KARA ÇARŞAFI ATATÜRK DEĞİL,ECDADIMIZ II.ABDÜLHAMİT YASAKLATMIŞTI


Her halde yakın çevremde olmadığı için görmediğimden olsa gerek çocukluk ve gençlik yıllarımdan itibaren kara çarşafa karşı hep ön yargılıydım.Kara çarşafı ilk kez bundan 33 yıl önce ilk görev yerim olan Kahramanmaraş'ta görmüştüm.

Ama orada çarşafla ilgili sosyolojik bir gerçeğe kendi gözlerimle tanık oldum.İçim cız etti.Bunun sonucunda çarşafa karşı önyargım yumuşamıştı.

YOKSULLUĞUN ÖRTÜSÜ KARA ÇARŞAF

Kara çarşafın orada yoksulluğu gizlemek için bir örtü olarak kullanıldığını gördüm.Doğru dürüst giyecek bir kıyafeti olmayan yoksul kadınlar gündelik kıyafetlerinin üzerine çafşaf örtünerek rahatlıkla sokağa çıkabiliyorlardı.

Orada gözlemlediğim bir başka gerçek ise yoksullukla -dindarlığın pekişmesiydi.Sosyal durumu iyi olan kadınların bazıları çarşaf yerine pardesüyü , bazıları da sadece başlarını örtmekle yetiniyorlardı.

ATATÜRK ÇARŞAFI YASAKLAMAMIŞTI

Atatürk döneminde gerçekleştirilmiş olan kılık - kıyafet devrimleriye ilgili olarak 1925 ve 1934'de bazı düzenlemelere gidilerek, devlet memurlarına şapka giyme zorunluluğu getirilmiş, fes, sarık ve cüppe giyimi yasaklanmıştı.1934'de de dini kıyafetlerle sadece dini liderlerin (Diyanet işleri Başkanı, Hahambaşı, Patrik gibi ) dışında kalanlara dini kıyafetle dolaşma yasağı getirilmişti.

Atatürk kadınlarla ilgili olarak '' Türk kadını zaman içinde kendine yakışan kıyafetleri giyecektir '' diyerek ,Türk kadının kılık ve kıyafetine karışmamıştır.

II.ABDÜLHAMİT'İN ÇARŞAF YASAĞI

Tesettürle ilgili olarak Kur'an'da Nur suresi'nde 24/61 ve 24 / 31 ve Ahzab suresi'nde bazı hükümler geçmektedir.Bunun dışında başta Buhari olmak üzere bazı hadis kitaplarında da açıklamalar mevcuttur.Bu açıklamalar farklı yorumlarla ''Burka'' ve '' Kara çarşafa'' kadar indirgenmiştir.

Bu konuda özellikle İslamcı çevrelerin baştacı ilan ettikleri ve '' Ulu Hakan '' olarak niteledikleri Sultan II.Abdülhamit kara çarşaf yasağı getirerek, bu konuda onlarla aynı düşüncede olmadığını göstermiştir

II.ABDÜLHAMİT'İN ÇARŞAF YASAĞI BELGESİ VE GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE ÇEVRİLMİŞ HALİ...

(SADELEŞTİRİLMİŞ METİN)

Bugün cuma selâmlığı töreninden sonra Teşvikiye'deki silâhhâneyi Padişah Hazretleri teşrifle oradan saraylarına dönerler iken yolda, tuhaf bir şekilde bellerinden bağlı siyah çarşaflara bürünmüş ve yüzlerini de siyah renkte ve gayet ince peçelerle örtmüş bazı kadınlar gözüne ilişmiş, bunların örtünmemiş denilecek halde açık saçık bulunmalarına ve âdeta matem elbisesi giymiş Hıristiyan kadınlarına benzemelerine bakılarak birden bire İslâm olduklarında tereddüt buyrulmuştur.

İzaha muhtaç olmadığı gibi büyük İslâm devletinin ayakta durması, devamı ve yükselmesi kadın ve erkek bütün Müslümanların her türlü hal ve hareketlerinde şeriatın yüksek hükümlerine son derece dikkatle uymalarına bağlı olup aksi hal Allah esirgesin gerek fertler gerek devlet için maddî ve mânevî sonsuz zararlara sebeb olacağından İslâm kadınlarının Allah'ın emirlerinden bulunan örtünme usul ve kaidelerine fevkalâde dikkat ve itina etmeleri lüzumunu beyana hacet olmadığı, bu çarşaflar ise İslâm kadınlarınca örtünmeye aslâ uygun ve müsait olmadığı gibi bir maksatla şuraya buraya girmek için bazı münasebetsiz erkekler tarafından da bir fesat ve melânet perdesi olarak kullanılmakta olup hatta geçenlerde bir erkek bu suretle çarşafa bürünerek kadın kıyafetinde silâhlı olarak bir eve girip içerdeki kadının üzerine hücumla çaldığı eşyayı pencereden arkadaşına atarak savuşmuş olduğundan dindarlık ve maslahat bakımından meydanda olan zararlarından ötürü icap edenlere münasip bir şekilde anlatılıp tenbihlerde bulunmak suretiyle kadınların çarşaf giymelerinin yasaklanması Padişah emri iktizasındandır. Bu hususta emir emir sahibinindir.

2 Nisan 1892

Hükümdarın Başkâtibi

Süreyya

YAZARIN DİĞER YAZILARI