KONUMUZ; YİNE "KADIN CİNAYETLERİ !?"
Evet, geçmiş yıllardaki gibi, 2025 yılının ilk 6 ayında da tam "281 Kadınımız" öldürüldü!.. Son kurbanlar; Saliha Akkaş, Didem Alacı, Teslime Hanedan, Yasemin Budak, Sinem Somun, Nazlı Söylemez, Ayşegül Çınar, Helin Eren, İlayda Akkuş, Demet Akarsu ve daha niceleri... En son öldürülenlerden Saliha Akkaş iki çocuk annesi ve bizim 'Gazi Meclis' çalışanlarından biriydi, 4 yıldır koruma altındaydı, kocası tarafından tam 37 bıçak darbesiyle öldürüldü, onu bile koruyamadık yani...
Peki, bu arada her konuda fikir yürütüp, her konuda Cuma Hutbeleri hazırlayan bizim aslan 'Diyanet İşleri Başkanlığı' bu konuda ne yapıyor !? Geçen Cuma Hutbesinde yine kadınlara 'Kıyafet Ayarı' verip, herkesi tasarrufa davet ederken, bu haftaki hutbesinde de; 'Bazı tatiller nefsanî arzular sınır tanımıyor, tatil tembellik değildir..." gibi, çağımızın bugünüyle hiç uyuşmayan lâflar ediyorlardı...
Yahu bir gün olsun şu kadına şiddet ve kadın cinayetleri ile çok çarpıcı hutbeler verin yahu!.. Sayın Diyanet İşleri Başkanı, siz kaç kez yurt dışına seyahate gittiniz? Aileniz ve çocuklarınız kaç kez gittiler? Dünyanın öteki ucuna seyahate giderken, göreve geldiğinizden beri, on adım ötenizdeki Anıtkabir'e bir kez olsun gittiniz mi? Bu ülkenin Kurtarıcısı ve Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk için bir kez dua ettiniz mi !?
Aktivist-Yazar Berrin Sönmez, Diyanet'in geçen haftaki kadınlara baskıcı hutbesi yüzünden, başörtüsünü artık çıkaracağını söylemişti ve çıkardı, bunu duydunuz mu bari !? Başörtüsünü çıkarırken de, bu baskıcı din yöneticilerine; "Siz zalimlerdensiniz, ben sizden değilim!" demiş, ya bunu da duydunuz mu? (09 Ağustos 2025- Korkusuz Gazetesi haberi...)
İnsan düşününce kahroluyor: 19 Mayıs 1919 yılında başlayıp, 09 Eylül 1922 yılında son bulan, Mustafa Kemal Paşa ve Silâh Arkadaşlarının başardığı 'Kurtuluş Savaşımızda' sadece erkekler mi savaştı sanıyorsunuz? Orada savaşan Kara Fatma, Halide Onbaşı, Hafız Selman İzbeli, Rahime Hatun, Şerife Bacı, Çete Ayşe, Halime Çavuş, Gördesli Makbule, Klavuz Hatice ve Nezahat Onbaşı... gibi daha birçok kadınımız da düşmanla ölümüne savaşıp, onlar da milli kahramanlarımız olmamışlar mıydı?
Kurtuluş Savaşımızın üzerinden 103 yıl geçmesine rağmen, hâlâ 'Dinci Çevrelerce' bu baş tacı olması gereken kadınlarımız, her platformda hep 'İkinci Sınıf İnsan' olarak kabul ediliyorlar!.. Atatürk sayesinde 1934 yılından bugüne kadar bütün değişen Anayasalarımızda, yeni yapılan yasalarımızda hep; "Kadın-Erkek Eşitliği" işlenmiyor mu? Bu din istismarcılarının amacı ne, ne diye kadınlarımızı hep küçümsüyor, ne diye her şeylerine karışıyorlar !?
Diyanet'in "Haya ve Edep" başlığı ile hazırlanan hutbesinde, kadınlarımızın yine giyim tarzı ve özgürlükleri hedef alınıyordu!.. Hutbe şöyleydi : "...Mahremiyetin pervasızca ihlâl edildiği bir çağda yaşıyoruz!.. Günümüzde giyim sektörü, modacılar ve bazı Medya çevreleri, 'Özgürlük' ve 'Çağdaşlık' adları altında 'çıplaklığı' özendirmekte, örtünmeyi değersizleştirmektedirler!.. Bu çağdaşlık değil, ilkelliktir!.. Ahlâk ve edep ölçülerinin çiğnenmesine sessiz kalan herkes, büyük bir vebal altındadır!.. Çünkü nefsimizin iffetini, edebini ve ahlâkını korumak hepimizin ortak sorumluluğudur!.." deniliyordu... Sayın DİB yöneticileri, dünyanın en pahalı makam araçlarıyla gezerken, biraz da şunları düşünsünler, birkaç söz de bunlar için etsinler:
---Maden Yasası ile zeytinlikler köklenecek, doğamız tahrip edilecek...
---Bu yılın ilk 7 ayında '1.165 İşçimiz' iş kazalarında öldü, birkaç söz işverenlere söyleyiniz...
---'İtibardan Tasarruf Olmaz' diyenler, Van'da tam '586 Milyon TL'ye' yeni bir hükümet konağı yapıyor; emekliler çöpten yiyecek toplarken, yanan ormanlarımızı söndürecek uçak-helikopter alınmazken, bu tip lüzumsuz ve avare işler asla yapılmaz, yapılamaz!.. Birkaç söz de bunlara söyleyiniz, lütfen gari !.. Sakin KOŞAR...