VEEE BEKLENEN OLDU; ABD SAVAŞIN TAM ORTASINDA !?


21 Haziran gecesi, ABD'nin 'Hayalet Uçak' denilen ve radarların yakalayamadıkları uçakları olan dev "B - 2" uçaklarıyla, İran'ın nükleer tesisleri bulunan FORDO'ya saldırdılar!.. Sığınaklarda 70 metre derine vurabilen zırh delici 'Sığınak Katili' adlı bombalarıyla vurdular!.. Böylece ABD ilk kez açıkça savaşın içine dahil olmuş oldu!..

Hatırlarsanız eğer; II. Dünya Savaşı'nda da en son savaşa dahil olan Amerika, Japonya'nın Nagasaki ve Hiroşima kentlerine de, o zamanın hiç bilinmeyen 'B - 52 Bombardıman Uçakları' ile Atom Bombalarını atmış, bu bombaların yarattığı yıkım ve felâket sonrasında, Japonya hemen teslim olmuş, desteksiz kalan Hitler Almanyası da peşinden 1945 yılında teslim bayrağını çekmişti...

Ama bugün durum biraz farklıydı: 12 Haziran günü ilk füze saldırısını başlatan İsrail idi, İran da karşılık vermişti... Aslında Amerika sürekli; "Biz bu savaşın müdahili değiliz" dese de, daha ilk günden beri ABD bu işin içindeydi!.. İsrail'e sonsuz silâh ve mühimmat desteğini onlar vermedi mi!? Bütün istihbarat bilgilerini İsrail'e sızdıran da onlar değil miydi? Herkes bunu bilmiyor muydu? Siz âlemi kör, milleti sersem mi zannediyorsunuz!?

İsrail'in ısrarlarıyla savaşa dahil olup, dünyada tek 70 metre zırh delen bomba sadece ABD'de olduğu için son vuruşu yapan Başkan Trump, ertesi günü çıkıp; "Artık İran'da 'FORDO' diye bir yer kalmadı!.. Yani, İran'da nükleer tehlikeyi yok ettik!.. Hadin, şimdi barış yapabiliriz!.. İran misilleme yapmaya kalkarsa, bedelini çok ağır ödeyecektir!.." diyerek, yarım kalan işi tamamlamaya çalışıyordu!.. Böylece, İran'ın yıllarca halkından esirgediği 'Yüz Milyarlarca Dolarlık Nükleer Tesisi'  sadece 14 bomba ile yok olup gitmiş, eli koynunda kalakalmışlardı... Yahu, bari İran'ın tamamını yerle-bir ettikten sonra barış isteseydiniz ya (!?)

Peki, bütün bunlar olurken, İran'ın kadim dostları olduklarını söyleyen Rusya ve Çin'den, bu yazının yazıldığı ertesi günün öğle sonrasına kadar, tek bir kınama ve  karşı çıkış sözleri duyamadık!.. Koca koca devletlerin samimiyeti, dostluğu ve yardımı, sadece susmak mıymış!? Bu mazlum ülkeler böyle durumlarda artık kimlere güvenecekler, kimlere inanacaklar!? Suskunlukları devam ederse, bundan böyle Rusya ve Çin'e kim, nasıl inanıp da güvenecek, ne diye ticaret yapacaklar ki !? Merhum İnönü boşuna; "Büyük devletlerle ilişkiye girmek, Ayıyla yatağa girmeye benzer, ne yapacakları belli olmaz!?" dememiş, değil mi?..

Ya şu 57 adet ve nüfusları İki Milyarı aşmış Müslüman ülkeler ne yapıyorlar !? Hani yaptığınız bunca toplantılara ne oldu, bu saldırgan İsrail ve ABD için ne yaptınız !? Sadece birkaç kuru lâf ve kimsenin ciddiye almadığı tehditler!.. Neyi başardınız şimdiye kadar bakayım !? Hani en ufak bir olayda; "Eyy Yunanistannn!.. Eyy Almanyaaa!.. Eyy Macronnn!.." diye yüksek perdeden ses eden büyük büyük liderler nerelere gittiler, neden Netanyahu ve Trump için de 'Eyyy!..' diyemiyorsunuz, uzaya tatile filân mı gittiniz, nerelerdesiniz !?

Dedik ya, 'büyük devletlere asla güvenilmez' diye... Belki de Rusya'ya; "Sen Ukrayna'da ne halt edersen et, biz silah vermeyi de keseriz; ama sen de İran meselesine karışma" dediler, kim bilir? Çin'e de; "Senin Tayvan için düşüncelerini biliyoruz, istersen orayı işgal et, biz karışmayalım; ama sen de şu İran meselesinden uzak dur" dediler belki, olamaz mı yani? Başkan Trump, son konuşmalarında Ukrayna Lideri Zelensky'e, bir köy ağasının 'Marabasına' davrandığı gibi, basın önünde azarlamadı mı, hatırlayınız...

Geçmişteki devletler arasındaki ilişkileri düşünüyoruz, Liderlerin birbirlerine birer 'Devlet Adamı' gibi davranarak, verdikleri sözleri tuttuklarını biliyoruz... Ama son yıllarda şu yaşadıklarımıza bir bakınız: İran'a 15 gün düşünme süresi veren Başkan Trump değil miydi? Daha üç gün dolmadan gidip İran'a saldırdı, sözünü tutmadı!.. Savaşın başından beri İsrail'le birlikte hareket ettiği halde, dünyaya hep yalan söyleyip; "Biz bu savaşın içinde değiliz" deyip herkesi enayi yerine koymadı mı? Bütün bunları düşününce, artık bizler bu yalanları yemiyoruz da; yiyenlere de artık sadece 'Afiyet Olsun' diyoruz!..        Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI