BİLİM İNSANLARINDAN İNANILMAZ BİR BULUŞ DAHA !?

"Yapay Zekâ TV"nin 25 Haziran 2025 tarihli haberi, aynen aşağıdaki gibiydi:

"Bilim insanları, kapalı alanda gaz çıkararak (osurarak, yani yellenerek) mide bulandıranları tespit eden bir sistem icat etti... Kapalı alana salınan bir solüsyon, gaz çıkaran kişinin arkasından çıkan ozon tabakasını, pembe bir duman olarak gösterirken, termal kamera da o kişilerin hemen tespit edilmesini sağlıyor..." (muş?..)   Ba  ba  baaa...

Bu haberi okuyan benim gibi kim bilir kaç kişi de, istem dışı hareketle bu işe çokça gülerek tepkilerini vermişlerdir herhalde? Ancak, bu bilim insanlarının bir açıklaması daha vardı: "Bulduğumuz bu sistemle, deprem enkazları altında kalıp da; 'Orada Kimse Var mı?' sorusuna sesli yanıt veremeyen insanların istem dışı veya korkudan çıkardıkları bu 'gazlar' sayesinde, artık göçük altındaki bütün canlı depremzedelere ulaşma imkânını da sağlamış olduk!.. Göçükler altına gönderdiğimiz termal kameralar sayesinde, bundan böyle çok daha fazla hayat kurtaracağız!.." diyorlardı... Ya buna ne diyeceksiniz !?

Biz Anadolu insanları Nasrettin Hocaların, Bekri Mustafaların, İncili Çavuşların, Münasebetsiz Memed Efendilerin torunları olduğumuz için, öncelikle her işin hemen 'Mizahî' yönü üzerine balıklama atlarız!.. Aslında bu da doğaldır!.. Çünkü bir işin izahı yoksa, 'mizahı' vardır ya? Haber gündem olur-olmaz, sosyal medyada yorumlar da peş peşe gelmeye başladı, önerileri de şöyleydi:

---"Ortalık yerde böyle yellenenlere 'asgari ücret' kadar ceza verilsin!.."

---"Bu yellenenlerden, Maliye Bakanımız 'Osuruk Salma Vergisi (OSV) ve KDV de alsın!.."

---"Yellenirken yakalananların, toplu taşıma aracı kartları hemen iptal edilsin!.."

---"Bu havayı kirletenler hemen hastanede en müsait yerlerinden ameliyat edilsin!.."

---"Bunlar da iki ayaklı ve zararlı 'Osuruk Böcekleri', Tarım Bakanımıza şikâyet edelim...

Görüyor musunuz Anadolu insanımızın çözüm önerilerini? Her şeyi bilen bizim bu insanlarımız, bir de 'aday seçmesini' bilebilse, ülkemiz bir anda esenliğe çıkacak ama, işte bunu bir türlü başarabilmiş değiller!.. Yani lâf çok, ama icraatları boş!..

Şimdi birden aklıma geldi de, bu düşüncemi sizinle de paylaşmak istedim: Az sayıda da olsa, ortalık yerde sessizce 'yelleneyim' derken, ishal olduğunu fark etmeden, sulu şekilde altına kaçıranlar da oluyor!.. Acaba bu çok gelişmiş cihazlar bunları da tespit edebiliyor mu? Yoksa böyle durumlarda, Ambulans sireni gibi sesler de mi çıkarıyorlar? Eğer öyleyse vay halimize?

Belki sizler de duymuşsunuzdur ama, ben bir kez daha hatırlatayım: İngiltere Kraliçesi merhum II. Elizabeth'in kocası 'Edinburg Dükü' merhum 'Prens Philip' çok şakacı ve muzip bir adamdı... En resmî ve en ciddi devlet törenleri sırasında, bütün aile bireyleriyle toplu görüntü verirlerken, Prens Philip bazen yellenir, onları izleyen basın ve halk da, bu osuruğun sesine ve kokusuna, arkaya bakan çocuk yaştaki torunları Prens ve Prensesler, burunlarını tutarak ve gülerek, 'Dedeleri Prens Philiph'e bakarak tepkilerini gösterir, o da torunlarına hınzırca gülümser, olayın özünü bilen herkes de, Prens Philiph'in  yine yellendiğini anlarlardı... Rahmetli Kraliçe II. Elizabeth bu işe çok kızardı ama, bu muzip kocasına bir şey de diyemezdi... İkisinin de toprağı bol, mekânları Cennet olsun inşallah da; iyi ki şu bilim insanlarının yeni keşfettikleri bu termal kamera ile osuruk tespiti yapan cihazlar, onlar sağ iken icat edilmemişti!.. Yoksa, meşhur İngiliz Basını bu cihazları tören yerine gizlice yerleştirir, Prens Philip'in yaptıklarını belgeleyerek ispat ederlerdi!..

Neyse... Şu 'Yapay Zekâ' icatları başımıza daha ne işler açacak, göreceğiz inşallah? Yeni bir bilimsel buluşun bizi nerelere götürdüğünü hep beraber gördünüz işte... Her buluşun yararları yanında, işte böyle zararları da olabiliyor... Ancak sizler müsterih olunuz, sakın ola ki, toplu yaşanan yerlerde artık yellenmeyiniz, sadece deprem enkazlarından kurtarılacak insanları düşünerek teselli bulmaya çalışınız, gerisini de hiç düşünmeyiniz, çünkü büyüklerimiz bunun da gereğini yine yaparlar nasılsa, değil mi?               Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI