BİZ İNSANLAR TARİH BOYUNCA NELER ÇEKTİK !?

Eğitim almayan, okul dershanelerinde en az Türkçe ve Matematik dersleri kadar 'Tarih' dersinden nasibini almayanlar zannederler ki; "sanki bu koca dünya da kendileri ile beraber oluşmuş, her şey oluşundan bu durumdaymış, kendileri yok olunca da, bu yaşam tamamen sona erecekmiş ?" gibi hissederler!.. Halbuki kazın ayağı hiç de öyle değildir!.. Siz ve bizler bu Milâttan Sonra (M.S.) 2025 yılına gelene kadar neler olmuş, neler? Milâttan Önce (M.Ö.) binlerce yıldır neler yaşanmış, neler?

Hiç uzağa gitmeye gerek yok; işte şu Yatağan'dan 10 Km. mesafedeki Eskihisar Mahallesi sınırları içindeki "Stratonikeia Antik Kenti" tarihine bir bakalım: Dünyanın bu ilk 'mermer kenti Stratonikeia'; kent merkezinde yapılan kazı ve araştırmalar, Geç Bronz Çağı'ndan günümüze kadar yerleşimin olduğunu göstermektedir. Yerleşmenin adı sırasıyla; Hititler Dönemi'nde Atriya, Arkaik ve Klasik Dönemde Khrysaoris ve Idrias, Hellenistik Dönemde Stratonikeia ve son dönemde ise Eskihisar olmuştur...

M.Ö. 281-261 yılları arasında tahtta bulunan, Suriye'den buraya gelmiş Seleukos Kralı Antiokhos'un karısı 'Stratonike' adına yenilenmiş olan kent, M.Ö. 133 yılında Pergamon Krallığı'nın Roma İmparatorluğu'na miras kalması karşısında ayaklanan Aristonikos'un kente sığınması sırasında, kent Romalılarca kuşatılmış, halkı açlıktan kırılmıştır...

Peki, bu 'Stratonikeia Antik Kenti' nasıl oluşmuştu? Yaşlı Kral I. Seleukos, kentin en güzel kızı ile evlenir... Ancak, Kralın genç oğlu Antiokhus, üvey annesi olan Stratonikeia'yı çocukluğundan beri sevmektedir... Günler sonra oğlu hastalanır, civarın bütün Hekimleri bu hastalığa çare bulamazlar!.. En son Kral, zamanın en ünlü Yunan doktorunu çağırtır, doktor kısa bir muayeneden sonra durumu anlar; hasta oğulun yanına gelen Stratonikeia, oğulun heyecanlanmasına sebep olur, doktor anlamıştır ki;  genç oğul, üvey annesine olan aşkından hastalanmıştır!.. Bu durumu Kral'a anlatır, Kral I. Seleukos da, oğlu ile karısının evlenmesini kabul eder, ordusuyla birlikte Orta Anadolu'ya çekilir, kenti oğlu idaresinde bırakır... Bu mermer kent bir istilâ sonucu değil, '7'nin üzerindeki bir depremle M.Ö. 610'da yıkılmıştır!..

Peki, tarihteki garip olaylar sadece bunlar mıdır? Eski Avrupa Kralıklarında 'Öz Kız Kardeşleriyle' yatan, hatta kendi öz annelerine âşık olup, onlarla birlikte sabahlayan; eski Yunan'daki '12 Tanrı ve Tanrıça'nın çok ayıplı yaşamlarına ne diyeceğiz? Halktan kopuk şekilde sabahlara kadar içip, düşünebileceğiniz bütün sapıklıkları yaşayıp, kendilerini de "Ölümsüz Tanrılar" dedirten bu sahtekârlar, madem 'Ölümsüz' idiler ise, şimdi neredeler!? O görkemli eğlenceleri yaptıkları şatolarından bugüne, sadece yıkık duvarlar dışında geriye neleri kaldı!?

Yaşamında, dünyanın Üçte/ Birini işgal eden Moğol İmparatoru Cengiz Han, gittiği her yeri yağmaladığı için, akıl almaz bir servet ve ziynet eşyası zengini ülke olmuştu!.. Bugün hâlâ mezarı bulunamadı, servetinin ne kadar olduğu da bilinemiyor? Ama Moğollar bugünlerde dünyanın en muhtaç, en geri kalmış devletlerinden biri!.. Neden? İşgal edilen yerler kendi insanların tarafından yerleşilmedikçe, oralara bilim-kültür ve geleneklerini götürmedikçe; ne o yerler senin olabilir, ne de onlardan hunharca aldığın zenginliklerin hayrını görebilirsin!? İşte tarih bize bunları örnekleriyle, kanıtlarıyla sunan bir bilim dalıdır!.. Herkes bunları okumalı, ders almalı, uygulamasını ona göre yapmalıdır!..

Yazımızı, Cahit Sıtkı Tarancı'nın 1932'de yazdığı 'Korkulu Köprü' şiiriyle bitirelim bari:

"Beşikten başlayıp, mezara uzanan/ Tenha ve korkulu bir köprüdür ömrüm/ Ağır varlığımı aynı hızla, her an/ Bir baştan bir başa beyhude sürürüm!..// 'Haydi mezara koş' der gaipten bir ses/ Gönlümse fısıldar; 'Boş kalamaz beşik!'/ Hep böyle tereddüt içinde ben bikes/ Beyhude ararım bir kaçacak delik!.."                  
YAZARIN DİĞER YAZILARI