendisine rozet takma töreni sırasında söylemiş... 'Söylemiş' diyorum; çünkü ben o gün, evin temizlik, çamaşır işlerini bitirip de, 'bulaşıkları da yıkayıvereyim bari' dediğim sırada biraz geç kaldım, törenin başını kaçırdım, bu sözünü kulaklarımla duyup, gözlerimle de görmedim!.. Bu sözü akşam haberlerinde ekranlarda duydum, belki 'Yapay Zekâ' hilesiydi, ne bileyim ben !?
Neyse... Sayın Aydınlılar bu transfer olayına çok kızmış olacaklar ki, hemen yapılan sokak röportajlarında aynen şunları söylüyorlardı: Bir bayan seçmen; "Biz kendisinden bu ihaneti hiç beklemiyorduk, yazıklar olsun, benim oyumu da derhal geri versin!.." diyor, bir emekli; "Yaptığı işlere bakarak, biz kendisine 'Topuklu Efe' demeye başlamıştık, ama o zoru görünce topuklayıp gidip, kapağı iktidar partisine attı, meğer o 'Çeyrek Efe' imiş, hakkımı asla helâl etmiyorum!.." diyordu... Bir partili; "Biz Aydın'dan 'Yörük Efeyi' çıkarmış insanlarız, bu kadın ise 'Çürük Efe' çıktı, yazıklar olsun!.." diye kızıyordu... Yaşlı bir adam ise; "Onu biz CHP'ler Başkan seçtik, o ise bizim oylarımızı eteğine doldurup iktidar partisine götürdü!.. Yeni seçimde AKP onu buradan 'Başkan Adayı' yapsın da görelim!.. Alnı ak, başı dikmiş; seni buradan topuksuz ve başı düşük göndermezsek namerdiz!.." diyordu... Vallayi bunları ben değil, O'nun eski seçmenleri söylüyordu; aha işte röportaj arşivleri internette duruyorlar, isteyen girip bakabilir...
Efendim, sizleri bilemem ama, ben bu tür olayları yıllardan beri görüp-şahit olduğum için, olan-biteni gülerek izleyenlerdenim... 1970'lerde de partilerinden bölük bölük ayrılanlar ya Özlem hanım gibi başka partilere kapağı attılar, ya da kendileri yeni partiler kurdular!.. Ama hepsinin siyasi ömürleri tıpkı 'Kelebekler' gibi çok kısa oldu, siyasetin tozlu sayfalarında kaybolup gittiler, geride de yaptıkları hep gülünç işler kaldı!.. Örneğin; 1977 yılında Ecevit, AP'den transfer 11 Milletvekili ile '42. Hükümeti' kurdu, "Güneş Motel Hükümeti" de denilen bu ayıplı hükümet, ancak iki yıl dayanabilmişti, transfer olanların hepsi 'Bakan' yapıldı, hepsi de 'Yolsuzluk ve Hırsızlıktan' yargılanmışlardı!..
Aydın İli CHP'lileri ise şunu söylüyorlardı: "CHP'nin 15 Belediye Başkanı tutuklanıp da, adam gibi yargılanıp, suçsuz olduklarını orada ispat etmeye çalışırken, bir tehditle korkan bizim 'Topuklu Efe' hemen iktidara teslim olup, topuklayarak onlara koştu" diye kızıyorlardı...
Bu işin sonu nereye varır bilemem!? İktidar partisi bu transferlerle yeni bir siyasi güç kazandı mı, onu da bilemem!? Ama bildiğim bir şey var; bu gidişler hiçbir siyasinin hayrına olmamıştır, bunlar giderlerken, kendilerine oy veren seçmen oylarını da götüremediklerine göre, bu işten kimsenin kazançlı çıkacağını sanmıyorum !? En iyisi siz de bizler gibi yapın; bütün bu transfer olaylarını gülerek izleyin, koca koca insanlar zannettiklerimizin, nasıl birden küçülüverdiklerini kendi gözlerinizle görüverin gari, e mi !?
Yazımızı üstat Orhan Veli'nin "Misafir" şiiriyle bitirelim bari, bu yazıya iyi gider:
"Dün fena sıkıldım, akşama kadar;/ İki paket cigara bana mısın demedi/ Yazı yazacak oldum, sarmadı/ Keman çaldım ömründe ilk defa/ Dolaştım/ Tavla oynayanları seyrettim/ Bir şarkıyı başka makamla söyledim/ Sinek tuttum, bir kibrit kutusu/ Allah kahretsin, en sonunda/ Kaktım da buraya geldim!.." Sakin KOŞAR...