BİZE HAYAT VEREN TÜRKÜLERİMİZ !?
Yeni nesil pek bilmez; II. Dünya Savaşı dönemlerinde askerlik süresinin 'İhtiyat Askerliği Süresi' ile 24 aydan (yani iki seneden) 30 ve 40 aya kadar uzadığı yıllardı, bu türkümüz de işte o zamanlarda meşhur olmuş, herkesin dilinde dolaşırdı... Ne televizyon, ne internet vardı, ne cep telefonu, ne de tabletler... Tek haberleşme araçları 'Mektup-Telgraf- Radyo-Manyatolu Telefonlar' idi...
İşte o meşhur 'Asker Türküsü' sözleri şöyleydi:
"Yine yakmış yâr mektubun ucunu/ 'Askerlikte sevda çekmek zor' diyor/ Yükleyip postanın bana suçunu/ 'Hatırımı teller ile sor' diyor/ 'Askerlikte sevda çekmek zor' diyor...// (Nakarat-2) Dinlenmeler bir sigara içimi/ Duman duman sen kaplarsın içimi// Çiğdem çiçek açmış, tezkere yakın/ Yeşiller giy, artık yollara bakın/ Sevgilim, kendini nazardan sakın/ 'Seni düşte gördüm, hayra yor' diyor/ 'Askerlikte sevda çekmek zor' diyor!.." (Nakarat-2)
Türkü sözlerine baktığımız zaman, asker sevgililerin ayrılıklarının ne kadar uzun sürdüğü bu sözlerden de anlaşılıyor... O yıllarda 'Askerlik' erkek çocuklar için çok önemli bir görevdi... Herkes bu vatan vazifesini yapmak için can atar, bir engeli ve özrü olup da askere gidemeyenlere pek iyi gözle bakılmaz, onlara kız bile verilmezdi!.. Kurtarıcımız ve kurucumuz Yüce Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleri ve kadınları, işte böyle vatanına bağlı, yurt sevgisiyle yoğurulmuş, hepsinde birer yaşam biçimi haline gelmişti...
Aradan yıllar geçti; gramafon ve taş plâkların yerine şimdilerde yüzlerce şarkı çalabilen 'CD'ler aldı, cep telefonları ile her saniye haberleşme imkânları sağlandı, artık radyo devri bitti, TV-Tablet-Bilgisayarlar moda oldu... Tıpkı arabalarımız ve yaşam şeklimiz gibi; haberleşmelerimiz de, evlenip-boşanmalarımız da, sevgi ve nefretlerimiz de son hıza ulaştı... Bu durum iç ve dış siyasette de aynen devam ediyor!.. Örneğin; daha dün ABD ile ÇİN savaşın eşiğine gelmişken, bugün her türlü ticareti yapmak için kucaklaşmış vaziyetteler!.. Daha düne kadar Avrupa ve Amerika Rusya'ya "Komünist!" diye suçlarken; Rusya da bunlara "Faşist ve Emperyalist!" derken, şimdilerde üçü de can-ciğer-kuzu sarması oluverdiler!..
1984 yılında ilk terör cinayetlerini işleyen PKK Terör Örgütü, bu yıla kadar 50 Bin civarında insanımızı şehit etti, yüz binlercesini sakat bıraktı, her bayramda 'Şehit Aileleri' şehitliklerde yaslar ederken; geldiğimiz şu 2025 yılında bu örgütle barış ve uzlaşma, Yeni Anayasa yapma çabaları görülüyor!.. 'Zaman' denilen süreç bazı yaraların kabuk bağlamasını sağlıyorsa da, aramızdan temelli koparılanlar öyle kolay kolay unutulmuyor!..
Biz Türkler askerimizi ve Askerlik mesleğini severiz, bu gönül bağı binlerce yıldır atalarımızdan bize intikal etmiş bir gelenek ve huyumuzdur!.. Onun için askerlik türkülerini de herkes dilinden düşürmez!.. Çünkü bu son 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti' de, verilen çok kanlı bir bağımsızlık savaşı ile kazanılmış ve kurulmuştur!.. Her karış toprağında aziz şehitlerimizin kanları vardır, herkes de bunun bilincindedir!.. Bugün 7 Bölge ve 81 İlimizde, şanlı Türk Bayrağımız altında hür bir şekilde yaşıyor ve çoğalıyorsak eğer, bunun sebebi de Şanlı Ordumuzun güvenliği içinde yaşıyor olmamızdır!..
Şu etrafınıza bir bakınız; daha düne kadar Irak, ABD Askeri İşgali altındaydı, geçen yıl Suriye parçalandı, başında ne idiğü belirsiz yöneticilerle geleceği karanlık halde sürünüyor!.. Libya öyle... Filistinliler topraklarından atıldılar, Ukrayna 5 yıldır Rusya işgali altında eziliyor!.. Bu ülke insanları sağ oldukça, eloğlunun 'BOP Projesi' ile topraklarımızın bir kısmında "Kürt Devleti" kurulması asla mümkün değildir!.. Sakin KOŞAR...