İZMİR İHBARI "GÖKÇEKLERDEN" Mİ GELMİŞ !?

Tam da 01 Temmuz 2025 Salı gününün kör sabahında Türkiye halkı, İzmir'deki CHP'ye yönelik ve 157 kişilik gözaltılarla uyandı!.. Daha bizler uyku sersemliği sırasında; "Yine ne oluyor, kimleri götürüyorlar!?" diye sorarken, İzmir eski Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Belediye çalışanları ve İzmir CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile tam 130 kişi çoktan gözaltına alınmışlardı bile!..

Sözcü Gazetesinden Saygı Öztürk'ün haberine göre; önce bu ihbar için İzmir CHP Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay suçlanmış, daha sonra esas gerçek ortaya çıkmış: 03 Haziran 2025 günü AKP'li Osman Gökçek, kendi televizyonundan bu gözaltına alınanlarla ilgili iddialarda bulunmuş, iki gün sonra da babası İ. Melih Gökçek kendi sosyal medyasından aynı iddiaları duyurmuş, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı da bunları dikkate alarak 01 Temmuz günü harekete geçerek, adı geçenleri gözaltına aldırmaya başlamış, olayın aslı buymuş...

Şu ülkede son yıllarda olanı-biteni görüyorsunuz değil mi dostlar!.. Aslında 'Hesap Vermesi' gerekenler kalkıp, şimdilerde 'Hesap Sorar' hale geldiler, bu size garip gelmiyor mu? O eski Ankara AKP'li Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek ki; Ankara sokaklarına diktirdiği milyonlarca liralık beş para etmez saat-güneş heykelleri yanında, tam 800 Milyon Dolarlık bir "ANKAPARK" yaptırarak, her yerine plastikten dinozorlar, filler, kertenkeleler, uyduruk çocuk trenleri, salıncaklar yaparak, çok görkemli bir açılış töreni yapmıştı, hatırladınız mı? Ne demişti o törendeki konuşmasında: "...Bugün Ankara, dünyada eşi-benzeri görülmemiş bir çocuk parkı ile her yerde ünlenecek!.. Göreceksiniz ki Ankara, yurt dışından turist akınına uğrayacak, bu konuda İstanbul ve İzmir'i bile gölgede bırakacak!.." demişti değil mi?

Aradan birkaç ay geçmesine rağmen, bu naylondan yapılma uyduruk ve sunî parka, bırakın yurt dışını-yurt içini de, kendi Ankara halkından bile pek ilgi gösteren olmadı!.. Güneş altında bu naylon dinozorlar eridi, kavruldu, parça parça döküldü, orası bir çöplüğe dönüştü!.. Bu arada yeni bir 'Yerel Seçim' yapıldı, AKP'li İ. Melih Gökçek seçimi kaybetti, yerine CHP'li Mansur Yavaş seçildi, işe yaramaz haldeki bu ANKAPARK'ı tasfiye kararı aldı... Böylece, 800 Milyon Dolarlık park, birkaç yılda tarihe karıştı, ama buna sebep olan, Ankara Belediyesi ve halkına tam 800 Milyon Dolar zarar veren İ. Melih Gökçek, bu hatasından ötürü hiç sorgulanmadı ve yargılanmadı!..

Yine aynı İ. Melih Gökçek, Belediye sınırlarına dikilmek üzere ağaç fidanları ithal etti... Anlaşıldı ki, bu fidanları piyasa değerinin 3 ve 4 katı fiyata satın almış, bunun hesabı da sorulmadı!.. TV'de bir zamanlar Bay Kemal ve İ. Melih Gökçek çok tartıştılar; bunlardan biri "Deniz Feneri Yolsuzluğu" idi, biri de; Ankara Su Saatleri alımı yolsuzluğu idi, Kılıçdaroğlu elindeki belgelerle Gökçek'i perişan etmişti, hatırladınız mı? Peki, İ. Melih Gökçek bunların hesabını verdi mi? Görevi kaybettikten sora tam 6,5 yıl devletin lojmanında kaldı, devletin arabalarına binmeye devam etti, bunun hesabı soruldu mu peki !?

Ya o çok genç oğlu 'Osman Gökçek'e ne demeli? Siz hangi başarıyı göstermiştiniz de, o yaşta iktidar partisinden 'Milletvekili' yapılma şerefine nail olmuştunuz, bunu bir açıklasanıza? Yine siz, hangi ticaret sonrası bunca parayı kazandınız da, hemen bir Radyo-TV Kanalı sahibi olabildiniz ve bugün yüzlerce metrekarelik büyük bir sarayda ikamet ediyorsunuz? Hangi kazancınız ve hangi parayla bunları edindiniz, bunu da bir açıklasanız da, biz de öğrensek diyoruz artık !? Daha söylenecek çok şey var da, ceremeye verilecek nark yok dostlar...

Yazımızı bir fıkrayla bitirelim bari:  ---Karadeniz köylüklerinde bir çocuk, kanepede uyuklayan dedesini uyandırıp; "Dede, sağa bir soru soracağum, ama bağa doğruyu söyleyacaksun!" deyince, dedesi torununa; "Sor bahalım evlât, ula sormadan zati öğrenilmez ki uşağum?" demiş. Çocuk, ocak başında közleri karıştıran ninesini gösterip; "Aha şu koca burunlu ninemle evlenirken, ondan elektrik aldun muydu?" deyince, dedesi pişmanlıkla başını sallayıp; "Ula uşağum, bizim zamanımızda elektrik mu var idu, gaz lâmbalaru var idu!.. İsli lâmba buna sebep oldi... Yoksa, elektrik şavkında bu suratı beğenip da heç evlenir muydum ula, gaz lâmbasu ışığunda gaza gelip evlenduk işte!?" demiş.         Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI