"TÜTÜN YILI" 15 AYDIR !?

 

               "TÜTÜN YILI" 15 AYDIR !?

'Birleşmiş Milletler (BM)' üyesi olarak yeni Türkiye Cumhuriyeti insanları artık 'Milâdî Takvim'i kullanmaktayız. Buna göre bir yıl; 4 Mevsim, 12 Ay, 52 Hafta, 365 Gün 6 Saat, (Şubat Ayı hariç) Bir Ay 30/31 gün, Bir Hafta 7 Gün, Bir Gün de 24 Saat'tir!.. Daha önceleri "Güneş Takvimi, Hicrî ve Rumî Takvimler" kullanmışlar, dünyanın bazı bölgelerinde hâlâ da kullanmaktalar. Örneğin; Milâdî Takvime göre bugün "05 Eylül 2022" tarihi ise; bugün Hicrî Takvime göre "09 Safer 1444", Rumî Takvime göre ise "23 Ağustos 1438" tarihidir!..

Neyse, ben bunlarla kafanızı daha çok karıştırmayayım da, biz esas konumuza dönelim: Başlıkta dedik ki; "Tütün Yılı 15 Aydır!.." Yani; "Güneş, Hicrî, Rumî ve Milâdî Yıl" yanında, bir de çoğu insanın bilmediği 'Tütün Yılı' vardır, onun süresi de; "5 Mevsim, 15 Ay, 64 Hafta ve 455 Gün" sürer!.. Amerika'yı 1492 yılında keşfeden Kristof Kolomb'un, Kızılderililerin 'barış' zamanlarında içtikleri tütünü getirip, 530 yıl önce işte O adam başımıza belâ etmişti!..

Hiçbir tarım ürünü şu baş belâsı 'Acı Tütün' kadar nazlı yetişmez, bu kadar geç halde paraya çevrilemez!.. Neden? Ocaklara tohumu Şubat ayında ekilir, her gün sulanır, sabah üstü açılır, akşam da soğuk vurmasın diye tahtadan kepenklerle örtülür, ertesi sabah erkenden -güneşi görsün- diye yine açılır!.. Çimlenmeye başladığı zamandan, tarlalara fide olarak dikilmesine kadar her üç-beş günde bir -mavi küf hastalığı ve sinek- için tarım ilâçları verilir, çeşitli gübreler atılır, Mayıs ayında tarlalara dikilir!..

Ağustos ayında 'Tütün Kırımı' başlayana kadar, taban arazilerde üç defa sulaması, üç defa çapası yapılır, kıraç arazilerde sulama yapılmaz, sadece yağmur sularıyla bu tütünler yetiştirilir, ama en kaliteli tütünler de buralardan çıkarılır!.. Tütün kırımının safhaları şunlardır: "Dip Tütünü, Dip Üstü, Üçüncü, Uç Altı, Uç Tütünü ve Başak!.." Bu kırım safhalarının en kaliteli tütün yaprakları ise; 'Uç Altı ve Uç' yapraklarıdır!..

Tütünün en hararetli işçilik zamanları Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarıdır!.. Çünkü bu yaprakların ilâçlanması, uykunuzu bölüp gece kırımı, gündüz dizilmesi, dizilerin asılması ve sergi bakımı. gibi hararetli, hummalı çalışmalar sürerken, dağlarda çıkan (veya çıkarılan) 'Orman Yangınları' başlar!.. Bu kadar yoğun işinizin arasında, Ormancı ve Jandarmalar gelip, zat-i ihtiyaç kereste ve odun alan köylüleri bu yangınlara, yolda tuttukları işe yarar erkekleri götürürler!.. Saklanacak yeriniz yoktur; evden çıkmasanız, tarlada yanan tütün yaprakları sizi mahveder, bütün emeğiniz heder olur!.. Yangına gitmez de kaçarsanız, Kış aylarında yakacak odun bulamaz, çocuklarınızın kerestesiz-evsiz-barksız kalmasına sebep olursunuz!.. Yani, bu zamanlar tam anlamıyla "iki ucu boklu değnek" vaziyetidir!..

Ekim ayında tütün kırımı ve sergi işleri bitmiş, kurutulan tütün yaprakları muhafazalı ve az güneş gören damlarda 'Yığınak' yapılır. Kış ayları boyunca çok yağmur yağarsa, nemli hava yığınaktaki tütünleri paslandırmasın diye, sık sık aktarılır!.. Aralık ve Ocak aylarında bu tütünler tulumbalarla tavlanıp, sandıklar içine konulur, tütün basma makinelerinde basılıp, üç tarafı çullarla kaplanarak, her biri 55-60 kiloluk  'Tütün Balyaları' haline getirilir, sık sık çulları açılarak nemden dolayı paslanmamaları için bakımları yapılır!.. Şubat ve Mart aylarında TEKEL veya Özel Şirketlerin 'Kumpaya' dedikleri yetkili Ziraat Mühendisleri her eve uğrar, balyalara bakar ve 'kalite notu' yazarak giderler!.. Nisan ve Mayıs aylarında 'Tütün Satış Piyasası' açılır, 'Baş ve Taban Fiyat' açıklanır, üretici uygun bulduğu yere tütününü satar, belirlenen tarihte teslimini yapar, kısa süre sonra parasını alır, ama bu Haziran ayını bulur!..

Ancak, bu tütün balyaları daha evdeyken, gelecek yılın tütün tohumları çoktan ocaklara atılmış, fide bakımları başlamış, parası alınıncaya kadar yeni tütün fideleri de tarlalara çoktan dikilmeye başlanmıştır!.. İşte biz bunun için, "Tütün Yılı 15 Aydır" diye boşuna demiyoruz!.. Bizim dönemimizde Tütün acıydı, ama parası tatlıydı!.. Bizim kuşak hep o acı tütün parasıyla büyüdük, okuduk, evlendik, konut-arazi-iş sahibi olduk!.. Evet, o günlere bakınca, bu ürün her yönüyle acıydı, ama o yıllarda bizim hayatımız çok tatlıydı!..                      Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI