Samsun'da otomobilin Kızılırmak Nehri'ne uçması sonucu eşi ve çocuğu hayatını kaybeden doktor Serdar Kıyak'ın "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan tutuklandığı olaya ilişkin yeni detaylara ulaşıldı. Suya düşen araçtan yüzerek çıktığını söyleyen Serdar Kıyak'ın yanında cüzdan ve cep telefonu olması, üzerinin kuru olması; olaydan önce kendisinin araçtan inip, aracı suya itmiş olabileceği iddialarını güçlendirdi.
21.09.2025 tarihinde gelen haberde; Samsun On Dokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı asistanlarından 33 yaşındaki Doktor Serdar Kıyak, eşi Gülşah Kıyak ve 1 yaşındaki oğlu Poyraz'ın bulunduğu araç 12 Eylül günü Kızılırmak nehrine uçmuş, kazadan sadece Serdar Kıyak sağ kurtulmuştu...
Sabah gazetesinde yer alan habere göre; kazanın ardından Bafra Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılırken, Doktor Kıyak'ın abartılı hüzünlü davranışları, sudan telefonu ve cüzdanı ile birlikte çıkmış olması, sudan çıktıktan sonra yüzme bilmesine rağmen kurtarma için herhangi bir eylemde bulunmayışı üzerine soruşturma derinleştirildi. Çelişkili ifadeler veren Kıyak; Kızılırmak'a ters şekilde düşen otomobilden sağ çıkması, görgü tanıkları ve Gülşah Kıyak'ın yakın arkadaşlarının ifadeleri üzerine; "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan tutuklandı...
Doktor Serdar Kıyak, ifadesinde 'sudan yüzerek çıktığını' söylerken, görgü tanıkları ise Kıyak'ın suya hiç girmediğini ve kenarda beklediğini anlattı. Serdar Kıyak'ın olayın ardından cep telefonu yanında olmasına rağmen 112'yi aramadığı belirlendi. Yaklaşık iki yıldır aynı hastanede çalışan psikolog D.C. ile ilişki yaşadığı öne sürülen Serdar Kıyak'ın, ifadesinde; "Eşim Gülşah, 12 Temmuz'da D.C. ile mesajlaşmalarımı yakaladı ve tartıştık. Boşanmak istedi ama konuşup konuyu kapattık" dediği öğrenildi...
Kıyak, olay günü ise balık restoranına gitmek için eşi ve çocuğuyla yola çıkmış, yol boyunca eşine "kral mezarlarını göstereceğini" söylemiş. Ölen kadının arkadaşlarına gönderdiği mesajlarda, Serdar Kıyak'ın, oğlunu kabullenemediği ve kendisini tehdit ettiğini anlattığı ortaya çıktı. Ayrıca doktorun son iki yıldır psikolojik tedavi gördüğü ve ilaç kullandığı öğrenildi... Soruşturma kapsamında Dr. Kıyak'ın bilgisayar ve cep telefonları da inceleniyor...
Sonuçta ne olur bilemem, ama bu sorunun, merhum eşi, kocasıyla aynı hastanede çalışan psikolog bayan D.C. ile çok samimi mesajlarını yakaladıktan sonra başladığı, zaten Dr. Serdar Kıyak'ın da o bayan doktordan tedavi gördüğü anlaşılınca, işin esası ortaya çıkmış, bu adam yeni 'yasak aşkı' uğruna, eşi ve karısından kurtulmak istediği anlaşılıyor, zaten çok samimi aile dostları da bunu kanıtlayıcı ifadeler vermişler!..
A benim yıllarca okullarda eğitim görmüş, ama bu eğitimden yeterli dersleri alamamış adamım; gidip de bu masumları 'kaza süsüyle' öldürüp, her şeyi eline-ayağına dolaştıracağına; bu ülkenin Mahkemeleri-Hukuku-Yasaları olduğunu bilmiyor muydun!? Madem bu yasak aşk uğruna iki cinayet işleyecek kadar kendinden geçmişsin; iki satır bir dilekçe verip de, evliliğin diyetini de ödeyerek 'boşanma davası' açsan da, elini de kana bulamasan, o masumlar da yaşamaya devam etseler olmaz mıydı!?
Bizim Anadolu insanlarımız eskiden böyle değillerdi!.. Neler oldu bize, neden bu kadar aklımızı yitirdik, onlarca yıllık eğitim sonucunda neden bu 'ilkel ve cahilce' işleri yapar olduk!? Son yıllarda bakıyoruz da; ne mühendisler, ne doktorlar, ne öğretmenler, ne polis ve askerler bu tür işlerle sıkça anılır oldular!? Bu doktor diplomasını alırken, bütün insanları sağlıklı yaşatmak üzere 'Hipokrat Yemini' etmemiş miydi? Kendi eşi ve çocuğuna acımayan, bize mi acıyacak? Başımızdaki iktidar neden bunları araştırmıyor, koca koca Üniversiteler ne işe yarıyorlar, biri bize anlatsa artık diyoruz... Sakin KOŞAR...