Geçtiğimiz 23 Ağustos 2025 günü başlayan bu kavga haberi aynen şöyleydi: "Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile gazeteci Uğur Dündar arasında 'kepaze' tartışması çıktı. Kılıçdaroğlu ve Dündar, sosyal medya hesaplarından birbirlerine sert eleştirilerde bulundu. CHP'nin eski lideri Kılıçdaroğlu, kendisinin söylediği iddia edilen; 'CHP, halktan ve halkın sorunlarından uzaklaşıyor' ifadesine; 'Demek ki CHP doğru yolda' yorumunda bulunan gazeteci Uğur Dündar'a cevap verdi. Kılıçdaroğlu; 'Gözünü kötülük bürümüş, ıslah olmaz muhterislerin kepazeliğini söylemek görevim' dedi..."
Bay Kemal'in iletisi aynen şöyleydi: "Ülkemiz, hayatın ve siyasetin her alanında derin krizlerle boğuşurken, benimle ilgili asılsız dedikodular üretmek; halkın gerçek sorunlarını unutturmak ve dikkatleri başka tarafa çekmek doğru değildir. Gazetecilik gibi kutsal bir mesleği icra eden kıymetli ve onurlu gazetecileri tabii ki tenzih ederim. Ama söylemediğim bir cümleyi sadece iftira kampanyasına çevirebilmek adına, 'Demek ki CHP doğru yolda!' diyebilecek kadar gözünü kötülük bürümüş, ıslah olmaz muhterislerin de kepazeliğini söylemek görevimdir!.. Kimseyi kırmak ve yalanlamak istemem. Ama kıymetli basın mensupları ve gazeteciler bilsin ki; ülke gündemi ve siyaset üzerine basın mensuplarına iletilmesi için konuştuğum bir yakınım olmadığı gibi, öyle bir üslubum da yoktur. Yaptığım paylaşımlar ve verdiğim röportajlar dışında benimle ilgili söylentilere lütfen itibar etmeyin..."
Gazeteci Uğur Dündar, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelik söylediği; "gözünü kötülük bürümüş, ıslah olmaz muhterislerin de kepazeliği" ifadelerine yanıt verdi. Dündar; "Kemal Kılıçdaroğlu benim için 'kepaze' demiş! Haklı!.. Yıllarca böyle birini desteklemiş olmam kepazelikmiş" dedi...
Şimdi eğri oturup-doğruları konuşalım: Bizim bildiğimiz Uğur Dündar artık 82 yaşına geldi... Bay Kemal ise daha 72 yaşında... Uğur Dündar, yaşamı boyunca kötülerle, uyuşturucu baronlarıyla, beyaz kadın ticareti yapanlarla ve ülkemizin o zamanki en büyük Mafya Babaları ile boğuşurken, yaptığı TV programlarıyla hep reyting birincisi olurken; Kemal Kılıçdaroğlu ise, devletin kendisine verdiği 'Bakanlık Müfettişi' yetkileriyle, zamanın devlet yetkililerini terletiyordu!.. Yani, bürokrasiden ve arkasındaki devlet gücüyle iş yapıyordu!..
Uğur Dündar; Toros Dağları eteklerindeki fuhuş yuvalarına baskın çekip, orada zorla tutulan küçük yaştaki kız çocuklarımızı kurtarırken, Amerika ve Avrupalara gidip, karanlık kişilerin izlerini sürüp, bunların yaptıklarını belgelerken, gözü kara bir şekilde ve sadece basın ve bilek gücüyle bunların saldırılarına karşı koyuyordu!.. Bu çabaları sırasında kaç defa ölüm tehlikesi atattığını, kaç kişiden kendisi ve ailesiyle ilgili tehditler aldığını sadece kendisi ve Yüce Allah biliyor!.. Hiç Uğur Dündar ile Meclis'te ve Ankara-Çubuk'ta kiralık birilerinden sürekli yumruk yiyen Kemal Kılıçdaroğlu, yaptıkları işlerle kıyaslanabilir mi?
CHP Genel Başkanlığı sırasında, iktidara karşı yapılan bütün seçimleri birer birer kaybetti!.. En sonunda da, illâ kendisi 'Cumhurbaşkanı Adayı Olacağım' diye tutturup, hem bu seçimi hem de partisinin Genel Başkanlık seçimlerini de kaybetti!.. Yani, siyasi ömrü hep 'kaybetmekle' geçti!.. Eğer Uğur Dündar; sahip olduğu eğitimi, tecrübeleri, bilgi ve birikimi ile bir şeyler söylemişse, bizce de doğru söylemiştir!.. Buna sinirlenip de, hakarete varan cevap veriliyorsa, o kişi önünde-sonunda kaybetmeye, pişman olmaya mahkûmdur!.. Biz bunu bilir, bunu söyleriz... Çünkü artık, yıllardır iki şahsiyeti de iyice tanıyoruz!..
Yazımızı 'Topraksız' adlı Arif Karakoç şiiriyle bitirelim bari:
"Gözyaşıma yerim yoktur/ Sulu sulu ağlayamam/ Sesime yerim yoktur/ Özgür türkü söyleyemem!..// Damlara direk kurdular bizi/ Nar gibi çatladı başımız/ Altımız topraktı ama/ 'Topraksıza' çıktı adımız!..// Bebelerimizin toprak yemesi/ Yurdu cebine doldurmak istemesi/ Gülmesi delice/ Ağlaması tüm gece, bundandı!.."