Bu haberi okuyunca çok güldüm, Fransa gibi bir ülkede bu adamı 'Cumhurbaşkanı' seçtikleri için, inanın kendi ülkem seçmenleriyle gurur duydum!.. Milliyet Gazetesi'nde çıkan haber aynen şöyleydi:
"...Fransa eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, cezaevinde geçirdiği 20 günü konu alan 'Bir Mahkûmun Güncesi' adında kitabını hazırladı... Sadece 20 gün yattı, kitabını yazacak... Kitabın, gelecek ay ise raflarda yerini alacağı belirtiliyor. Yayıncısı Fayard, Sarkozy'nin kısacık hapishane deneyimini konu alan kitabın 216 sayfa olduğunu ve 10 Aralık 2025'te raflarda olacağını açıkladı. Sarkozy'nin sadece 20 günlük cezaevi süresi göz önüne alındığında, günde yaklaşık 11 sayfa yazdığı anlamına geliyor ki bu sayı, bazı çevrelerce abartılı bulundu..." şeklindeydi...
Eski Cumhurbaşkanı Nicolay Sarkozy'nin bu 20 günlük uzuuunn (!) hapishane günlerinde, sadece 'yoğurt' yediği, öteki yiyecekleri içine başka maddeler karıştırılabilir, yiyeceğin üzerine tükürülebileceği gibi endişeleri yüzünden böyle davrandığı da yazılmıştı...
Böyle haberlere güler misin, ağlar mısın !? Ulan sadece 20 gün hapiste yatıp da, tam 216 sayfalık kitap yazılabiliyorsa eğer; bu Başkan gibi 'rüşvet-yolsuzluk-hırsızlık-cinayet-tecavüz' gibi suçlardan 25 - 30 yıldır orada yatanlar kaç sayfa dolusu kitaplar yazarlar acaba? Biliyorsunuz Nicolas Sarkozy; Fransa seçimler zamanında Libya Devlet Başkanı'ndan yüklüce bir para alarak seçimlere gittiği ispatlanıp' suçlu bulunmuş, hapse atılmıştı!.. Başka ülkelerde olsa dışarı çıkamazdı ama, nedense bu Modern Fransa'da sadece 20 günde hemen salıverildi!? Fırsatçı Yayınevleri de bundan istifade ederek, -durumdan vazife çıkartarak- hemen bir anı kitabını piyasaya çıkarıp, güya bu adamın iki para etmez hapishane anılarından nemalanacaklar!? Ben bu adamın nesini merak edip de, bunun kitabına para verip de satın alayım ki; hadi işinize zamane soyguncuları sizi!..
Edebiyat dünyası, böyle fırsatçılara asla yüz vermemeli, zaten günden güne azalan okuyucu kitlesini bir miktar daha kaybetmemeli, bunları kamuoyu önünde deşifre etmelidirler!.. Eloğlunun ülkesinden kirli paralar alıp da seçim kazanmış, yaptığı ahlâksızlık da belgelerle ispat edilmiş olan böyle adamların ne hakla kitap yazmalarına vesile oluyorsunuz ki !? Okuyucuya ne verir böyle kitaplar, edebiyat dünyasına katkısı ne olur, bu işi gerçekten yapanlara karşı ayıp değil mi yani !?
Hani bilirsiniz; Jules Verne'in 1872 yılında yayımladığı "Seksen Günde Devriâlem" kitabı vardı ya? Hepimiz bu klâsikleri okuyarak bugünlere geldik ya? Bu arkadaş da o eski esere özenip de; "Yirmi Günde Hapishane Anıları" kitabını bize yutturmaya çalışıyor!.. Ne yaptın 20 günde orada: "Yedin-içtin-sıçtın-uyudun-volta attın" sonra da çıktın!.. Bize bunları mı anlatıyorsun yani !? Hadi aslanım, şimdi ikile bakayım da, kirli işlerine bizi de dahil etmeyi bırak, anan yaşındaki sevgiline koş, o seni teselli eder belki, hadi canım... Öyle kitap yazmak gibi önemli işleri de, esas ustalarına bırak, hadiii... Bizim yapacak çok daha önemli işlerimiz var çünkü!..
Siz, siz olun, gelin 75 yaşına vasıl olmuş ihtiyar dallama yazarınızı dinleyin; böyle fırsatçı, rüşvetçi, dönek ve yalancı insanların kitap-gazete-dergilerine helâl kazandığınız paraları verip de almayın, çoluk-çocuğunuzun rızklarını da çöpe atmış olmayın!.. Zati bu tip insanların, bu rezil eserleri de ertesi günü çöp olacak; siz aklı başında, dürüst, rüştünü ispat etmiş yazarları okuyup, onları dinleyerek bilgilenin!.. Sakin KOŞAR...