106 YIL ÖNCE VE SONRA ÇANAKKALE !?
Bizim çocukluğumuz, gençliğimiz, meslek hayatımız ve şimdi de emekliliğimiz; "Çanakkale Geçilmez!" ve 7 düvele karşı verilen "Kurtuluş Savaşı" tarihini, o günün kahramanlarına ait anlamlı şiir ve marşlarını okumakla geçti!.. Şimdilerde görüyoruz ki; bizim zamanımızdaki okul kitaplarında yer alan güzel tarihimiz, o güzel şiir ve marşlarımız şimdilerde artık yok!.. Size bazılarından bölümler sunayım da, onları hatırlayınız!..
Şair Fahri Ersavaş'ın "Çanakkale Destanı" şiiri şöyleydi:
"Yıl 1915/ 18'indeyiz Mart'ın/ Bir dünya çullanmış üzerimize/ Topuyla, tüfeğiyle/ Tayyare ve zırhlılarıyla/ Bir dünya çullanmış üzerimize/ Ne çıkar bundan/ Türk olarak doğmuşuz bir kere/ İsterse felek/ Her türlü cefasını toplasın gelsin/ Biziz cefaları serecek yere!..// Yıl 1915/ 18'indeyiz Mart'ın/ Tanrım bize mi doğuyor/ Kanlısırt ufkundaki gün/ Tanrım bize mi doğuyor/ O acımasız düşman/ Kendine gel biraz/ Pek tekin değildir Çanakkale'nin suyu/ Geçilmez asla bu boğaz!.."
Şair Orhan Şaik Gökyay'ın "Bu Vatan Kimin!?" şiiri şöyleydi:
"Bu vatan, toprağın kara bağrında/ Sıradağlar gibi duranlarındır/ Bir tarih boyunca onun uğrunda/ Kendini tarihe verenlerindir!..// Tutuşup kül olan ocaklarından/ Şahlanıp köpüren ırmaklarından/ Hudutlarda gâzâ bayraklarından/ Alnına ışıklar vuranlarındır!..// İleri atılıp sellercesine/ Alnından vurulup, tam ERcesine/ Bir gül bahçesine girercesine/ Şu kara toprağa girenlerindir!.."
Şair Necmettin Halil Onan'ın hiç unutulmayan "Bir Yolcuya!" şiiri şöyleydi:
"Dur yolcu!.. Bilmeden gelip bastığın/ Bu toprak, bir devrin battığı yerdir/ İğil de kulak ver, bu sessiz yığın/ Bir Vatan kalbinin attığı yerdir!..// Bu ıssız, gölgesiz yolun solunda/ Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda/ İstiklâl uğrunda, namus yolunda/ Can veren Mehmet'in yattığı yerdir!..// Bu tümsek, koparken büyük zelzele/ Son vatan parçası geçerken ele/ Mehmet'in, düşmanı boğduğu sele/ Mübarek kanını kattığı yerdir!.."
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un İstiklâl Marşı'ndan bazı bölümler:
"...Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım/ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım/ Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım/ Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım!..// Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı/ Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı/ Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır Atanı/ Verme dünyaları alsan da, bu Cennet vatanı!.."
Evet, Çanakkale Zaferi'nin unutulmaz kahramanı Yarbay Mustafa Kemal, orada askerlerine; "Ben sizi savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!.. Biz burada direnip de vatan uğruna şehit olurken, arkamızdan yeni askerî güçlerimiz gelecek ve bu düşmanı yok edeceklerdir, dayanın yiğitlerim!.." demişti... Karşılarında son moda donanımlı, teçhizatları tekmil, karınları tok, sırtları pek düşman askerleri vardı!.. Bizim Mehmetçiklerin ise sabah-akşam yedikleri yarım tayın ekmek ile içinde şeker bile olmayan üzüm hoşafıydı!.. Ama, başlarındaki komutan Mustafa Kemal, üç yıl önce Trablusgarp'tan dönünce, o meşhur "Truva Savaşı"nın geçtiği bu toprakarı iyice gezip, incelemişti!.. Şimdi verdiği savaş, bu tecrübelere dayanıyordu ve sonuçta, Seyit Onbaşı'nın koca İngiliz gemisini batıran o tek mermisinin de katkısıyla, bu tarihi ve önemli savaş kazanılmıştı!..
Peki, yukarıda bölümler sunduğum şiirlerde gördünüz, aradan geçen bu 106 yıl sonra biz neler yapıyoruz!? Okullarımızdan 'Andımız'ı kaldırıp, bu önemli tarihi geçmişimizi herkese unutturmaya çalışıyorlar!.. Yoksa bizler, yıllardan beri bu zafer günlerimizi kutlamakla boşuna vakit mi geçirmiş, 'abes yere' mi yelmişiz, ha!? Sakin KOŞAR...