Cumhuriyet Gazetesi, haberi şöyle vermişti: "...Mehmet Akif Ersoy soruşturması Saray'da istifa getirdi: Yerine atanan isim belli oldu: Gazeteci Mehmet Akif Ersoy'un da tutuklandığı uyuşturucu soruşturması kapsamında adı bir haberde geçen Furkan Torlak'ın DMM Koordinatörlüğü görevinden istifa etmesi üzerine yerine getirilen isim belli oldu... (14.12.2025.)
İktidara yakın yayın organı Sabah Gazetesi, gazeteci Mehmet Akif Ersoy'un da tutuklandığı uyuşturucu soruşturması haberinde, 'Furkan Torlak' ismine dikkat çekti. Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, söz konusu haberde Furkan Torlak ismine özellikle vurgu yapıldığını belirtti ve ismin Cumhurbaşkanlığı'nda önemli bir koltuğa sahip olduğunu kaydetti.
Torlak, hakkında çıkan haberlerin ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) Koordinatörü görevinden istifa ettiğini duyurdu. Torlak; "Şahsıma yönelik herhangi bir isnat söz konusu olmamasına rağmen, kişisel olarak hukuka aykırı bir eylem içerisinde bulunmadığımı özellikle vurgulamak istiyorum" dedi. Torlak'ın istifasının ardından DMM Koordinatörlüğü görevine kurum içinden Deniz Demir getirildi..." Haber aynen bu şekildeydi...
Peki, ne olmuştu? Genç yaşında kendi düşüncesine yakın iktidar üyeleriyle samimi ittifakları sayesinde bir anda 'HaberTürk Genel Yayın Yönetmeni' olan gazeteci Mehmet Akif Ersoy; bir anda gelen şöhret ve iyi para kazançları sayesinde, kendini bambaşka bir dünyada bulup, rahat ve içinde kalınca bu şöhretin ağırlığı ve sorumluluğu bilincini kaybedip, zevk-i sefaya yönelmiş, 'sapkınlığa' varan cinsel tercihleri ve 'uyuşturucu' kullanma hatalarını yapmış; bu yüzden önce eşinden boşanmış, sonra da iş verdiği bayan spikerlere musallat olmuştur!.. Şimdiye kadar yapılan sorgulamalarından ve kendi beyanlarından bunlar anlaşılıyordu...
Kendi kafasına uygun arkadaşlarıyla beraber kiraladıkları evlere bu bayan spikerleri götürüp, --yine o spikerlerin ifadelerine göre- kâğıt paraları rulolar yaparak 'Kokain' denilen pahalı ve sosyete uyuşturucuları alarak, sabahlara kadar bu spiker bayanlarla yatmışlardır!.. İşte bu gazeteci kılıklı adamın başına gelen budur!.. Çok ucuza, çok çabuk ve beleşe bulduğu şöhreti taşıyamamış, daha ileriye götürememiş ve bir anda çıktığı zirveden, yine tepe-taklak, eski ve lâyık olduğu yere çakılmıştır!.. Hadise bundan ibarettir!..
Evet, bizim 1923'te yeni kurduğumuz 'Türkiye Cumhuriyeti Devletinin' Ulusal Marşı olan 'İstiklâl Marşımızın' 10 kıta ve 41 mısradan oluşan 'Güftesini-Şiirini' yazan ünlü şairimiz "Mehmet Akif ERSOY" yazmış, Osman Zeki Üngör bestelemiş, 12 Mart 1921 tarihinde o günkü Meclis'te kabul edilmişti... Bu gazeteci kılıklı günümüz Mehmet Akif Ersoy'un, o eski ünlü şairimizle bir yakınlığı filân var mı, yoksa sadece isim benzerliği mi bilemiyorum ama; bu adam ünlü şairimizin adını da yerin dibine batırdı, yazıklar olsun!.. Yahu insan biraz düşünceli olur, biraz geçmişe saygısı olur değil mi? Ama nerede o düşünce, nerede bu yeni yetme-gökten zembille inme nesilde böyle ince eleyip-sık dokumak a dostlar!?
Son günlerde haber kanallarından hiç eksik olmayan, her gün yeni skandalları ortaya çıkan bir "GÜLLÜ sarhoşken kazayla mı düştü, yoksa kızı mı pencereden attı?" haberinden geçilmiyor!.. Hiç yanından ayırmadığı kız arkadaşı da sonunda öttü; "Güllü'yü kızı itti !" diye ifade vermiş... Daha önce de kızının; "Kiralık katil aradığı" haberleri çıkmıştı... Şimdi bir iddia daha var; "Güllü'nün kızının yanındaki kız arkadaşı, aslında onun sevgilisi, onları yatakta çıplak yakalamıştım" dedi bir tanık... Yahu bu ülke toptan mı sapıttı, ne oldu son yıllarda bize kardeşim!? Şunu bir araştırsalar artık, yeter ama yahu!.. Sakin KOŞAR...