BEN BUNLARIN HANGİ BİRİNİ YAZAYIM ŞİMDİ !?


Bugünlerde kargoyla getirttiğim, sayın Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu'nun 'Kırmızı Kedi' de çıkan son eserleri olan "SS" kitabını heyecanla okuyorum!.. Ama seçimlerin yaklaşmasıyla gelişen olaylar, peş peşe aldığımız yeni haberler, bu ilginç kitabı okumama bile ara vermeme sebep oluyor!..

Efendim, bugün Ramazan Bayramı'nın üçüncü günü ve tarihler de '23 Nisan 2023' ü gösteriyordu. Yani, iki bayramı da beraber kutluyorduk!.. Yani, dünyada tek olan '23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın 103'üncü yılını da kutluyorduk. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız sayın Tunç Soyer'in gayretleriyle, dünyaca ünlü sanatçımız Fazıl Say'ın İzmir'deki konserine, yine ünlü sanatçımız Serenad Bağcan da 5 şarkısıyla eşlik ediyor, Halk TV'den zevkle bu konseri izliyorduk. Gözümüz ve gönlümüz hoşluğu içinde izlediğimiz bu konser, hepimize; "İşte sanatçı, işte liyakat, işte özlediğimiz akşamlar" dememize sebep oldu. Yıllardır böyle bir akşam geçirmeyi gerçekten unutmuştuk!..

Bütün TV haber programlarında Başkent Ankara'daki Anıtkabir ve -Eski-Yeni- Yüce Meclis'teki törenleri izledik. Herkes oradaydı, ama yine sayın Cumhurbaşkanı oradaki törenlerde yoktu!.. Neden? O, İstanbul'da Boğaz'dan geçiş yapan "TCG Anadolu" gemisi selâmını alıyordu!.. Sizce de, böyle bir günde Ankara'da olması daha anlamlı olmaz mıydı?

Yüce Meclis'teki törende, son Meclis Başkanı sayın Mustafa Şentop, 13. CB adayı sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve eski Başbakan sayın Binali Yıldırım birer konuşma yaptılar. Binali Yıldırım konuşması sonunda cebinden bir Türk Bayrağı çıkardı, bir de İstiklâl Marşı'nın iki kıtasının yazılı olduğu bir kâğıt çıkardı. Bayrağı havaya kaldırarak, İstiklâl Marşı'nın ilk kıtasını okumaya çalıştı; yazılı metine rağmen yanlış okudu, düzeltti, sonra yeniden okudu. Hemen sosyal medyada eleştiriler yayılmaya başladı, özetle diyorlardı ki; "Bir ilkokul öğrencisi bile İstiklâl Marşımızı ezbere bilir, yıllarca Başbakanlık yapmış Binali Yıldırım Bey nasıl olur da birinci kıtayı bile ezbere okuyamaz!?" diyorlardı. Buna da "Liyakatsizlik" desek, çok ayıp kaçar mı acaba, ha?

Mersin'den AKP'nin I. Sıra Milletvekili Adayı sayın Nureddin Nebati, 23 Nisan günü meydanda ağzından köpükler saçarak atıp-tutuyordu: "Kemal Kılıçdaroğlu yalan söylüyor, sana kim güvenip de 300 Milyar Dolar kredi verir!? Hani nerede para, kimden aldın, nasıl aldın, neyini kefalet gösterdin!? Eziksin sen, eziiikkk!.." diyor, etrafındakiler de bunun nesine coşkuyla alkışlıyorlardı, haberlerde izlediniz değil mi ?..

Koskoca Bakan resmen yalan söylüyordu!.. Hepimiz biliyoruz ki, Bay Kemal şöyle demişti: "Biz iktidara gelirsek eğer, yurt dışındaki ciddi ve temiz finans kuruluşlarından 300 Milyar Dolar kredi sözü aldım" demişti. Parayı 'peşin' alıp da geldiğini söylemedi ki, adamın başına geçip de, "hani para nerde!?" diye, adama arsızca niye soruyorsunuz ki? Hem size bu vakitten sonra kim inanacak sayın Bakan; bugüne kadar verdiğiniz bütün sözlerinizi tutamadınız, ne söylediyseniz piyasada tam tersi oldu, devletin resmî rakamlarına göre;  AKP iktidarı döneminde iflâs edip de iş yerini kapatan tam "2 Milyon 260 Bin" esnafımız yok olup gitti!.. Siz neyi başardınız da, başkalarını böyle öfkeyle suçluyorsunuz ki!? 21 yıllık piyasada hiçbir günahı olmayan Kılıçdaroğlu, sizin dediğiniz gibi "Ezikse" eğer, sizlerin şu durumuna bizler ne demeliyiz acaba!? Liyakat sahibi eski Maliye Bakanı sayın Mehmet Şimşek görevi kabul etseydi eğer, sizin bugün adınızdan bile bahseden olacak mıydı acaba?

Neyse, bugün "Yeterli, Yetenekli, Uygun, Eğitimli" demek olan 'Liyakat' sözcüğünden fazlaca bahsettik, kafanızı biraz ütüleyip, şişirdiysem eğer affınızı dilerim efendim. Belki bazılarınız çıkıp, bunları yazan bendenizin de 'liyakat sahibi' olup-olmadığımı merak edebilirler? Sizin merakınız önemli değil de, gazete patronlarım bunu duyarsa, kendimi ansızın kapının önünde bulabilirim!.. Ne olur 14 Mayıs'a kadar biraz sessiz olunuz gari.                Sakin KOŞAR.        

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI