İKİ KURUM BAŞKANLARININ HALKA HİZMET BULUŞMASI

İKİ KURUM BAŞKANLARININ HALKA HİZMET BULUŞMASI

Kurumların asıl görevleri halka hizmettir. Hizmetin de daha iyi biçimde götürülmesi için ayrıca çaba harcanması gerekir. Bu hizmeti yapacak kurumlar, yalnız kendi içlerinde değil, başka kurumlarla da işbirliğini geliştirmeliler. Nitekim kurumlar arasında gerekli işlerle ilgili bir işbirliği yapılmaya çalışılmaktadır. Ancak bunlar zorunlu işlerin görülmesini kapsıyor ve yeterli değildir. Kurumların başında bulunan kişilerin halka daha iyi hizmet için hangi konularda işbirliği yapacaklarını kendi aralarında zaman zaman görüşüp tartışmalarının daha yararlı olacağını anlatmak istiyorum.

Ara sıra tanıdığım ve değer verdiğim kurum yöneticilerini ziyaret ederek onlardan çalışmaları ve hedefleri konusunda bilgi edinirim. Gerektiğinde çalışmaları ile ilgili okurlarımızı bilgilendirmek için röportajlar yaparım. Fotoğraflar koyarak onları halkın tanımasını sağlamaya çalışırım.

Ülkemizin en eski iki kurumundan, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Koray Özcan ile Baro başkanı Cumhur Uzun'un bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunmalarının yararlı olacağını düşündük.

Bir gün benim davetlim olmaları durumunda bundan onur duyacağımı ilettiğim iki başkan da tatil günlerine kıyarak davetimi kabul ettiler. 26 Temmuz Pazar günü 2020 tarihinde bizim evde bir araya geldik.

Karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. İki kurumun halka daha iyi hizmetleri konusunda yararlı görüşler ortaya kondu. İki komşu kurum başkanları olarak bu ziyaretlerin zaman zaman yinelenmesinde yarar gördüklerini açıkladılar.

Bu arada bir araya gelmişken ben de her iki kurum yöneticilerine sorular sorup yanıtlar aldım. İşte sorular ve yanıtları:

Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Koray Özcan, ticaretle uğraşan bir aileden gelmektedir. 1995'te kurduğu sigortacılık şirketi ve 2017 yılından bu yana da kendi adını taşıyan bir inşaat şirketi bulunmaktadır.

Kendisine bu tür ziyaretler ve odadaki meclis başkanlığıyla ilgili olarak sorular yönelttim:

1-Devlet Daireleri ve kurumlar halka daha iyi hizmet için vardırlar. Kurumların halka daha iyi bir hizmet için aralarında işbirliği ve görüş alışverişinde bulunmalarını yararlı görüyor musunuz?

Odamız,  5174 sayılı yasa ile yönetilen tüm görev ve sorumluluk alanları yasalar ve iç yönergelerle belirlenmiş bir meslek kuruluşudur. Meclis başkanı olarak, bu görevleri üretken ve çalışkan bir şekilde yerine getirmek öncelikli amacım olmuştur.

Ekip ruhuna ve birlikte üretebilme inancına sahip birisi olarak, meclisimizi bu yönde harekete geçirip tüm organlarımızla ve çalışanlarımızla birlikte üyelerimizin işlerini kolaylaştırmak, ticaretlerine katkı sağlamak, sorunlarını çözmek için gerekli tüm kurumlarla, STK 'larla, yerel yönetimlerle,  üniversitemizle, hükümetimizle işbirliği yapmanın gerekliliğine inandım  ve bunun çabası içerisinde oldum.

Oda, üyesi için vardır inancını yaptığımız her çalışmanın ana fikri olarak gördüm.

Odamızın en üst karar organı olan meclisimizin bu anlayışla çalışmasına özen gösterdim. Bu nedenle başka kurumlarla işbirliğinin de buna yardımcı olacağı inancıyla hareket etmekteyim.

2-Kurumlar arası işbirliği görüşmelerinin önceliği sizce komşu kurum mu yoksa işlev olarak size en yakın kurum mu olmalı?

Kurumlar arası işbirliği ve gerekliliği olmazsa olmazımızdır. Çünkü amacımız  üyelerimize sağlayacağımız faydanın geliştirilmesidir.

Elbette baro da bu kurumlar arasındadır. Hukuk, herkese gerekli olan, toplum düzenimizi oluşturan temel hak ve özgürlüklerimizi belirleyen bir sistemdir. Ticaretin de en önemli destekçisidir. Bu denli önemli bir kurum Muğla özelinde ayrıca komşumuzdur.

3- Meclis Başkanlığına seçilinceye kadar oda ile ilgili hangi görevleri üstlendiniz?

Muğla ticaret ve sanayi odasında üye olmamın dışında yönetimlerinde bulunma sürecim 2005 yılına dayanmaktadır.2005-2009 ile 2009-2014 yılları arasında Meclis Başkan Yardımcılığı ve 20014-2018 yılları arasında Meclis üyeliği görevlerinde bulunmamın ardından 2018 yılında halen sürdürdüğüm meclis başkanlığı görevine seçildim.

4--Meclis başkanı olarak yaptıklarınızı ve ileriye dönük olarak yapmak istediklerinizi kısaca özetlemeniz mümkün mü?

Odamız, önceden de belirttiğim gibi 5174 sayılı yasa ile yönetilen tüm görev ve sorumluluk alanları yasalar ve iç yönergelerle belirlenmiş bir meslek kuruluşudur. Meclis başkanı olarak, bu görevleri üretken ve çalışkan bir şekilde yerine getirmek öncelikli amacım olmuştur.

Ekip ruhuna ve birlikte üretebilme inancına sahip birisi olarak, meclisimizi bu yönde harekete geçirerek, tüm organlarımızla ve çalışanlarımızla birlikte üyelerimizin işlerini kolaylaştırmak, ticaretlerine katkı sağlamak, sorunlarını çözmek için gerekli çalışmalar ve işbirliklerini yapmak gayreti içerisinde oldum. Oda, üyesi için vardır inancını yaptığımız her çalışmanın ana fikri olarak gördüm. Odamızın en üst karar organı olan meclisimizin oturumlarını yönetmenin dışında, aldığımız kararların uygulamalarını takip etmek de bu süreçte gayretle yaptığım işlerdendir.

5-- Başkanı bulunduğunuz meclisin olağan toplantıları ne kadar ara ile yapılmakta ve genel anlamda hangi görevleri yerine getirmektedir?

Meclisimiz olağan üstü haller ve olağan üstü toplanmayı gerektiren zamanlar dışında olağan olarak her ayın 3. Salı günü toplanır. Meclis üyelerimizin, komite başkanlarımızın bu toplantılara katılımları, birçok il odasına göre yüksek oranda ve sürekliliktedir. Bu gayretleri ve özverileri için kendilerine teşekkürlerimi sunmak isterim.

Muğla Barosu Başkanı Cumhur Uzun'la baronun çalışmaları ve halka daha iyi hizmetlerinin duyurulması için birkaç kez röportaj yaptık. Bu nedenle kendisine iki soru yöneltmeyi yeterli gördüm. Ayrıca da önceki röportajlarda kendisini kısaca tanıttığım için burada yeniden tanıtmayı da gerekli görmedim.

1- Hukuk, eskiden üstünlerin hukuku olarak algılanıp benimsendi. (Babil'deki Hammurabi yasaları gibi.)  Günümüzde bu konu nasıl anlaşılmalı?

Eskiden dünyanın neredeyse tamamı "TEK KİŞİ" yönetimiyle yönetiliyor ve o tek kişi ne derse o yapılıyor, o uygulanıyordu. Önceleri sözlü olan bu tek kişi buyrukları, zaman içinde yazılı hale getirilince ve hemen hemen her konuda bir yazılı buyruklar ortaya çıkınca, bunların tamamına "hukuk" ismi verilmeye başlandı. O dönemde hukuk denilen şey aslında ülkeyi yönetenin tek başına verdiği emirler- buyruklar bütünüydü.

İktidarı elinde bulunduran ve emretme yetkisinde bulunan kişi, tüm bu buyrukları kendi yararına, halkın ise aleyhine düzenlemeler biçiminde yapıyor ve ortaya yöneten, emreden, buyruk veren niteliğinden dolayı topluma göre ÜSTÜN olan kişinin yarattığı bir hukuk ortaya çıkıyordu. Pek tabii olarak halk da buna "ÜSTÜNLERİN HUKUKU" adını veriyordu.

Zaman içinde ve güç savaşları sonunda, savaşı kazanan gücü eline geçiriyor ve bu kez yeni buyruk veren, emreden kişiler ortaya çıkıyordu. Dünün üstünü, bugünün yoksulu, düşkünü haline gelince, üstünlüğün geçici ve değişebilir olduğu görülmüş, dünün üstünü, bizzat kendi döneminde yaptığı buyrukların altında ezilmeye başlayınca yapılananın yanlışlığı görülerek, üstünlerin hukukunu yaratmanın toplumsal mutsuzluğa yol açtığı anlaşılmıştır.

Artık üstünlerin hukuk yarattığı sistemden toplumun hukuk yarattığı ve yaratılan hukukla herkesin, hukuku oluşturan yasayı yapanın da kendini bağlı hissettiği, uyulması herkes için zorunlu yasalardan oluşan bir hukuk sistemine geçilmiştir.

Yapılan düzenlemelere verilen bu önem, herkes için bağlayıcı ve herkes tarafından uyulmak zorunda olunması, hukuka verilen değer ve gücü yansıtması amacıyla "HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ" olarak adlandırıldı. Ülkelere göre farklılıklar göstermesine karşın, anayasa ya da yasalara konulan "HERKES KANUN ÖNÜNDE EŞİTTİR" biçimindeki ilke, aslında hukukun üstünlüğünü güçlendiren ve temsil eden bir ilke olup, bununla toplumun her kesiminin hukuk karşısında eşit hak ve yükümlülüklere sahip olduğu, bu hak ve yetkiyi de hukuktan aldığı ifade edildi. Bu nedenle üstün olan artık bireyler değil, hukuktur ve o hukuk herkese aynı- eşit biçimde uygulanacaktır.

Yine zaman zaman, kendisini hukukun üstünde gören, hukuk normlarının kendini bağlamayacağını ve kendisini bu normların ve hukukun üstünlüğünün de üstünde gören anlayışlar, düşünceler çıkabilmektedir. Üstün hukuk buna içerdiği yaptırımlar ile karşılık vermekte ve bugün için HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ evrensel hukuk normu olarak varlığını güçlendirerek sürdürmekte ve toplumların mutluluğuna katkı sunmaktadır.

2- Halktan birileri ödeme güçlüğü içindeyse sizden savunulmasını isteyebilir mi, nasıl bir yol izlemesi gerekiyor?

Evet, biz Baro olarak, hukuki yardıma ihtiyaç duyduğu halde, ekonomik güçlüğü nedeniyle kendisi bir avukat tayin edemeyen halkımıza talebi halinde, Adli Yardım kapsamında avukat görevlendirmesi yapıyoruz. Ayrıca ceza yargılamalarında da, talebi halinde kendisine Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında görevlendirme ile avukat ataması yapıyor ve hukuka- adalete erişimlerine katkı sunuyoruz. Bunun için ilçelerde Baro İlçe Temsilciliklerine, ya da doğrudan baromuza başvurmaları, kendilerine verilen bir formu doldurmaları yeterli olmaktadır. Bu formun içeriği baromuzca incelenip gereği yapılmaktadır. 29.07.2020

Nuri Çelik

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI