Kandemir Konduk !?

 

                                 Kandemir Konduk !?

Şimdi kalkıp da bana; “Ulan millet ekonomiyle, zamlarla uğraşırken, bu herif hangi konuların dallarına konuyor, kim bu Kandemir Konduk yahu!?” demeyiniz… Ben de biliyorum memleketin hal ve gidişini… Maaşların bereketi kalmadı, sizler gibi, benim cüzdanım da sanki ‘verem’ hastalığına yakalanmış gibi sürekli zayıflıyor!..

Ama ülkenin vaziyetinin heyet-i umumiyesi sadece ekonomiden ve zamlardan ibaret değil ki!.. Her şeyi bırakıp, sanattan, edebiyattan, müzikten ve bir kısım eğlencelerden de elimizi-eteğimizi çekecek halimiz de yok ya!?

Geçenlerde bir TV kanalında Tuba Emlek meslektaşımız, 1980’li yıllardan beri birçok senaryosu tiyatroda, sinemada ve TV dizilerinde halkımız tarafından çok tutulmuş bir senarist-yazar olan Kandemir Konduk’u ağırladı… O programı izleyince, gerçekten ne kadar unutkanlıkla malûl bir milletin naçizane bir ferdi olduğumu tekrar düşündüm?

Devekuşu Kabare Tiyatrosu sanatçıları Zeki Alasya ve Metin Akpınar, senaryolarını Kandemir Konduk’un yazdığı; “Yasaklar… Reklâmlar… İnsanlığın Lüzumu Yok!..” gibi eserleri yıllarca oynadılar, beğeniyle tiyatroda, TV’lerde, kasetlerde izlendiler… 12 Eylül darbesinin akıl almaz yasakları sonrasına denk geldiği için olsa gerek, özellikle “Yasaklar” oyunu, bir Türkiye tiyatro klâsiği haline gelmişti…

Hatırlar mısınız bilmem, konusu şöyleydi: İşçi olarak çalışan gariban Zeki Alasya, koltuğunun altında iki ekmekle akşam evine giderken, darbenin sivil adamı Metin Akpınar birden onun önüne çıkıp; “Dur bakalım, buradan geçmek yasak!” diyor, çok şaşıran işçi arkasına filân bakıp; “Yorgunum, evime gidiyorum, çocuklar ekmek bekliyor” deyince de, sivil darbeci alaylı gülücükle; “Galiba anlama özrü var, buradan geçmek yasak!..” diye bağırır… Zeki Alasya masumca; “İyi ama, benim evime giden tek yol bu, ben evine nasıl gideceğim!?” deyince de; “Adam evine gitmekle bozmuş, bak kardeşim; şimdi sen arkanı dön, dümdüz git, dünya yuvarlak olduğu için, Okyanusları da yüzerek geçer, arka taraftan evine rahatça gidersin, hadi yürü lan!..” Oyun böyle devam edip gidiyordu…

Daha sonra “Perihan Abla” üç yıl, “Mahallenin Muhtarları” dizisi 10 yıl devam etti, Perran Kutman bu oyun sayesinde halkımız tarafından çok sevildi…

Kandemir Konduk bu arada 15 tane de kitap yazdı… Tıpkı önceki senaryoları gibi, bu kitaplarının hepsi de “Siyasi-Mizah” eserlerdi… Örneğin; “Sahilde Buluşalım…”  Ağustos’ta Kocam Donuyor!..” ve “Başbakan’dan Korkan Kedi!” gibi….

Programda, bu kadar başarılı, herkesi güldürürken düşündüren bunca konuları nereden bulup da yazdığı sorulunca şöyle dedi: “Okulda başarılı bir öğrenciydim… Bir ders yılı sonundaki başarım nedeniyle ailem bana güzel bir bisiklet alıverdi… Ben o bisiklete doyamadan, ailemin düştüğü ekonomik sıkıntılar yüzünden, aylar sonra tutup benim bisikletimi sattılar!.. Ben o yaşımda ekonomiden anlamadığım için, yıllardır içime dert olan bu olayı asla unutamadım!.. Koca bir ailenin, ekonomik zorluk yüzünden çocuğunun bisikletini satması gerçekten gülünçtü, ama sonuçları çok hüzünlüydü!.. Herhalde senaryolarımdaki gülünç olayların arkasındaki hüznü gösterme çabam bu yüzdendir?” dedi…

Evet, Kandemir Konduk gibi insanlar çok az yetişiyor da, bizler çok çabuk unutuveriyoruz!.. Umarım bu yazımdan sonra çoğunuz bir daha unutmazsınız…      Sakin KOŞAR…

YAZARIN DİĞER YAZILARI