"HELAL, HELALLİK, HELALÜHOŞ, HELALZADE, HELAK" NEDİR !?
Öncelikle Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük kitabından, bu heyet-i umumiyesi de Arapça-Farsça olan sözcüklerin, öncelikle bir Türkçe anlamlarına bakalım:
Helal: "1-Dinin kurallarına aykırı olmayan, dini bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı... 2-Kurallara, geleneklere uygun olarak... 3-Nikâhlı eş..." demektir...
Helallik: "1-Nikahlı eş... 2-Helal olan şey... 3-Birinden hakkını helal etmesini dilemek" demekmiş...
Helalühoş: "Yapılmış bir iyilikten, yardımdan söz edilirken buna pişman olunmadığını göstermek için söylenen söz" demektir...
Helalzade: "1- Nikâhlı bir ana-babadan doğmuş kimse... 2- Doğruluktan ayrılmayan, helal süt emmiş kimse" demektir...
Helak: "1- Ölme, öldürme, yok etme, yok olma... 2- Yorulmak, bitkin bir duruma gelmek" demektir...
Sayın Cumhurbaşkanı, Mayıs ayı ortasına denk gelen mübarek Ramazan Bayramı öncesi, partisine ait 81 İlin Başkanlarına hitap ederken; "Bu pandemi döneminde sıkıntıya düşen esnaf ve vatandaşlarımızın dertlerine, bilmeden veya istemeyerek de olsa çare olamadıysak eğer, kendilerinden helallik istiyorum!" dedi...
Bu mesajı duyan muhalefet partileri ve birçok esnaf-vatandaş, hemen kendilerine ait sosyal medya hesaplarından hücuma geçtiler, büyük çoğunluğu haklarını helal etmediklerini, hemen 'erken seçim' istediklerini, haklarını sandıkta helal etmeyi düşündüklerini yazdılar!..
Zati yurt dışına kaçan suç örgütü lideri Sedat Peker'in açıklamaları ortalığı yıkıyordu, bu olay da üzerine tuz-biber oldu!.. Biliyorsunuz daha önce FETÖ elebaşıları, "İnekbank" kurucusu Tosuncuk-Mehmet Aydın, "Kripto Para" kurucuları ile "SBK Holding"in sahibi Sezgin Baran Korkmaz da oldukça yüklü 'Milyon Dolarlarla' yurt dışına tüymüşler; herkes de bu ülkenin sınırlarının, gümrüklerinin "Yolgeçen Hanı" haline nasıl geldiğini tartışıp; bizim Milli İstihbaratın, Emniyetin, Gümrük Muhafaza'nın ne işe yaradığını sorup duruyordu!..
Bu bayram mesajı sonrası adeta bardak taşmış, insanlar yıllardır söyleyemediklerini sosyal medyada yazar hale gelmişti!.. Öncelikle siyasi muhalifler, üretici çiftçiler, haklarını alamadıklarını söyleyen sağlık çalışanları, mekânları kapananlar ve burada çalışırken işsiz kalan elemanlar, kafe işletmecileri, öğrenciler, öğretmenler, şoförler, sokakta kâğıt toplayıcıları, seyyar satıcılar... internete sıralandılar!.. Yahu insanlar ne kadar doluymuşlar meğer, bayramda zemberek gibi boşanıverdiler!..
Ben dallama ise, yıllar önce dolandırıcılar yüzünden kapattığım internetteki sosyal hesaplarımdan haberleşemediğimden, kafamı Diyarbakır'da kaldırılan "Karpuz ve Çocuk, Burma Kadayıfçı ve Halay Çekenler" heykellerine takmıştım!.. Başkent'e "Saat, Fışkiye, Dinozor" heykellerini dikip de, Ankara halkına; "Çok yakında buraya turistler üşüşecek, sahillerden bile fazla turisti ağırlayacağız!" diyen eski Başkan Melih Gökçek'i düşündüm? Sahi, hani o turistler nerelere gittiler, o 'Hilkat Garibesi' heykeller neredeler, ha!? Ya bunlara harcanan milyarlarca liranın hesapları, bunlara sebep olanlardan sorulmuş muydu, ha!?
Bugünlere boşuna gelmedik!.. 88 yıllık Cumhuriyet kazanımlarını özelleştirme adı altında "Babalar gibi satarım!" diyen Maliye Bakanlarıyla, her toplantıda uyuyakalan Kültür ve Turizm Bakanlarıyla, kendi Bakanlığına üç kat fiyatla kendi şirketinin mallarını satan Ticaret Bakanlarıyla, yaşanan her olumsuzlukta suçu CHP ve onun Genel Başkanı üzerine atan İçişleri Bakanlarıyla, özel okul sahibi MEB, özel hastane sahibi Sağlık Bakanları ile bugünlere geldik!.. Halkın 20 yılda birikmiş öfkesidir bu, kimse şaşırmamalıdır!.. Sakin KOŞAR...