Bu sabah kalktım. Dışarıda güneşli, güzel mi güzel bir gün. Radyoda bir yabancı orkestra Samanyolu şarkısını seslendiriyor. Sanki insanlar müziğin havasını duyarak, ona uyarak hareket ediyorlar. Yaşlısı, genci yaşamından mutlu, herkesin içinde yeni bir yıla girmenin sevinci var. İçimizde kıpır kıpır sevinç kıvılcımları fışkırıyor.
Her yer, yabancı gezginlerle dolu.
"Ne mutlu size, ne güzel ülkeniz var! Dört tarafınız denizlerle çevrili. Balığın her türünü çok ucuza bulabiliyorsunuz. Ülkenizin güzelliği kadar insanları da çok yardımsever, çok cana yakınlar. İnsanın bu ülkede yaşıyor olması ne büyük şans! Dünyanın öteki ülkelerinde iç huzursuzluklar var. Sizin ülkenizde herkes kardeşçe yaşıyor. Herkes durumundan mutlu. Keşke mümkün olsaydı da biz de burada yaşıyor olsaydık!" diyerek bize övgü diziyorlar.
Bu sözler, gururumuzu okşuyor. Öyle ya ne de olsa ilhanlıklar, imparatorluklar kurmuş bir ulusun çocuklarıyız.
Ülkemizde ileri tekniğe ulaşmışız. Atom bombası atan, birbirini satan, yarın hangi halkları sömürmek için neler yapacağı hesabı içinde olan bir ülke değiliz. Hele hele işbirlikçi hiç değiliz.
Ülkemiz, en büyük diye nitelenemez ama dünyaya her bakımdan örnek bir ülkeyiz.
Hızlı ve güvenli trenlerin işlediği, herkesin ucuza yolculuk edebildiği, denizlerinde kıyı boyunca mutlu insanlar taşıyan, herkesin binebildiği gemilerin seferler yaptığı güzel bir ülkemiz var.
Buna kim imrenmez ki?
Dünyada Atatürk'ün devrimciliği nasıl özenilen, örnek alınan bir olgu ise ülkemizin bugünkü bu kalkınmışlığı da dünyanın örnek almak için seferber olduğu bir gerçekliktir.
Ne kadar övünsek yeridir. Çünkü kardeşçesine çok çalışarak hayvancılığımızı, tarımımızı, sanayimizi tüm dünyanın özendiği bir aşamaya taşımışız. Bunu da elbirliğiyle, dış güçlere işbirlikçilik etmeden, ayrımcılık gütmeden, bir ulus olarak yaşamanın coşkusu ve gönül birliğiyle başarmışız.
Ee birazcık övünmek hakkımız değil mi?
Övünelim elbet, övünelim. Atamız ne demiş? "TÜRK, ÖVÜN, ÇALIŞ, GÜVEN!"
Biz de çok çalıştık. Bununla övünüyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında mutlu, yeni bir yıla daha girmeyi başaran bir toplum olarak geleceğimize güvenmeyi hak ediyoruz; öyle değil mi?
İçimden böyle güzel bir ülkenin güzel insanlarına daha çok mutlu olmaları dileklerimi haykırmak geçiyor. İçim içime sığmıyor, gelene geçene sarılmak istiyorum. Çünkü güzel bir sabaha uyandım.
Ülkemin dağına taşına, yerdeki karıncasına, gökteki süzülerek uçan kuşuna şiirler dizmek istiyorum.
Göklerde uçuyorum sanki. Bir kuş örneği.
Pırıl pırıl, güneşli bir havaya uyandım. İçimde bilemediğim bir sevinç var. Dalga dalga büyüyor.
Dağın taşın sevinçli, kurdun kuşun mutlu olduğu gibi bir duygu taşıyorum. Mutluluk bu olsa gerek, içim kıpır kıpır, dalga dalga kabaran sevinç çığlılıklarıyla dolup taşıyor.
Mutlu bir ülkede, mutlu bir insanım. Daha ne olsun, daha ne isterim?
==================================================================
Bir gürültüyle uyandım. Birisi müziği sonuna kadar açmış, bitişik yolda yalnız kendisi varmış gibi hızla arabasıyla geçmekte.
Ben de dolayısıyla güzel bir düşten katı gerçeklere uyandım.
Ama böyle olabilirdik. Olmamak için neyimiz noksan, öyle değil mi?
Yine de yeni yılda umutlarımızı taze tutalım. Gün doğmadan neler doğar; kim bilir. 30.12.2025
Nuri çelik